Dark'n Stars
ESKİ ÇAĞ TARİHİ Yasak
Dark'n Stars
ESKİ ÇAĞ TARİHİ Yasak
Dark'n Stars
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dark'n Stars


 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 ESKİ ÇAĞ TARİHİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:05 am

son firavun tutankamon

Tutankamon'un altın heykeli, firavunun bilgisayarda yapılandırılan resmine benzerlik gösteriyor.


Eski Mısır firavunlarından Tutankamon�un mumyası tomografi ile taranarak yüzü bilgisayarda yeniden yapılandırıldı.

Tutankamon�un bilgisayarda yaratılan resmi, firavunun Eski Mısırlı ressamlar tarafından yapılan portrelerine şaşırtıcı bir benzerlik gösteriyor. Eski Mısır�da bebek yüzlü olarak resmedilen firavunun robot resmi de ergenlik çağında bir genci andırıyor. Tutankamon 18 yaşında nedeni belirlenemeyen bir şekilde ölmüştü.

BEBEK YÜZLÜ FİRAVUN
Bilgisayarda oluşturulan resim ile 1922 yılında İngiliz antropolog Howard Carter�ın firavunun mezarında bulduğu altın heykel arasındaki ciddi benzerlik bilim insanlarını şaşırttı. Uzmanlar bunu Eski Mısır�da resim sanatının son derece ilerlemiş olmasına bağlıyor. Bilgisayar resminde, Tutankamon sakalsız yüzü, yumuşak hatları, küçük çenesi ve çocuksu görüntüsüyle dikkat çekiyor. Tutankamon göz kalemiyle yüz hatlarını güçlendirmek makyaj yapıyordu. Tutankamon�un güçlü ve uzun üst dudağı, firavun hanedanının kalıtsal bir özelliği olarak kabul ediliyor.


Tutankamon'un mumyasını ilk olarak İngiliz bilim insanı Howard Carter 1922'de çıkarmıştı.


1.700 ADET RESİM ÇIKARILDI
Fransız, Mısırlı ve ABD�li bilim insanlarının katıldığı çalışmada, 3 bin 300 yıl önce yaşamış olan firavunun tomografiden elde edilen bin 700 adet görüntüsü harmanlandı. Mısır Antik Tarih Konseyi Zahi Havas, elde edilen nihai fotoğrafın Tutankamon�un Güneş Tanrısı olarak resmedildiği rölyeflerdeki portrelerine benzediği belirtti. Firavun Tutankamon�un öldüğü sırada sağlıklı olduğu ve 1.68 m boyunda olduğu belirtildi.


Mısır Antik Tarih Konseyi Zahi Havas, Tutankamon'un mumyasının başında inceleme yapıyor.


AYAĞINDAKİ KANGRENDEN ÖLDÜ
Firavunun mumyası 5 Ocak 2005�te mezarından çıkarılarak tomografisi çekilmişti. Tomografi çalışmaları bir yana, bilim insanları 9 yaşında tahta çıkan Eski Mısır�ın bu firavununun esrarengiz ölümünü aydınlatamıyor. Bilim ekibi Tutankamon�un başına sert bir cisimle vurularak öldürüldüğünü savunan teoriyi doğrulamaya yönelik bir kanıt bulamadı. Ancak genç firavunun ölümünü açıklayacak yeni bir bulguya ulaşıldı. Tutankamon�un sol bacağını kırdığı ve kırığın deriyi yırtarak bir yara açtığı belirlendi. Bilim ekibi, firavunun bu yaradan enfeksiyon kapmış olabileceğini veya kırığın kangrene dönüşmüş olabileceğini vurguluyor.





ÖLÜMÜ SIR PERDESİ

Tutankamon�un bedeninin 1968�de röntgeni çekilmiş ve kafatasında bir çatlak tespit edilmişti.Bu bulgu firavunun başına vurularak öldürüldüğü şeklinde yorumlanmıştı. Tutankamon�un, kendisinden önceki firavunun lağvettiği çoktanrılılığı geri getirmeye çalıştığı için öldürüldüğü sanılıyor. Bir diğer açıklama da, genç firavunun kendinden sonra başa geçen başkumandanı Ay tarafından öldürüldüğünü ileri sürüyor.

Kaynak: Associated Press ve BBC kaynaklarından yararlanılmıştır.

.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:09 am

ESKİ MISIR

Özet Mısır Tarihi

Yontmataş devrinde Mısır, tropikal bir iklimin etkisindeydi ve bu iklime uygun bitki örtüsüyle kaplıydı. Konutlar henüz vadinin üstündeydi, başlıca insan etkinlikleriniyse, avcılık ve balıkçılık oluşturuyordu. Yontmataş devri sonunda, bütün Afrika'da bir kaya sanatı gelişti, Yukarı Mısır'daki kayalar ve mağara duvarları, hayvan resimleri, av sahneleri ve gemicilikle ilgili çeşitli görüntülerle süslendi. Cilalıtaş devri başlarında, Nil vadisinin coğrafi oluşumu tamamlandı ve Sahra'da yaşayan, av köpeği bakıcıları, Paleoafrikalı sığıtmaçlar ve Nilot kökenli balıkçılar yeni tekniklerden yararlanmaya başladılar; yavaş yavaş tahıl tarımı, keten ekimi ve dokumacılığı, hasır işçiliği ve çömlekçilik gelişmeye başladı. Köylerin eski görünümleri değişti, sazdan kulübelerin yerini kerpiçten evler aldı.

4000 yılına doğru benimsenen teknikler giderek yetkinleştirildi (çakmaktaşı ve bakır aynı zamanda kullanıldı), bunun yanı sıra fildişi işçiliği ortaya çıktı, küçük heykellerin yapımına girişildi. This öncesi dönemde kuzey kültürüyle güney kültürü arasındaki fark giderek iyice belirginleşti. İki uygarlık merkezi birbirine koşut olarakdüzenlendi: Kuzeyde başına kırmızı bir taç giyen ve Osiris tarafından korunun kral, batı ve doğu eyaletlerini (ya da nomos) yönetiyordu; güneyde bulunan bir başka kral da başına beyaz bir taç takıyor ve tanrı Sethi tarafından korunuyordu; güney eyaletlerinin egemenliğiyse onun elinde bulunuyordu.

Eski Mısır yaklaşık üç binyıl varlığını sürdürdükten sonra, İ.S. 395'te Bizans egemenliği altına girerek Hıristiyanlığı yada Kıptiliği benimsedi ama Hıristiyanlar ve Araplar, bu son derece gelişmiş uygarlığın izlerini silemediler.

İ.S.VI. yy'da imparator İustinianos, Philai'deki İsis Tapınağı'nı (Hıristiyan mısır'daki son pagan merkezi) kapattırınca, dünyanın en eski uyarlığı sayılan bu uygarlığın üstüne bütün kapılar kapanmış oldu.

Daha sonra Fransız Jean-François Champollion'un hiyeroglif yazılarını incelemesi ve dolayısıyla o tarihe kadar karanlıkta kalmış birçok soruya ışık tutması sonucunda Eski Mısır uygarlığıyla ilgili pek çok şey öğrenildi.



XIX. yy'a kadar, Mısır tarihi Eski Yunan yazarlarının, özellikle de Herodotos, Sicilyalı Diodoros ve Stranbon'un yazdıklarından öğreniliyordu; ayrıca Mısırlı rahip Manethon'un Aigyptiake adlı yapıtından da yararlanılıyordu; Manethon bir Mısır tarihi yazmaya girişmiş ve Mısır firavunlarını 31 sülalede toplayarak bir firavunlar listesi yapmaya çalışmıştır.Bu bölümleme modern bilinler tarafından her zaman kullanılmıştır.Günümüzde Eski Mısır bilimi (ejiptoloji) henüz çok yeni bir bilim dalıdır, ama incelediği yazıtlar ve arkeoloji gereçleri o kadar zengin ve o kadar çeşitlidir ki, daha şimdiden Tarihöncesi dönemden Hıristiyanlık dönemine kadar Eski Mısır uygarlığının ve tarihinin ana hatları çizilebilir, en özgün yanları belirtilebilir.İ.Ö. 3000'e doğru, Mısır'ın yazılı tarihinin başladığı sıralarda, uyarlığın bütün öğeleri bir araya toplanmıştı: Ülke Nil'in suladığı bir toprak şeridi üstüne kurulmuştu ve ırmağın taşkın sularıyla besleniyordu; güneş her gün ışıklarıyla çevreye iyilik saçıyor, Afrika kökenli beyaz halk sulama kanallarının bakımıyla uğraşıyor ve huzurunu sağlayan doğal öğelere tapıyordu.Mısır halkı daha tarihsel döneminin başlangıç yıllarında kendine özgü bir dinginlik edinmişti; bu durum biraz da siyasal sistem, dinsel özellikler, dil ve yazıyı koruma kaygısından kaynaklanıyordu.Eski Mısır yalnızca, şaşmaz ve düzenli bir firavunlar dizisi değil, ama eksiksiz bir uygarlığın serüveni görünümünü taşıyordu.

Eski Mısır'da Din

Eski çaglarda oluşan bütün dinlerin çogunda şu dört madde, prensip olarak bulunmuştur:

1-Tanrı Kavramı
2-Mitoloji ve Efsaneler
3-Dini Inanislar “dogmes”
4-Dini Ayinler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:09 am

Bu temel prensiplere göre, eski çagda Mısır’ın dini hayatini incelemek için iki çesit belgeye sahibiz.

1-Hiyerogliflerle olan her türlü dini metinler, mabet ve mezar duvarlarındaki dini inanislar ve ayinlerin tasviri. Klasik bazı tarihçilerin; Herodot, Sicilyali Diodor ve Strabon gibi, Mısır’ın eski dini hakkindaki gözlem ve rahiplerden duyduklarıni yazmalarıdir.



2-Mabetlerde, mezarlarda her çesit ilahların heykelleri, heykelcikleri veya çizilmis, boyanmis resimleri. Eski Mısır medeniyetine ait mabet harabelerinde, mezarlarda bu çesit ilah heykel ve resimlerine rastlanmaktadir. Bunlar bazalt ve granitten olan heykellerden başka, bronz ve altindan heykelcikler, çesitli hayvan baslarıyla temsil edilen ilah ve ilaheleri göstermektedir.

Mısır’ın din hayatinin eksik yönü, iman ve inanma kismidir. Bir de çogu dinlerde esas olan mukaddes kitabin, burada bulunmayisidir.

Mısır’ın tarih önceki devirlerindeki din düsünceleri, totem esasina dayanir. Birer siyasi ve idari bölme olan eski Mısır’ın “Nom”ları, totem olan hayvan isimlerini tasirdi. Mesela çakal, köpek, yilan, sahin normları gibi.

Klan halinde yaşayan insan grupları bir yere yerlesip siteler, (Nom) olusturduktan sonra sembolleri olan totemler, o yerin ilahi ve mabudu olmustur. Eski din inanisları bunlara dayanmaktadir.

Eski devirlerdeki bir halkin dini, oturdugu memlekete ve sürdügü hayat tarzina göre degisir. Iste buna göre Mısır dini de ilhamini muhitinden almiştir.

Mısırlılar bir çok ilahlara sahiptiler. Eski Mısırlılarda bu Tanrılar önemli bir yer isgal etmislerdir. Eski Mısır dini, bir çok ve çesitli ilahları mukaddes saymiştir. Onların heykellerini, resimlerini yaparak sekillendirmislerdir. Mısırlılar genellikle çok ilahli Tanrı kavramina inanirlar. Ancak 4. Amenofis devrinde tek ilahli bir düsünce reformu, devamsiz bir hareket olarak kaydedilmiştir.

Mısır ilahları konularıni gökten, topraktan, sudan, bitkilerden, hayvanlardan ve insanlardan alirlar. Mısırlılara göre her seyin basi gök Tanrısındadir ve bütün eski tarih boyunca, Gök ve Nil ilahları daima en önemli Tanrılar olarak kalmislardir.

Gök Ilahinin ismi ve şekli degismekle berber, gökyüzündeki yildizlar, Güneş ve ay en eski ve devamli ilahlar arasindadir. Sonra yeryüzü ilahları gelir ki, toprak, su ve agaçlar bunların sembolüdür.

Hayvanlar alemi ise Mısır ilahları arasinda en kalabalik yeri isgal ederler. Bu mukaddes sayilan hayvanlar, bazen bizzat kendileri veya bir özel isaret ile, bazen de sadece basları ile insan vücudu üzerinde temsil edilmislerdir. Mesela Osiris ölüler ilahidir.



Mısırlıların ilah kavrami hakkindaki bilgileri sadece metinlerden ögrenebiliyoruz. Mesela, piramit metinlerinde, bir firavun öldügü zaman nasil ve ne suretle ilah mertebesine yükseliyor? Bu metin de az da olsa bilgi verilmektedir.

Rahipler – Ayinler – Mabetler:

Mısır dininin tatbikatini rahipler yapar ve onlar bu teolojiyi düzenlerlerdi. Rahipler krallar tarafindan çok zengin bir hale getirilmislerdir. Rahipler, halk tarafindan ilahlara kesilen kurbanlar ve verilen hediyelerle bol bol geçiniyorlar ve mabetlerde genis yerlerde oturabiliyorlardi. Ayni zamanda da devlete vergi vermekten muaftilar. Angarya islerde çalistirilmadikları gibi, askeri görevde görmüyorlardi. Böylece halk içinde bir otoriteye sahiptiler.

Mabetler, Mısır sehrinde en önemli yeri isgal ettigi gibi, abide bakimindan da en büyük binalardir. Mabet Tanrıların evi, heykel ve sembollerin saklandigi mukaddes ter, ayni zamanda da totem sayilan hayvanların serbestçe girebildikleri bir bina idi.

Ayinler, büyük dini törenlerden başka, her gün mabetlerde gerçek formüllü dualarla ilah heykellerin önünde yapilir ve bunları ya bizzat kral veya rahipler idare ederlerdi. Mabedin içine güzel kokular yakilir ve rahibeler tarafindan müzik çalinarak dans edilirdi. Ayinler her gün ve her mabette ayni sekilde icra edilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:10 am

Buna göre ilahların da krallar gibi, iki esasi vardır:

1- Vücut “Zet”ki yeryüzünde ilahi temsil eder.
2- Ruh “Ka” ise ilahi ve semavi olan elmandir.

Ilk temsil edilen ilahlar MÖ 4000 ortalarında baslamiştir. Mısır’ın dini fikirleri belirten ilk belgelerden biri MÖ 2625 yilinda Saqqara piramitlerindeki, Kral Unas’in mezarinda olan yazidir. Heliyopolis’te yer tutan ve Güneş temeline dayanarak “Ra” adini tasiyan mabut bulunur.

Mısır’da bir de ayni kavrami ifade eden ilahlar, başka başka isimlerde de anilmislardir. Mesela Hor, Ra, Aton isimleri hep Güneş’i temsil eden ilahlardir. Bunun sebebi siyasi merkezlerin degismesidir.

Mısır ilahlarıni iki büyük grupta toplayabiliriz: Yerel Totemler “gök” ve Yer Ilahları.

Yerel totemler, göçebe kabilelerin yerlestikleri sitelerde, mukaddes saydikları hayvan ve putları insan vücudu ile de birlestirerek temsil ettikleri ilahlardir. Bu suretle kabile ilahları, yerel Tanrılar olmuslar ve “sitenin hakimi” sayilmislardir.

Ilahlar ilk zamanlarda erkek olsun kadın olsun yalniz yasar ve hakimiyetini korumada çok kiskanç davranirdi. Fakat Mısırli buna bir aile olusturmakta gecikmemis, evli düsünülen ilah çocugu ile beraber bir üçlü sisteme geçmiştir.

Bunda bas hakim olan baba degildir. Bazen de kadın ilahe tamamiyla hakim durumdadir. Mesela Dendara’daki Hathor gibi.

Ilah ailesiyle beraber kendi sarayi sayilan mabette oturur, bazen de yanina başka ilahların girmesine izin verebilirdi. Yeryüzünde yaşayan ve Tanrınin sembolü temsil edilen Firavun da her vakit ilahin karsisina çikabilirdi.

Fakat kral her mabette ayni zamanda bulunamayacagi gibi, kendisine vekil olarak rahipleri birakir ve onlar ilaha, mabede ve onun arazisine bakarlardi.

Bazı yerel ilahların hakimiyet sahaları, zamanla da genislemiştir. Bunun en tipik örneği Deltada Busiris eyaletinde bir agaçla temsil edilen bitki ve ölüler ilahi Osiris’in ta Güney Mısır’a kadar gidisidir. Buradan önce Memfis’e giderek, yerel ölü ilahi olan Anubis’in yerine geçmis, sonra da Yukari Mısır’da Abidos’ta köpek şekline girerek ölüleri korumustur. Sonraki devirlerde ise bütün Mısır’da Osiris ölüler ilahi olarak yer almiştir.

Bu yerel ilahların esas ilk merkezleri kesin olarak pek tespit edilmemekle birlikte, bir çokları daima malum olmustur. Mesela Asagi Mısır’da Horus, Busiris’te Osiris, Memfis’te Ptah, Dendara’da Hathor gibi.

Eski fikirden kalmis olarak tarihi devirlerde de tapilan canli hayvanlar olmustur. Bunların en baslicasi ve söhret sahibi olan , Memfis’te takdis edilen Apis Öküzü’dür. Beyaz lekeleri olan siyah renkli bu öküzün, basinda üçgen şeklinde beyaz bir alametin olmasi lazimdi. Memfis’te beslenerek korunmustur. Bu hayvan Ptah’in bir canli numunesi sayilir ve onun bu hayvanda yasadiğini rahipler anlayabilir sanilirdi. Alnindaki siyah üçgenden başka sirtinda akbabaya benzeyen bir sekil, sag yaninda bir hilal, dili üzerinde ise hamam böcegine benzeyen bir isareti bulunmasi gerekti. Ayni zamanda da kuyruk tüylerinin çift olmasi gerekiyordu. Bu sartlara uyan Apis Öküzü Ptah mabedinin karsisina yapilmis bir mabette, itina ile rahipler tarafindan bakilir ve beslenirdi. Gündüzleri belirli zamanlarda avluya çikarilan mukaddes öküzün her hareketinde rahipler bir anlam çikarirdi. Bu hayvan ölünce Mısırlılar tarafindan büyük bir matem oldu. Ama yenisinin meydana çikişi büyük sevinç olurdu. Ölen öküzler mumyalanarak büyük cenaze törenleri yapilir ve Saqqara’da bulunan yer alti galerilerindeki lahitlere konulurdu. Isis-Apis olan bu hayvan için, Serapeum denilen mabette ayinler yapilirdi. Ölünce yerine yeni bulunan Apis geçer ve totem hayvan yasamis olurdu.

Ilahlara bir takim kuvvetler de atfedilmiştir:
1- Osiris : Ölüler Tanrısı.
2- Ptah: Artistlerin ve Madencilerin Tanrısı.
3- Hathor : Ask ve Nese Tanrıçası.
4- Maat: Adalet ve Hukuk Tanrısı.
5- Sobek: Sular Tanrısı
6- Seshet: Yazi Tanrıçası.
7- Sekhmet: Savas Tanrıçası.
8- Min: Çöllerdeki Seyyahların koruyucusu ve Hasat Tanrısı.
9- Tot: Ay ve Ilim Tanrısı.
10- Geb: Toprak Tanrısı.
11- Set: Kuraklik ve Kötülük Tanrısı
12- Isis: Analik ve Bereket Tanrıçası.

Gök ilahini çok büyük bir inek şeklinde düsünen Mısırlılar, ona “Hathor” adini vermislerdir. Arz Onun ayakları altinda durdugu farz edilir ve karninda ise yildizlar parlardi. Diger taraftan bu Gök Ilahi’na bazı eyaletlerde “Sibu” adi verilmiştir.

Ay ilahina “Tot” adi verilmiştir. Fakat bunların içinde en büyük olarak Güneş Ilahi “Amon-Ra, Horus” basta sayilir. Mısırlıların “Yaradilis Destani” bu Güneş fikrinden dogar. Onlar Güneşin dünyada ilk dogdugu günü “Yaratan” kabul ediyorlardi. Bu ilah, bitkileri, hayvanları ve insanları yaratmiştir. Ilk yaratilan insanlar “Ra”nin dogrudan dogruya çocuklarıdir.

Bundan başka toprak ilahi da yer almaktadir. Toprak Ilahi “Geb”dir. Bazen de bu Tanrı “Isis” kabul edilirdi.
Mısır dini Natürizm dinidir. Mısır itikadında en önemli olay Güneş kavramidir. Mısır’in Güneş ilahlarından en meshuru Horus’dur. Digerleri, Atun, Set, Ra’dir. Bazı Mısır ilahları sunlardir:

Horus- Nur ilahidir ve Güneşi temsil eder. Gökyüzünün burçları üzerinde görünür ve bir atmaca şeklinde göklerde uçar. Atmaca da Hor adini tasimaktadir. Güneşle ay ilahin iki gözü sayilir. Hor iki kuvvetli kanatla gösterilir. Bu kanatlar semada uçtugunu gösterir. Bu kanatlarda iki müthis yilan vardır ki agizlarından ates püskürür. Bu da Güneşin yakici, çarpici ve öldürücü kudretinin alametidir.

Kainati aydinlatan ve canlandiran Horus kardesi zulüm ve tahrip ilahi olan Set ile devamli mücadelededir. Hep Horus kazanir ama Set yok olmaz. Bazen de Set geçici yenilgiler kazanir ve Horus’un bir gözünü çikarir ki Güneşle ay tutulmasi bundandir. Bu durum yer ilahi Geb’in araciligi ile halledilir. Güney Mısır Set’e ve Kuzey Mısır Horus’a verilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:10 am

Set- Garip bir tarihe sahiptir. Mısır; milli birligini oturtmadan evvel Horus kuzey Kralıyetinin ilahiydi. Bu krallar kendilerine Hor unvanini almislardi. Zaten her yerde krallar, gökten ve Güneşten unvan aldilar. Set kuzeylilerce sahranin kavurucu, kişir ve buna benzer felaketlerin ilahi saymislardir. Kuzeyliler basarili olunca Horus Mısır’in kendi ilahi ve Hor unvanini tasiyan krallar Mısır’in kendi hükümdari olunca yavas yavas Set sahra ilahi fikrinden, yabanci ilah (sahra yabanci sayilirdi) fikrine geçerek Suriye’nin Sotek ve Bal ilahina benzetilmiştir. Daha sonra Horus nuru hayatin ve Set zulmet ve tahribin ilahi olmustur.

Ra- Güneşi ifade den Tanrılardan biridir. Ra insanlar arasinda oturmaz, râkip olduğu kayigi ile ebedi bir tarzda semada yüzer durur. Zulmetle devamli mücadele ederdi.

Maat- Mısırlılar indinde ay ile önemli ilahlardan biriydi. Maat Uygurca ay anlamina gelmektedir.

Tot- Aya ait bir ilahtir. Aydan hariç bölünmüs zamana da hakimdi. Diger taraftan ilahların müsavir ve katibi idi. Hor’la Set arasindaki anlasmazlikta, Geb ile hakemlik yapmiştir.


Ptah- Mısır’daki büyük ilahlardan biridir. Ptah’i tavsiye ederken dokuz ilah manzumesinin kalbi ve dili gibi tarif edilmiştir. Ptah yaratma kelimesini Atun diliyle telaffuz etmis ve bundan sonra bütün olusum, ilahlar,sehirler ve kainatta iyi, kötü ne varsa her sey olusmustur. Ptah Türkçe “put” demektir. Mavi yani gök demektir. Mısır dilinde Pt =Gök demektir.

Osiris- Mısırda önemli bir kült halinde olan bu ilahin gerçekleri Mısır rahiplerince son derece özenle saklanan bir sir halindedir.

Horus’tan daha kidemli olan Osiris Mısır’in bir kahramani, Mısır’ın birligini kuran, medeniyeti ögreten, yaziyi icat eden akil ve hayirli bir hükümdardi. Resimlerinde bir elinde çoban degnegi diger elinde öküz kamçisi vardır. Bu daHor gibi Asagi Mısır hükümdaridir. Zulmet ve tahrip ilahi olan Setle devamli rekabettedir. Set unvanini güney hükümdari ile mücadeleye girismiştir. Set bir ara itaat eder gibi görünerek, Osiris’in güvenini kazandiktan sonra beraberindeki 72 kişiyle Osiris’i pusuya düsürmüs ve bir tabut içine kapatarak denize atmiştir.

Dalgalar Osiris içinde bulundugu tabutu sürükleyerek Finike’de Biblos sahillerine atar. Bu sirada Osirisin karısı ve kiz kardesi olan Isis aramaya çikar. Biblos sahillerinde tabutu bulur ve Set’ten gizler. Fakat Set bir zaman sonra isi kesfeder ve Osiris’in naasini tanir. Ve bu naasi parça parça ederek her parçasini bir tarafa dagitir. Isis bu parçaları toplamak için hazirlanir. Anubi ve Hor’un iyilikleriyle parçaları bulur ve birlestirir. Osiris böylece yeniden hayata gelir. Oglu Hor pederinin intikamini alir. Fakat Set hiçbir sekilde maglup olmaz. Nihayet yer ilahi Geb hakem olur. Bu da Mısıri Hor ile Set arasinda bölüstürmek suretiyle ihtilafi halleder.

Osiris’in bir diger safhasi daha sonuca varmiştir, o da bitkilere ilah olmasidir. Ölen, dirile, tekrar hayata gelen ilah hasatçiların oraklar ile biçilen ve baharda tekrar canlanan ruhu bitkidir. Anadolu ve Suriye’de bitki ilahi olan Atis ile Adonis de ölen ve dirilen bir ilahtir. Bunu temsil için yapılan putlarda bir agaç gövdesi üzerine ellerinde çoban degnegi ile öküz kamçisi tasiyan bir insan basi görülür. Bu agaç gövdesi bitki aleminin alametidir.




Eski Mısır Tanrıları

Aker: “IGICI”. Güneşi ayarlamak ve yükseltmekten sorumludur.

Amon: “Gizli biri”. Tanrıların Theban Kralıdir.

Ammut: “Ölü Yutucu”. Ölümsüz yasama layik olmayanin kalbini yiyen canavar.

Anqet: “Kucaklama”. Elephantine’nin su Tanrıçası.

Anubis: “Kral çocuk”. Mumyalamanin çakal basli Tanrıçası.

Apep: Güneşi yok etmek için günlük deneme yapan yilan.

Aten: Güneş Diski.

Atum: Re’nin bir formu. Güneşi ayarlayan bir Tanrı.

Bastet : Ev ve Güneş isiginin kedi Tanrıçası.

Bes: Müzik, dans ve savasin cüce Tanrıçası.

Buto: Asagi Mısır’ın kobra Tanrıçası.

Duamutef: Horus’un ogullarından biri. Ölünün midesinde korunmustur.

Geb: Gökyüzünün esi ve dünyanin Tanrısıdir.

Hapi: Nil’in Tanrısıdir.

Hapy: Horus’un ogullarından biri. Ölünün akcigerlerinde korunmaktadir.

Hathor: Ask, müzik ve kadınin inek Tanrıçası.

Horus: Firavunların ve Güneşin sahin Tanrısı.

Imhotep: Djoser’in veziri, sonra Ptah’in oglu gibi ibadet edilmiştir.

Imsety: Horus’un ogullarından biri. Ölünün karacigerinde korunmustur.

Isis: Osiris’in dullugunun ve siirin Tanrıçası.

Khonsu: Ay’in Theban Tanrısı.

Khepare: Yükselen Güneşin böcek Tanrısı.

Khnemu: Su baskini ve Nil’in iri Tanrısı.

Ma’at: Gerçek ve hukukun tantiçasi.

Mefetseğer: Krallar Vadisi’nin Tanrıçası.

Min: Erkek bereket Tanrısı.

Montu: Mısırli savas Tanrısı.

Mut: Amon’un esi ve Theban’in ana Tanrıçası.

Nefertem: Nilüfer çiçeginin Memphis Tanrıçası.

Neith: Savas ve dokuma Tanrıçası.

Nekhebet: Yukari Mısır’daki Akbaba Tanrıçası.

Nephthys: Seth’in esi ve Isis’in kiz kardesi.

Nut: Osiris ve Isis’in annesi ve gökyüzü Tanrıçası.

Nun: Ilk suların Tanrısı.

Onuris: Savasçi ve Abidos’un gökyüzü Tanrısı.

Osiris: Seth tarafindan öldürüldü, yasamdan sonrasi ve tarim Tanrısı.

Ptah: Memphis’in mumya yaratma Tanrısı.

Qebehsenuef: Horus’un ogullarından biri. Ölünün bagirsaklarında korunur.

Qetesh: Semetik doga Tanrıçası.

Ra: Güneş Tanrısı.

Satet: Nil suyu ve bereket Tanrıçası.

Sekhmet: Yikim ve savasin disi aslan Tanrıçası.

Selket: Büyünün akrep Tanrıçası.

Serapis: Ahiret ve Güneşin Helenistik Tanrısı.

Seshat: Ölçüm ve yazma Tanrıçası.

Seth: Osiris’in erkek kardesi tarafindan öldürüldü. Firtina, gök ve gürültü Tanrısı.

Shu: Mut ve Geb’in babasi. Hava Tanrısı.

Sobek: Timsahlar Tanrısı.

Tauret: Kadın dogumunun hipopotam Tanrıçası.

Tefnut: Nut ve Geb’in annesi. Yagmur ve nem Tanrıçası.

Thoth: Yazma akil ve ay Tanrısı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:11 am

Eski Mısır Mabetleri

Eski Kralligin hükümdarları Mısır’ın hemen her yerine mabetler insa ettirmislerdir.

En orijinal örneklerden biri Güneş Tanrısı “Ra”ya özel olarak yapılan mabettir. Büyüklügü ve şekli hakkinda bir fikir edinmek için, bunlardan Abusir’de meydana çikarilan 5.sülale zamaninda insa edilmis olani hakkindaki bilgiler daha nettir. 100 metreden fazla uzunlukta, 80 metre genislikte, sur ile çevrilmis bir saha içinde, 38 metre yanları ve 20 metre yükşekliginde bir kare mezar üzerinde kalin dikli bir tas bulunmaktadir.bu anit bütün mabede hakimdir. Asil Güneş Tanrısıni temsil eden sembol budur. Kaidenin önünde kurban kesmeye mahsus mezbaha bulunuyor. Sur disinda, çölün ortasinda 28 metre uzunlugunda pismis topraktan kayik, Güneşin gece yolculugu için hazirlanmis durumdadir.

5. sülalenin hemen hemen bütün hükümdarları, bu türlü Güneş mabetlerini ehramların yani basina yaptirmislardir. Bunlardan bes tanesinin adi bilinmektedir. Harabe kalintilarından en iyi belli olani, Abusir mabedidir.

Heliopolis’te 3. sülale zamanina ait bir mabet yapisi örneği, başka yerde görülmeyen bir tarzdadir. Bu 300 metre genisliginde yuvarlak ve 40 metre kalin duvarlarla çevrilmis, iç tarafinda direklerle tutturulmus, uzunluguna, bes hücreden ibaret binadir.

Orta Krallik dönemindeki mabetler tam olarak korunamamiştir. Bazıları Hiksoslar devrinde (MÖ.1788-1580) harap edilmis, diger bir çogu da 18. sülale kralları tarafindan ele alinarak büyütülmüs ve sekilleri degistirilmiştir.

Orta Krallik devrinde 11.sülaleden Mentuhotep’lerden birinin yaptirdigi mabet sonradan tadilata ugramayan mabetlerden biridir. Deir-el-Bahri mevkiinde bir dag yamacinda insa edilmis olan bu bina, ölen insanlar için yapılan ayinlerde kullanilan mabettir. Prensesler için yapilmis yeri de mevcuttur. Mabedin dip tarafinda uzun bir dehlizden kayaliklar içine girilerek küçük bir odada son bulmaktadir. Burada ihtimal ki Kralın heykeli konulmustu.

12. sülale kralları da bir takim abideler meydana getirmisler. Mabet olarak yapılanlar ve sonradan tadilata ugrayanlardan bazıları sunlardir:

Memfiste Ptah mabedi genisletilmiş, Karnak’ta Amon, Dendera’da Hathor, Heliyepolis’te Atum, Abidos’ta Osiris.

Yeni Krallık devri mabetleri üç kişimdan ibarettir. Dörtgen şeklinde olan mabetlerin uzunlugu genisliginin iki katidir. Ön kişim, iki yüksek pilon arasindan açilan büyük merkezi bir kapidir. Iç avlu sütunlarla çevrilidir. Bunun gerisinde ayin yapılan salonlar ve daha ileri de ise bir koridorla ayrilmis ilah heykellerinin kondugu mukaddes yer ve hazinelerin saklandigi odalar, magazalar bulunmaktadir. Ilah heykeli ya bir hücreye kapatilmis veyahut da bir kayik üzerine oturtulmustur.

Mabedin çogu yerine büyüklü küçüklü heykeller konmustur. Duvarlarına kabartma yazilar ve süsler yapilmiştir. Kralın icraatina ait olanları halkin girebilecegi yerlerde, rahiplerin girmesine mahsus yerlerde ise tapinma ve dini ayinleri gösteren sahneler yapilmiştir.

Mabetler genelde iki temel fikre göre yapılmıştır. Biri büyük ve baş ilahlar için, digerleri ise ölüler kültünün yapilacagi mezar mabetleridir. Bu mezar mabetlerini her kral kendine özel yaptirmiştir. Mezarlardan ayri yapılan bu çesit mabetlerin gerek planları, gerekse yer ve büyüklükleri itibariyle önemli degışıklıkler olmustur. Bunlardan Kralıçe Haçepsut’un Der-el-Bahri ‘deki mabedi anlatilir. Çünkü bu bina Mısır abidelerinin en orijinallerinden biri sayilmaktadir. Bu kadın hükümdarin yaptirdigi mabet, bir dag eteginde kayaligin yamaçlarına uygun bir sekilde yerlestirilmis sütunlarla tutturulmus teraslar halinde yukariya dogru yükselmektedir. En üst terasta asil mabet ve onun arkasinda kaylar içine oyulmus bir çok ibadet yerleri yapilmiştir. Bu mabedin duvarlarında, Kralıçenin soyuna ve yaptigi hükümet islerine dair sahneler kabartma olarak resmedilmiştir. Bu açiklik ve inceliginden dolayi bu mabet Mısır’ın en güzel abidelerinden biri sayilmaktadir.

2. Ramses’in “Ramseseum”u da bu çesit mabetlerdendir. Amon Tanrısı için yapılan büyük Karnak ve Luxor mabetleri Mısır’ın en büyük ve en muhtesem abideleri sayilirlar.

Mabet tipi planlarda birbirinden farklı üç kısım görülür.

Yeni Krallik devri mabetlerine uzunlukları hepsinde ayni olmayan bir yoldan girilir. Bu yol boyunca Tanrınin mukaddes hayvaninin sembolü olan, sfenksler konmustur. Mesela Karnak’ta, Tanrınin koç sembolü birer sfenks heykeli olarak siralanmiştir. Buna “Ilah Yolu” denmektedir. Yolun sonunda mabet kapisinin iki tarafinda yükselen, kaideleri genis yukariya gittikçe daralan ve tamamiyla Mısır üslubuna has “pilon” denilen duvarlar vardır. Genelde bunların önüne hangi kral yaptirdiysa, onun büyük mikyasta bir kaç heykeli konur. Mesela Luxor ‘da bu heykeller 6 adettir. Mabet kapisinin iki yaninda yükselen pilonlar üzerinde ise, hangi kral yaptirmis ise onun zaferlerine ait kabartmalar konmaktadir. Luxor mabedinin bu duvarlarına 2.Ramses ‘in Kades savaslarıni anlatan sahneleri yapilmiştir.

Pilon duvarların ortasindaki kapidan girince üç tarafi bir veya iki sirali sütunların bulundugu bir avlu vardır. Burasi halkin girmesine mahsus olan yerdir. Sütunları çevreleyen duvarlarda da yine kabartmalar bulunmaktadir.bunlar ya dini sahneler ya da yine ender olarak savas tasvirleridir. Luxor mabedinde bu sütunlar arasina Kralın büyük mikyasta heykelleri yerlestirilmiştir.

Bu açik avluda, birkaç basamak merdivenle asil mabedin en önemli kismi olan bir “hipostil” salona girilmektedir. Burasi da sütunlarla tutturulmus ve tavanindan yari aydinlik alan, duvarlarında çesitli ilah ve ilahelere ait kabartma ve oymalar yapıldıgi gibi tavanlarında da yine, burada icra edilecek törenlerin önemine göre resimler yapilmiştir. Bu salon yari ışıklı ve dekorlu hali ile çesitli törenlerde yüksek sahsiyetlerin rahiplerin ve nihayet Kralın bulunacagi bir yerdir.



Ayni zamanda eğer Kralın bir varisi olmazsa, bu hipostil salonda, Amon’un mucizesi ile yeni kral ilah tarafindan isaret edilerek seçilmek için törenler yapilmiştir. Bu hipostil salonlardan birisi hakkinda bir fikir vermek için, I. Setos tarafindan baslatilip da, II. Ramses’in bitirebildigi Karnak mabedinin ölçüleri söyledir: Genisligi:103 sütunla, derinligi 50 sütunla, tavani ise 130 sütunla tutturulmustur.

Böylece sfenksle siralanmis ilah yolundan sonra ortasi tamamen açik bir avlu, yari aydinlik olan sütunlu hipostil bir salon ve daha sonra da ilahin mukaddes sayilan mevcudiyetine ve hazinesine yaklastikça mistik bir karanlik içine gömülen bir mabet plani ortaya çikmiştir.

Ayrıca Eski Mısır mimarisinde mabetleri su esaslara göre de ayırmak mümkündür:

1- Klasik Mabetler
2- Kayaliklar Içine Oyulan Mabetler
3- Güneş Ilahina Özel Mabetler
4- Kralların Küçük Mabetleri
5- Ölülerin Ayinleri için Yapılan Mabetler

Eski Mısır Tapınakları

Bir Mısır tapinagi genel ibadetin bir yeri degildir. Onlar Tanrılar için türbedir ve bir Tanrınin bazı özel hallerini temsil eder. Sadece papazlar mabetlerin içerisin girebilirler, kutsal ayin ve törenler gerçeklestirirler. Bazı durumlarda sadece Kral kendi kendine veya yetkilendirdigi vekilinin içeriye girmesine izin verilirdi.

Eski Mısır Tapinagi dogaüstü, metafiziksel ve insan gücü gibi özel bir güç arasinda insa edildi. Bu da evren, toprak ve insanin yarari içindi. Akademisyenler ve turistler için bir sanat galerisi olarak planlanmadi. Yillik festivalde Eski Mısır halkina sadece bir kismi açildi.

Bu yüzden her Eski Mısır tapinagi özel bir yerdir. Digerlerinden daha ilginç ve daha önemli tapınak yoktur. hepsi esit önemdedir.

Tapınakların duvarlarındaki yazitlarda amaç ve anlamları bilmiyoruz. Bu gibi tapınaklar yillar sonra halka açildi.

Mısır hakkindaki bilgimizin çogunu, Mısır’ın Ptolemic’in hükümdarligi esnasinda insa edilen tapınaklardan aliriz.

Ptolemic tapınaklar, genellikle orijinal Mısır stilinden farkli bir stile sahiptirler. Ptolemic tapınakların bazı özellikleri sunlardir:

· Bu tip tapınaklarda güzel yontulmus heykeller vardır fakat fazla ilham vermez.

· Kadın çok güzel görünür ama kaba bir yolda zarif Mısır kadın stilinden farklidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:12 am

Tapınakların Plani:

Bir tapinagin alisilmamis dizayni ve yerinin seçimi, ekonomik düsüncelerin üzerine dayanmamiştir.

Büyük tapınaklar hizli insa edilemez veya bir kral tek basina insa edemez. Böyle tapınaklar ardarda gelen krallar tarafindan uzun yillarca insa edilirler.

Genelde, Mısır Tapinagi çamur tasli agir bir duvarla çevrilmiştir. Tapınaktaki bu duvarin etrafi, sembolik olarak kaosun sahinlerinin kurdugu sekilde izole edildi. Mecaz olarak çamur, cennet ve yeryüzünün birlesiminden olustu. Tugla duvar kendisini akan dalgalara set yapti, sembolik olarak ilkel sular yaratmanin ilk asamasi temsil edilir.

Tapinagin dis duvarları bir kalkana benzer. Böylece bütün cisimlere, formlara karsi tapinagi savunur. Tapinaga 2 kapidan girilir. Ileride bir açik mahkeme yatiri varir. Bu mahkeme bazı zamanlar kenarda sira sütunlar vardır. Ortasinda da kurban kesme yeri vardır. Sonra tapınak ekseni boyunca, hipostil sütunlasmis bir salon gelir ve sik aralikli küçük odalarla çevrilidir. Bunlar tapinagin ekipmanlarıni ve diger 2.fonksiyonlarıni depolamak için kullanilirdi. Sonuç olarak, türbenin kapsadigi bir karanlik odada mabet vardır ve nefer figürü yerlestirilmiştir. Mabedin kapiları kapalidir ve uzun yillar boyunca kilitli ve mühürlüdür. Sadece büyük festivallerde açilir. Mabet “Büyük Koltuk” olarak da bilinir.

Tapinagin duvarları disinda papazların konutları, atölyeler, sandik odaları ve diger yardimci yapilar vardır.



Duvarlardaki Sembollerdeki Ifadeler:

Biz hayatimizda her seyi sembollerle ifade ederiz. Duvarlardaki yazilar ve illüstrasyonlar 3000 yil önce yaşayan insanların anlayacagi halde sembolize edilmiştir. Bazı duvarlardaki sembolizmler sunlardir:

· Tapinagin dis duvarlarındaki ve dis avlusundaki duvarlarındaki sahne; isigin sahinlerle savasini gösterir. Kral tarafindan temsil edilir. karanlik sahin yabanci düsmanları temsil eder.

· Bir başka figürde, bazı seyleri önermek için 2 sag el bir aktif rol anlamina gelir. 2 sol el de pasif rol anlamina gelir.

Günümüze Yetişen Önemli Bazı Tapınaklar

KARNAK Tapınağı
KOMOMBO Tapınağı
LUXOR Tapınağı
PHILAE Tapınağı
DENDERA Tapınağı
RAMSES III Tapınağı

Sfenks
O, yeryüzünün en ünlü heykeli... Kimilerine göre Marslıların Dünyamiza armagan ettigi bir dev, kimilerine göre ise Firavun Cheops’un aslan biçimini almis görüntüsü... En çok ziyaret edilen arkeolojik mekanların basinda gelen sfenks, kirik burnunun ve altindaki geçitlerin sirrini günümüzde de koruyor...



Ünlü bilmeceyi bir başka sfenks sordu: Kanatli ve Yunanli bir sfenks... Bu bilmeceni cevabi ayni zamanda insanlığın en ünlü gizemi. Soruyu soran Oidipus mitinde geçen Yunanli bir sfenks. Efsaneye esin kaynagi olan ve gizemini kismen koruyan devasa heykel, büyük Giza Sfenks’i ise sudan zarar görmüs ve kirliligin etkilerini yavaslatan kum tarafindan korunmus. Heykelin bacakları arasina konulmus bir tasa kazili efsane metnine göre, bu Sfenks, M.Ö 1419 yilinda IV. Tutmosis’in rüyasina girmis. “Beni kumdan kurtar ki firavun olasin!” demis. O da itaat etmis ve Mısır’a hükmetmis. Gerçekte ise o agiz hiç açilmadi. Heykel 14.yy’da Memlûklar tarafindan (Mısır’i 1250’den 1517’ye kadar yöneten Türkler) top bataryalarınin talim hedefi olarak kullanildiginda ve üstünde kalici yaralar açildiginda bile... Giza Ovasi’ndaki piramitlerin bu çok sevilen bekçisi, her zaman çok güçlü duygular uyandirmis; efsanelere ve gizemlere kaynaklik etmis. Romalılardan Napolyon’a, tarihi boyunca anlami ve korunmasi polemik konusu olmus. Günümüzde de nasil restore edilecegi ya da yeni kesfedilen gizemli geçidin açilma nedeni tartisiliyor. Peki bu denli büyük, aslan bedenli insan basli bu heykeli yontma fikri kimden çikti? Bu nasil ve neden yapıldı? Uzmanlara göre insan-aslan karısımi figürler Giza Sfenksi’nden on yil önce ortaya çikmis. M.Ö. 2528 tarihinde, Cheops’un ogullarından Ragedef’in basini betimleyen iki heykel var. Büyük Giza Sfenksi ise, MÖ. 2520’de yine Cheops’un oglu Kefren’in mimarları tarafindan, onun adina yapılan bir mezar kompleksi vesilesiyle yontulmus. Fikir ise, sıradan bir estetik sorunu çözmek için rastlantiyla ortaya atilmis. Cheops ve Kefren piramitlerinin yapiminda kullanilan kireç tasinin çikarildigi ocagin ortasinda düzeltilemeyecek kadar büyük, piramitlerde kullanilamayacak kadar da düsük kaliteli bir tepecik kalmis. Bu tepecik kabaca aslan şeklindeymis. Milano Devlet Üniversitesi’nde Mısır bilim doçenti olan Patrizia Piacentini’ye göre firavun, tepecigi oydurtarak kendi basini ve basligini tasiyan, bir aslan heykeli yaptirtmis. Dünyanin Tanrısı olan firavunun, yeryüzünün en güçlü hayvani olan aslanin gövdesiyle birlestirilmesi firavunun gücünü simgeliyormus. Heykelin, kuskusuz yaygin Güneş kültüyle de ilgisi var. Nitekim Giza Sfenksi dogan Güneşin simgesi Tanrı Horus’la da özdeslesmiştir.



54 metre uzunlugunda, 20 metre yükşekligindeki, bati-dogu yönünde uzanan büyük sfenks, Nil Nehri’ne bakiyor ve nehir yoluyla gelenlerin Giza kompleksinde gördükleri ilk yapi da o: dev bir tas bekçi... Bu heykel antik zamanlarda da gözen kaçmamis. Mısır, Yunanistan ve Suriye’de başka sfenksler ortaya çikmis. Bugün uzmanlar sfenksleri üç tip halinde siniflandiriyorlar:1.Giza’daki gibi yere çökmüs olanlar,2.Oturanlar, 3. Hareket halinde gösterilenler. Örneğin Luxor Tapinagi’nda, Büyük Iskender oturmus halde betimlenmis. Farkli insan-aslan karısımları da yapilmis. Nitekim sadece yüzü insan olan, aslan kulakları ve yelesine sahip bulunan kafalarda var. Ayrıca ön bacakların yerine bir vazoyu kavrayan insan kolları ve elleri yontulmus olanlar bulunuyor. En alisilmadiklar ise Mısır Tanrısı Tutu’yu betimleyen heykeller. Insan basi ve yilan biçiminde, ucundan 3 ayri hayvan kafasi çikan bir kuyruk. Yunan sfenksleri ise çok güzel. Bunlar genellikle disi kafali ve kanatli heykeller.özellikle zalim ve tehditkarlar. Örneğin Thebai’nin ünlü sfenksi yolcuları durdurup onlara ünlü bilmecesini soruyordu.

MÖ 450 yilina kadar uzanan bir mite göre Oidipus, Thebai Kralı olan babasini bilmeden öldürdükten sonra kente gelir ve Pazar meydaninda Tanrılar tarafindan kendisini cezalandirmak için yolanmis bir canavarla karsilasir. Bu “Sfenks”tir. Bütün yolculara yaptigi gibi ona da bir bilmece sorar. Bilirse kral olacak, bilemezse ölecektir. Bilmece sudur: “Hangi yaratik sabah dört ayak, öglen iki ayak, aksam üç ayak üzerinde yürür ve bacakları ne kadar çok olursa o kadar zayiftir?” Oidipus yaniti bulur “INSAN”. Thebai Kralı olur, öldürdügü Kralın karısıyla evlenir; yani annesiyle.

Eski Yunanlılar, Suriyeliler ve kismen Araplar yüzünden, Mısırlılar kendi sfenkslerini hem düsmanlik hem de sevgi kaynagi olarak gördüler. MÖ 1400 civarinda Sfenks, tarihin en büyük kitle haclarından birinin konusu oldu. Mısır’i MS 400 yilinda fetheden Araplar için Sfenks “korkunun babasi”ydi. Burnunu kimin yok ettigi hal bilinmiyor. Belki 700 yilinda ortaya çikan ve her türlü tasviri yok eden ikonoklast tarikati. Belki bir Arap emiri ya da 15. yy’ da Memlûklar. Geçmiste suçlanan Napolyon’un olmadigi neredeyse kesin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:12 am

Heykel tarih boyunca pek çok kez kuma gömülmüs ve tekrar ortaya çikmis. Tutmosis’ten sonra II. Ramses, Romali Septimus Severius ve 1926’da, Fransiz Emile Barazie, onu kumdan çikarmis. Batilılar tarafindan 1700’lerde tekrar bulunmus ve onları çok etkilemis. 200 yil önce Bonapart, Mısır’a büyük bir bilimsel sefer düzenlemis. Yaninda 168 uzman götürmüs. Bunlar Rosetta (Resit) Tasi’ni bulmaktan başka (hiyerogliflerin çözülmesini sagladi...) Sfenks’i incelemis ve onu kismen açiga çikarmislar. Daha o zamanlar piramitlerin sira disi boyutları ve Sfenks,batida onların yapimina iliskin öne sürülen pek çok fantastik varsayimi körüklemis. Örneğin uzaydan gelen bir kültüre mal edilmisler. Piacentini “Marslıların bunla ilgisi yok! “ diyor. “MÖ 2500 yili Mısırlıları hakkinda çok sey biliyoruz ve onları yapanların Mısırlılar olduğundan kuskumuz yok. Ben de Yildiz Geçidi’ni gördüm ( piramidin bir uzay gemisi olduğu film); ama tarih başka bir seydir.” Sfenksin yildizlara yönelimi de eski Mısırlıların gökbilim bilgilerinin bir parçasi. Dünya disi varlıklar tezi, Viking sondasi Mars’da Sfenksin yüzüne benzer bir tepenin fotografini çektiginde, 1976 yilinda ortaya atildi. Oysa 1999 yili Nisan ayinda bir başka sonda bu gizemi çözdü. Bunun, birkaç tepenin gölgelerinden olusan bir göz aldanmasi olduğu ortaya çikti. Peki Sfenks sirlarıni tüketti mi? Belki degil.

1994 yilinda gizemli bir geçit kesfedildi. Kuyruk tarafindan giren, heykelin 4 metre içine uzanan; dik bir açi yaparak 5 metre derine inen ve kör kuyuda sona eren bir geçit. Baraize tarafindan 1926 restorasyonunda bulunmus ve unutulmustu; ama o zamanki çalismalara katilan bir isçi, Muhammed Abd ül-Mahgut Fayet, 80’lerin basinda eskileri hatirladi. Giza kompleksinin yöneticileri onun gösterdigi yeri kazdilar ve deligi yeniden buldular. Neye yariyor? Resmi açiklama, eski Mısır isçilerinin insaat sirasinda kullandikları bir “servis tüneli” olduğu. Bu açiklamani yeterli olmadiğini söyleyenler de var. Öyleyse ne? Yanit vermek zor. Sonuç: Sfenks hala bazı sirlara sahip. Yoksa Sfenks olur muydu?

Heykel 14.yy da Memluklar tarafindan top bataryalarınin talim hedefi olarak kullanildigi için üstünde kalici zararlar olusmustur. Günümüzde hala nasil restore edilecegi oldukça büyük bir tartisma konusu. Sfenks yagmurlar,kum ve daha bir çok dogasal nedenlerden dolayi oldukça yipranmis durumda. Büyük Gize sfenksinin M.Ö 2520`de Cheops`un oglu Chephren`in mimarları tarafindan onun adina yapılan bir mezar kompleksi amaciyla yontulmus. Dünyanin Tanrısı olan firavun`un en güçlü hayvanlardan biri olan aslan ile birlestirilmesi firavun`un gücünü simgeliyordu.Heykelin Güneş Kültü ile olan ilgisi de kusku götürmez bir gerçek. Çünkü sfenks Güneşin simgesi olan HORUS ile özdeslestirilmis. 54m uzunlugunda 20m yükşekliginde, bati-dogu yönünde uzanan büyük sfenks, Nil Nehri`ne bakiyor ve nehir yoluyla gelenleri karsiliyordu.

Zamanla Mısır,Yunanistan ve Suriye`de de başka sfenksler ortaya çikmiştir.Bugün uzmanlar sfenksleri üç tip halinde siniflandiriyor; Gize`deki gibi yere çökmüs olanlar, oturanlar ve hareket halinde gösterilenler.. Oturanlara Büyük Iskender'in Luxor Tapinagi'nda bulunan sfenksi örnek gösterilebilir. Sfenks terimi Yunanca'daki 'SPHINGHEIN'den geliyor ve bogmak anlamini tasiyor.Bu da Thebai Mitindeki sfenksin bilmecelerine dogru yanit veremeyenleri öldürmesinden kaynaklaniyor.

Bilmece ise : Hangi yaratik sabah 4, öglen 2, aksam 3 ayak üstünde yürür ve bacakları ne kadar çoksa o kadar zayiftir? Cevap ise insan dir.Cevabi bilen olursa Sfenks de kendini öldürecektir ve Oidipus bilmeceyi biliyor.Başka bir efsaneye göre ise Oidipus tarafindan öldürülüyor.

Mısır a gelince Sfenks Mısırca 'SEZP-ANHE' (Yaşayan görüntü) demek. Ama Mısır ve Yunan sfenksleri arasinda bir baglanti kurulmuyor nedeni ise Mısır sfenks inin erkek( firavun erkek olduğu için sfenks de onun bir görüntüsü temsili)Yunan sfenks inin ise mitolojik bir hayvan ve disi olusu. Ancak her ikişi de ölü kültüne baglidir.

Restorasyonlar

MS 2000 ag arka bacak onarildi ve kumlardan temizlendi.

Yunan-Roma döneminde kumun gelisini önlemek amaciyla barikatlar kuruldu.

1798 `de Napolyon tarafindan temizlik çalismaları yapıldı.

1978`de Bir isçi tarafindan dev heykelin altinda bir galeri kesfedildi.Bu su erozyonun ilk kaniti oldu.

1979`da kuzey kanadi restore edildi.

1981 `de bacaklardan taslar düstü ve onarim 1987`ye kadar dek surdu.

1989`da yeniden saglamlastirildi.

1990`da Getty Vakfi'nin çalismaları baslatildi.Bu da Unesco ve Eski Mısır örgütü tarafindan yönetildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:13 am

Eski Mısır'da Büyücülük

Eski Mısır'da son derece doğal olarak bilinen bir olguydu büyüler. Ancak yine de herkes buyu yapamazdi. Bu konuda özel yetenekleri olan Tanrılarla iletisim kurabilen kişiler büyü yapabiliyordu. Büyülerin kimi kötü yani kara büyü niteligindeydi kimisi koruma büyüsü kimisi ise buyu bozmaya yarayan büyülerdi.

Kara büyülerde genellikle büyü yapilmak istenen kişinin kendisine ait bir sey ele geçirilir ve bunun yardimiyla balmumundan yapilmis insan figürüne bakir sisler saplanirdi. Insan figürü büyü yapılan kişiyi simgelerdi. Balmumu eriyince kişi ölürdü.

Bu oldukça sevimsiz olaya karşın bundan korunmaya yarayan büyüler de vardı. Büyü yapılan kişi hastalandigi zaman tip konusunda oldukça ilerlemis olan Mısırlılar bunun büyü olduğuna karar verirlerdi ve bu çogunlukla dogru çikardi. En iyi rahipler ve büyücüler araciligiyla bir nevi ayinle kişi kurtarilmaya çalisilirdi. Bu her zaman istenildigi gibi sonuçlanmazdi. Hatta tarihte birçok firavunun çocuklarınin ve eslerinin büyü nedeniyle öldügünden bahsedilir.

Büyünün ilk örneği Tanrılar arasinda yaşanan savasta görülmüstür. Kizil saçli Seth kardesi Osiris'i 14 parçaya bölünce Osiris'in esi Isis onu tekrar hayata getirmek için Amon'un gizli adini kullanarak bir büyü yapmiştir. Osiris'in 13 parçasi Mısır’ın birçok yerinde bulunmus ancak sadece cinsel organi bulunamamisti. (bunu ise Timsah Tanrı Sobek'in yedigi düsünülmektedir.) 13 Parça olmasina ragmen Isis, Osiris'i hayata döndürmüstür.

Büyücü kimi zaman Tanrıyla bir olurdu. Tanrı'ya kendi kabul ettirir ve eğer Tanrı kabul ederse ona istediğini yaptırırdı. Bunun olmasi çok zor olmasina ragmen kimi büyücüler başarabilmiştir.

Mısır tarihinin her yönünde olduğu gibi bu da su anda bize oldukça ilginç ve garip ancak Mısırlılar için nefes almak kadar doğal bir seydi...

Eski Mısırlılarda Mumyalama

Krallar vadisi ile Deir El-Bahri arasında gizli bir dehlizde bulunan ve mezar soyguncularının elinden kurtarılarak 14 Temmuz 1881'de Luksor'dan gemiye bindirilen 40 firavun mumyasını taşıyan gemi,Kahire'ye doğru ilerlemekteydi.Nil kıyısındaki köylüler,3500 yıl önceleri ülkelerini Tanrısal güçlerle yöneten bu insanların hala varolan bedenlerine saygı duymuşlar,ilahiler okuyan kadınlar göğüslerini kumlarla ovalayıp,başlarına toprak atmışlar,erkeklerde havaya silah sıkmışlardı.

Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır.Bu işlem insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde yapılmaktaydı.Arapça ve Farsça'da "Mumiya" doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir,ilaç oalrak da kullanılırdı.Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "Tahnit" işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.


Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:

Önce ölü yıkanir. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır.
Göz ve ağız boşukları,yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı.
Rahip habeş denilen keskin bir opsidyenle vücüdun sol tarafını açarak,içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "Kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardı.Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri,hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın,soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı,yerleştirilirdi.
Acılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün(soylular için 272gün) bekletilirdi.Böylece vücuttaki nem absorbe edilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücüt yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.

Tören soylular için sabahın erken saatlerinde başlar.Gri mavi yas elbiseleri giyinmiş,yüzlerini boya ve tozlarla kirletmiş "kites" denilen kiralık yas tutucu kadınlar ilahiler söylerlerdi.Kurban edilecek hayvanları taşıyan "Saptis" denilen hizmetkarlar bulunurdu.Ardından geleneksel keten robu üzerine panter ve leopar postu sarmış "Sem" denilen rahip,diğer "Ka" rahipleri ve ölü ailesinin yakınları olmak üzere hep birlikte Nil'in karşı kıyısındaki kaya mezarlarına gitmek üzere gemiye binerlerdi.Tüm ölü eşyaları ve adaklar mezara bırakılır,bölmeler ve giriş örülür,mühürlenir ve mezar girişi belli olmıycak bir şekilde kapatılırdı.Kral ve soylu mezarlarına bırakılan sunaklar için 114 bölümden oluşan törenler yapılmaktaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:17 am

HAMMURABI KANUNLARI I.Ö. 2500

5. Eger bir yargiç bir davaya bakar ve bir karara varirsa verdigi hükmü yazili olarak takdim eder; daha sonra verdigi kararda bir hata ortaya çikarsa ve bu kendi hatasindan kaynaklanirsa o zaman davada onun tarafindan kararlastirilan para cezasinin on iki katini öder ve halka ilan edilerek yargiçlik makamindan el çektirilir ve bir daha asla yargiçlik icra etmek için oraya oturamaz.

12. Eger tanik bulunamiyorsa yargiç azami sekiz ay olmak üzere bir süre tanir. Sekiz aylik süre içinde tanik ortaya çikmamissa suçludur ve henüz karara baglanmamis davadaki para cezasini üstlenir.

17. Eger bir kisi açik alanda kadin ya da erkek bir kaçak köle bulursa ve onu efendisine getirirse kölenin sahibi ona iki sikel gümüs ödeyecektir.

18. Eger köle efendisinin adini söylemezse onu bulan kisi saraya getirecektir; daha fazla arastirma yapildiktan sonra efendisine geri götürülecektir.

30. Eger bir kabile reisi ya da bir adam evini, bahçesini ya da arazisini terk eder ve ücret karsiligi kiraya verirse ve baska biri onun evinin, bahçesinin ve arazisinin zilyedi olursa ve onlari üç yil süresince kullanirsa onlarin ilk sahibinin geri dönüp evini, bahçesini ve arazisini geri istemesi halinde ona geri verilmez ve onlarin zilyedi olan ve kullanan kisi onlari kullanmaya devam eder.

31. Eger onlari bir yilligina kiralar ve bir yil sonra geri dönerse evi, bahçesi ve arazisi ona geri verilecek ve onlara tekrar sahip olacaktir.

32. Eger bir kabile reisi ya da bir adam savasta ele geçirilir ve bir tüccar onlarin özgürlügünü satin alirsa ve onlari saraya geri getirirse kendi evinde özgürlügünü satin almaya yetecek araçlarinin olmasi halinde kendisinin özgürlügünü satin alir; evinde kendi özgürlügünü satin almaya yetecek hiçbir sey yoksa kendi toplulugunun mabedi tarafindan özgürlügü satin alinir; onun özgürlügünü satin almak için tapinakta bir sey yoksa mahkeme onun özgürlügünü satin alir. Arazisi, bahçesi ve evi özgürlügünü satin almak için verilemez.

35. Her hangi bir kisi kralin kabile reislerine hediye ettigi sigiri ya da koyunu satin alirsa parasini kaybeder.

36. Bir kabile reisinin, bir adamin ya da bir tebaanin kiraladigi arazisi, bahçesi ve evi satilamaz.

37. Her hangi bir kimse bir kabile reisinin, bir adamin ya da bir tebaanin kiradaki arazisini, bahçesini ya da evini satin alirsa onun satis sözlesmesi tableti kirilir (geçersiz ilan edilir) ve parasi yanar. Arazi, bahçe ve ev sahibine geri verilir.

38. Bir mülkün kirasinin ödeyerek baska her türlü yükümlülükten muaf olma hakkina sahip olan bir kabile reisi, adam ya da tebaa tarlasi, evi ve bahçesi üzerindeki bu imtiyazini karisina ya da kizina devredemez; borcuna karsilik veremez.

39. Ancak, satin aldigi bir tarlayi, bahçeyi ya da evi karisina ya da kizina devredebilir, onlarin mülkiyetine katabilir veya borcuna karsilik olarak verebilir.

40. Tarlasini, bahçesini ve evini bir tüccara ya da baska bir kamu görevlisine satabilir, alici ise tarlayi, evi ve bahçeyi yararlanma hakki karsiliginda elinde tutabilir.

42. Eger bir kisi islemek üzere bir tarlayi teslim alir ve o tarladan hiçbir mahsul elde edemezse bu onun tarlada çalismadigini ispatlar ve komsusunun yetistirdigi kadar tahili tarla sahibine teslim etmelidir.

43. Eger tarlayi islemeyip nadasa birakmissa komsularinin ki kadar tahili tarla sahibine verecektir ve nadasa biraktigi tarlayi sabanla sürüp tohum ektikten sonra sahibine iade edecektir.

44. Bir kimse çorak bir araziyi ekilebilir bir hale getirmek için teslim almis; ancak, tembellik yaparak o araziyi ekilebilir bir hale getirmemisse dördüncü yilda araziyi sabanla sürmeli, tirmiklamali ve çift sürmeli ve ondan sonra sahibine geri vermeli ve ayrica on gan (bir arazi ölçüm birimi)'lik bir arazi için on gur (bir ölçü birimi) tahili arazi sahibine vermelidir.

45. Bir kimse tarlasini sabit bir kira karsiligi ziraat için kiraliyor ve kira bedelini de aliyorsa; ancak, havalarin kötü gitmesi nedeniyle ürün yok oluyorsa zarar topragi isleyene aittir.

46. Tarladan sabit bir kira almaz ve ürünün yarisi ya da üçte biri karsiligi kiralarsa tarladan elde edilen mahsul mal sahibi ile araziyi isleyen arasinda orantili olarak taksim edilir.

47. Ilk yil ürün almada basarili olamadigi için baskalarinca islenen bir tarlayi teslim alirsa ilk tarlanin sahibi itiraz edemez, tarla islenir ve anlasmaya göre mahsulü toplanir.

48. bir kimse borçlanmissa ve bir firtina tahillari yere yatirmis ya da hasat basarili olamamissa veya susuzluktan tahillar büyüyememisse o yil alacaklisina tahil vermesi gerekmez; borç tabletini suda yikar ve o yil için hiçbir kira ödemez.

49. Bir kimse bir tüccardan para alir ve tüccara susam ya da misir ekilebilen bir tarlayi verir ve tarlaya susam ya da misir ekilmesini siparis ederse ve yetistirici tarlaya susam ve misir ekerse hasat edilen susamlar tarla sahibine aittir ve tarla sahibi tüccardan aldigi para ve yetistiricinin geçimini saglamak için tüccara misir ile ödemede bulunur.

50. Ekili bir misir ya da susam tarlasi verilirse tarladaki misir ve susamlar tarla sahibine aittir ve kira olarak tüccara para ile ödeme yapar.

51. Ödeme için hiç parasi yoksa o zaman kraliyet tarifesine göre tüccardan aldigina karsilik kira olarak para yerine susam ya da misir ile ideme yapar.

53. Bir kimse su bendini uygun kosullarda tutmaz ve bakimini yapmaz ve bu nedenle bend yikilir ve tarlalar su altinda kalirsa, o zaman baraji yikilan kisi para karsiligi satilir ve elde edilen para harap olmasina yol açtigi misirin karsiligi olarak verilir.

54. Eger bu misirlarin karsiligi olarak yeterli gelmiyorsa mallari da misirlari sular altinda kalan çiftçiler arasinda paylastirilir.

55. Bir kimse misirlarini sulamak için ark açarsa; ancak, dikkatsizligi nedeniyle sular komsusunun tarlasini basarsa o zaman komsusunun misir kaybini öder.

56. Bir kimse suyun önünü açar ve komsusunun arazisinde su taskinina yol açarsa her on gan'lik arazi için on gur misir ödemelidir.

57. Eger bir çoban, arazi sahibinin izni ve koyunlarin sahibinin bilgisi olmaksizin otlamalari için koyunlarin tarlalara girmesine izin verirse, o zaman tarla sahibi mahsulünü hasat eder ve tarla sahibinin izni olmaksizin sürüsünü tarlada otlatan çoban her on gan'lik arazi için 20 gur'luk misiri tarla sahibine öder.

58. Sürü otlamayi biraktiktan ve sehrin kapisinda ortak sürüye katildiktan sonra her hangi bir çoban onlarin tarlaya girmesine müsaade eder ve onlari orada otlatirsa bu çoban otlatmaya müsaade ettigi tarlanin zilyedi olur ve hasatta her on gan'lik arazi için 60 gur misir öder.

59. Bahçe sahibinin izni olmaksizin her hangi bir adam bir agaci kesip bahçeye devirirse yarim mina para öder.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:18 am

60. Her hangi bir kimse bir tarlayi bahçivana bahçe haline getirmesi için birakirsa ve o da bahçede çalisip dört yil süre ile bahçeye bakarsa besinci yilda bahçivan ile bahçenin sahibi bu bahçeyi ikiye bölerler ve bahçe sahibi kendi payini alir.

61. Bahçivan bahçenin bir kismini hiç kullanilmamis bir vaziyette birakarak tarlayi bahçe haline getirmeyi tamamlamamissa islenmemis kisim onun payi olarak tahsis edilir.

62. Bahçe olarak ona verilen tarlayi ekip biçmiyorsa ve ekilebilir (misir ya da susam) bir arazi ise, komsu tarladaki ürünlere göre, nadasa biraktigi yillar süresince tarladan elde edilecek mahsulü arazi sahibine verir ve tarlayi ekilebilir konuma getirdikten sonra sahibine iade eder.

63. Çorak arazileri ekilebilir hale getirdikten sonra sahibine geri verirse tarla sahibi ona bir yil için on gan basina on gur öder.

64. Her hangi bir kisi bahçesini bir bahçivana islemesi için devrederse bahçivan bahçenin mülkiyetine sahip oluncaya dek bahçe sahibine bahçede üretilen ürünlerin 2/3'ünü verir.

65. Eger bahçivan bahçeyi islemezse ve bahçedeki mahsul perisan olursa, bahçivan komsu bahçelerdeki ürünle orantili olarak ödemede bulunur. (Burada paragrafin ¾'üne karsilik gelen bir kisim kayiptir.

101. Gittigi ülkelerle ticaret anlasmasi yoksa kazandigi bütün parayi tüccara vermek amaciyla simsara birakacaktir.

102. Bir tüccar yatirim için bir miktar parayi simsara emanet ederse ve simsar gittigi yerde bir miktar zarar ederse ana parayi tüccara vermek zorundadir.

103. Seyahatte iken düsmanlar sahip oldugu her seyi ondan alirlarsa simsar Tanri adina yemin eder ve yükümlülükten kurtulur.

104. bir tüccar nakletmesi için simsara misir, yün, yag veya baska bir mal verirse araci aldigi miktari belirten bir makbuzu tüccara vermelidir. Bundan sonra tüccara verdigi para için de ondan bir makbuz alir.

105. Simsar dikkatsiz ise ve tüccara verdigi para için bir makbuz almamissa faturalanmamis parayi kendi parasi olarak sayamaz.

106. Simsar tüccardan parayi teslim alirsa; ancak, tüccarla arasinda bir anlasmazlik varsa (makbuzu reddediyorsa) o zaman tüccar Tanri ve parayi simsara verdigine taniklik eden sahitlerin huzurunda yemin eder ve simsar toplam meblagin üç katini ona öder.

107. Eger tüccar simsari aldatirsa, yani simsar kendisine verilen her seyi geri getirdigi halde, tüccar kendisine geri verilen seylere iliskin makbuzu inkar ediyorsa o zaman simsar tüccari yargiçlar ve Tanri önünde suçlar ve simsarin kendisine verdigi seyleri aldigini hala inkar ederse simsara toplam meblagin alti katini öder.

108. Eger bir meyhaneci (kadin) içilen içkinin bedeli olarak brüt agirligina göre misir kabul etmiyorsa ve para aliyorsa ve içki için aldigi para misirin degerinden daha az ise tutuklanir ve suya atilir.

112. Eger bir kisi seyahate çikar ve baska birisine gümüs, altin, degerli taslar veya baska her hangi bir tasinir mal emanet ederse ve ondan tekrar geri almayi isterse ve emanet edilen kisi bütün mallari belirlenen yere getirmez ve tam aksine onlari kendisi kullanirsa o zaman mallari geri getirmeyen bu kisi mahkum edilir ve kendisine emanet edilen her seyin bes katini öder.

113. Her hangi bir kisinin para veya misir sevkiyati varsa ve onlari sahibinin bilgisi olmaksizin bir tahil ambarindan ya da bir kutudan almissa; bu durumda sahibinin bilgisi olmaksizin tahil ambarindan misiri ya da kutudan parayi alan kisi mahkum edilir ve aldigi misiri geri öder. Ve ödedigi komisyonu kaybeder.

114. Eger para veya misir karsiliginda bir hak talep etmez ve güç kullanarak hakkini almaya kalkisirsa her bir olay için bir mina (yarim kilo)'nin 1/3'ü kadar gümüs verir.

115. Eger bir kisinin digerinden para veya misir alacagi varsa ve onu buna karsilik hapsetmisse ve mahkum hapishanede dogal yollardan ölmüsse, olay kapanir.

117. Eger her hangi bir kisi borcunu ödeyemezse ve para için kendisini, karisini, oglunu ya da kizini satarsa veya zorla çalistirilmalarina izin verirse onlari satin alan adamin ya da mal sahibinin evinde üç yil süresince çalisirlar ve dördüncü yilda özgür birakilirlar.

118. Zorla çalistirilmalari için kadin ya da erkek bir köleyi vermeleri halinde tüccarin bunlari kiraya vermesi ya da para ile satmasi durumunda buna itiraz edilebilir.

119. Eger bir kisi borcunu ödemekte basarisiz olursa ve kendisine bir çocuk doguran kadin hizmetçiyi para karsiligi satarsa tüccarin ona ödedigi para köle sahibine geri verilir ve kadin hizmetçi özgür birakilir.

120. Her hangi bir kisi diger bir kisinin evinde muhafaza için misirlarini depolamissa ve depolanan misirlara her hangi bir zarar gelmisse ya da evin sahibi tahil ambarini açmis ve bir miktar misir almissa veya özellikle misirlarin kendi evinde depolandigini inkar ediyorsa; o zaman, misirlarin sahibi Tanri'nin huzurunda (yeminle) hak iddia eder ve ev sahibi aldigi bütün misirlari sahibine geri verir.

121. Her kim ki baskasinin evinde misirlarini depolar her yil için her bes ka misir basina bir gur oraninda ardiye ücreti öder.

122. Eger bir kisi baskasina saklamasi için gümüs, altin ya da baska bir sey verirse verdigi her seyi birkaç sahide göstermelidir, bir sözlesme hazirlanmalidir ve ondan sonra saklanmasi için teslim edilmelidir.

123. Eger sahit ve sözlesme olmaksizin saklanmasi amaciyla teslim ediliyorsa ve teslim alan kisi bunu inkar ediyorsa o zaman yasal olarak talep edebilecegi bir hak yoktur.

124. Eger her hangi bir kisi gümüs, altin ya da baska bir seyi sahitler huzurunda saklanmasi için birisine teslim eder de teslim edilen kisi bunu inkar ederse bu kisi bir hakimin huzuruna çikarilmali ve inkar ettigi her seyi sahibine tam olarak geri vermelidir.

125. Eger bir kisi mallarini muhafazasi için baska birine birakirsa ve hirsiz ya da soyguncular sayesinde onun ve diger adamin mallari ortadan kaybolursa ihmali nedeniyle kaybin olusmasina yol açan evin sahibi ücret karsiliginda kendisine teslim edilen bütün mallari tazmin eder. Ancak, evin sahibi mallarin pesine düserek onlari hirsizlardan geri alabilir.

126. Mallarini kaybetmeyen bir kisi kaybettigini belirtiyor ve yanlis iddialarda bulunuyorsa; onlari kaybetmemis olsa bile eger Tanri huzurunda mallarini kaybettigini miktari ile birlikte iddia ediyorsa kaybettigini iddia ettigi bütün mallari tazmin edilir.

127. Eger her hangi bir kisi rahibelere (Tanri'nin kizkardeslerine) yada her hangi bir kisinin karisina iftira atarsa ve bunu ispat edemezse bu adam hakim huzuruna çikarilir ve alni isaretlenir (derisi çizilerek ya da belki de saçi kesilerek).

128. Bir adam bir kadini kari olarak alir; ancak, aralarinda her hangi bir iliski söz konusu olmazsa bu kadin o adamin karisi olmaz.

129. Bir adamin karisi baska bir adam ile basilirsa (suçüstü halinde) her ikisi de baglanir ve suya atilir; ancak, koca karisini, kral da kölelerini affedebilir.

130. Bir kisi, henüz erkek olarak bilinmeyen, hala babasinin evinde yasayan ve onunla uyuyan baska bir adamin karisina (nisanli ya da çocuk annesi) tecavüz ederse ve bu adam öldürülür; ancak kadin masumdur.

131. Eger bir adam baska birisinin karisini itham ederse; ancak, o kadin baska bir adamla basilmazsa kadin yemin etmek zorundadir ve ancak ondan sonra kendi evine dönebilir.

132. Bir adamin karisinin baska bir adam ile ilgili olarak dedikodusu yapilirsa; ancak, kadin diger adamla uyurken yakalanamazsa kadin kocasi için nehre atilir.

133. Eger bir kisi savasta esir alinirsa ve evinde geçimi saglayacak seyler oldugu halde karisi evini ve bahçesini terk edip baska bir eve giderse; bahçesine bakmadigi ve baska bir eve gittigi için yasal olarak suçlu bulunur ve nehre atilir.

134. Eger bir kisi savasta esir alinirsa ve evinde geçimi saglayacak seyler olmazsa ve bu durumda karisi evini terk edip baska bir eve giderse masumdur.

135. Eger bir kisi savasta tutsak edilirse ve evinde geçimi saglayacak seyler olmazsa ve karisi baska bir eve giderek orada çocuklarina bakarsa ve kocasi geri geldiginde evine dönerse, o zaman kadin evine geri dönebilir; ancak, çocuklar babalarina ait olur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:18 am

136. Eger bir kisi evinden ayrilirsa, kaçarsa bu kaçagin karisi kocasina geri dönmeyebilir.

137. Bir adam kendisine bir çocuk veren karisindan ya da kendisine bir çocuk veren kadindan ayrilmak isterse, o zaman karisina çeyizini geri verir ve çocuklarina baksin diye tarlanin, bahçenin ve mallarin bir kisminin kullanim hakkini verir. Çocuklarini büyüttügü zaman çocuklara verilenlerden bir parça, oglaninkine esit olan bir parça da ona verilir. Ondan sonra kalbinin erkegi ile evlenebilir.

138. Eger bir adam kendisine çocuk vermeyen karisindan ayrilmak isterse ona babasinin evinden getirdigi çeyizi ve baslik parasini verir ve ondan sonra onun gitmesine izin verir.

139. Baslik parasi yoksa ayrilma parasi olarak yarim kilo altini ona vermelidir.

140. Eger adam azad edilmis bir köle ise yarim kilonun 1/3'ü kadar altin verir.

141. Eger bir adamin birlikte yasadigi karisi onu terk etmek isterse, borç altina sokarsa, evini virane haline getirirse ve kocasini ihmal ederse yargi karariyla suçlu bulunur. Kocasi onun serbest kalmasini teklif ederse kendi yoluna gider ve ayrilma parasi olarak kadina hiçbir sey ödemez. Kocasi onun serbest kalmasini istemezse ve baska bir kadin alirsa kocasinin evinde hizmetçi olarak kalir.

142. Bir kadin kocasi ile kavga ederse ve ona "Benim için uygun biri degilsin" derse bu pesin hükmünün nedenlerini ileri sürmek zorundadir. Eger kadin suçsuzsa ve onun payina düsen bir hatasi yoksa; buna karsilik kocasi onu terk etmis ve ihmal etmisse, o zaman bu kadina hiçbir suç ithaf edilemez, çeyizini alir ve babasinin evine geri döner.

143. Eger kadin masum degilse ve buna ragmen kocasini terk etmis, evine bakmamis ve kocasini ihmal etmisse bu kadin suya atilir.

144. Bir adam bir kadin alir da bu kadin ona bir kadin hizmetçi verirse ve çocuklarina bakarsa; ancak, buna ragmen adam baska bir kadin almak isterse ona izin verilmez; bu adam ikinci bir kadin alamaz.

145. Bir adam bir kadini alir da kadin hiçbir çocuga bakmazsa ve bu durumda adam baska bir kadin almak isterse ve o kadini alip evine getirirse bu ikinci kadin karisi ile esit düzeyde olmasina izin verilmez.

146. Eger bir adam bir kadin alir da bu kadin ona karilik yapsin diye bir kadin hizmetçi verir ve çocuklarina da bakarsa ve ondan sonra bu hizmetçi kadin onun karisi ile esit olmak isterse ona çocuk dogurdugu için onun efendisi para karsiligi satamaz; ancak, onu kadin hizmetçiler arasinda addederek ve bir köle olarak tutabilir.

147. Eger ona bir çocuk vermemisse o takdirde onun hanimi onu para karsiligi satabilir.

148. Bir adam bir kadin alir da kadin hastaliga yakalanirsa ve adam ikinci bir kadin almak isterse hastaliga yakalanan karisini bosayamaz; bunun yerine onu insa ettigi bir eve yerlestirir ve yasadigi sürece ona yardim eder.

149. Bu kadin kocasinin evinde kalmak istemezse babasinin evinden getirdigi çeyizi tazmin edilir ve kadin gidebilir.

150. Eger bir adam karisina bir tarla, bahçe ve ev ile bunlara ait bir vesika verirse ve kocasinin ölümünden sonra ogullari buna itiraz etmezlerse, o zaman anne tercih ettigi ogullarindan birine mirasinin tümünü birakabilir ve kardeslerine hiçbir sey birakmayabilir.

151. Bir adamin evinde yasayan bir kadin kocasiyla hiçbir alacaklinin onu tutuklayamayacagina dair bir anlasma yapar ve buna iliskin bir belge alirsa bu kadinla evlenmeden önce adamin borcu varsa alacakli borca karsilik kadini alamaz. Adamin evine girmeden önce kadin bir borç sözlesmesi yapmissa alacakli da bu borç için kocayi alikoyamaz.

152. Kadinin eve girmesinden sonra her ikisi birlikte bir borcun altina girmislerse her ikisi de tüccara borcu ödemek zorundadir.

153. bir kadin baska bir adamin hesabina her ikisinin eslerini öldürürse suça katilin çiftlerin her ikisi de kaziga oturtulur.

154. Bir adam kendi kiziyla ensest iliski içine girerse bulundugu yerden sürülür.

155. Bir kisi bir kizi kendi oglu ile nisanlarsa ve oglu da o kizla iliskiye girerse ve bundan sonra baba kizi kirletirse ve birlikte basilirlarsa baba baglanarak suya atilir.

156. Bir kisi bir kizi kendi oglu ile nisanlarsa ve oglu o kizla iliskiye girmeden babasi kizi kirletirse yarim mina (250 gr) altin verir ve kizin babasinin evinden getirdigi her seyi tazmin eder. Kiz ise gönlünün erkegi ile evlenebilir.

157. Her hangi bir kisi babasindan sonra annesi ile ensest iliski suçunu islerse her ikisi de yakilir.

158. Her hangi bir kisi babasindan sonra çocuk doguran sef anne ile basilirsa babasinin evinden kovulur.

159. Kayinpederinin evine menkul mal getiren ve baslik parasini ödeyen her hangi bir kisi baska bir kari ararsa ve kayinpederine "senin kizini istemiyorum" derse kizin babasi onun getirdigi her seyin sahibi olur.

160. Eger bir kisi kayinpederinin evine tasinir mal getirir ve karisi için baslik parasi öderse ve ondan sonra kizin babasi "Sana kizimi vermeyecegim" derse kendisi ile birlikte getirdigi her seyi geri götürür.

161. Eger bir kisi kayinpederinin evine tasinir mal getirir ve karisi için baslik parasi öderse ve ondan sonra arkadasi ona iftira eder ve kayinpederi genç kocaya "Sen benim kizimla evlenemezsin" derse kendisinin yani sira getirdigi her seyi eksiksiz ona vermek zorundadir; ancak, karisi arkadasi ile evlenemez.

162. Bir adam bir kadinla evlenir ve kadin adama ogullar dogurursa ve daha sonra bu kadin ölürse kadinin babasinin çeyiz üzerinde hiçbir hakki yoktur; çeyizler oglanlara aittir.

163. Bir adam bir kadinla evlenir ve kadin adama ogullar dogurursa ve daha sonra bu kadin ölürse kayinpederinin evine ödedigi baslik parasi ona geri verilmisse kadinin kocasi kadinin çeyizi üzerinde hiçbir hak iddia edemez; çeyiz kadinin babasinin evine aittir.

164. Eger kayinpederi ona baslik parasini geri ödemezse baslik parasini çeyizden alir ve arta kalani kadinin babasinin evine verir.

165. Bir kisi seçtigi ogullarindan birine bir tarla, bahçe ve ev ile bunlara ait bir vesika verirse ve daha sonra baba ölürse ve kardesler mali-mülkü pay ederlerse; o zaman ilk önce babasinin hediyesini ona vermelidirler ve o da kabul etmelidir. Daha sonra babadan kalan mallar pay edilebilir.

166. Bir kisi oglu için kadinlar alir da küçük oglu için hiçbir kadin almazsa ve ondan sonra ölürse kardesler kalan mali paylastiklarinda küçük kardesin payinin yani sira henüz hiç kari almamis olan küçük kardese bir kadin saglamasi için bir baslik parasini ayirmalidirlar.

167. bir adam bir kadinla evlenir de kadin adama çocuklar verirse ve bu kadin öldükten sonra adam bir kadin daha alir ve o da adama çocuklar verirse ve bundan sonra baba ölürse oglanlar mallari annelerinin durumuna göre pay edemezler, sadece çeyizleri bu sekilde pay edebilirler; babadan kalan mallar herkese esit bir sekilde pay edilmelidir.

168. Bir kisi oglunu evden kovmak ister ve bunu hakimin önünde "Ben oglumu kovmak istiyorum" diye ilan ederse hakim onun gerekçelerine bakar. Oglanin babanin onu hakli bir sekilde evden uzaklastiracagi kadar büyük bir suçu yoksa babasi onu evden uzaklastiramaz.

169. Babanin oglunu baba-ogul iliskisinden mahrum edecegi kadar büyük bir suçu varsa baba onu bir kerelik affeder; ancak, oglan ikinci defa ayni suçu islerse baba onu bütün baba-ogul iliskisinden mahrum edebilir.

170. Bir adama karisi ogullar dogurursa ve kadin hizmetçisi de ogullar dogurursa ve baba hala yasarken kadin hizmetçinin dogurdugu ogullarina "Benim ogullarim" derse ve onlari da karisinin ogullari arasinda sayarsa ve ondan sonra baba ölürse karisinin ve kadin hizmetçinin ogullari babadan kalan mallari ortak bir sekilde bölüsürler. Karisinin oglu pay eder ve seçer.

171. Ancak baba hala yasarken hizmetçisinin ogullarina "Benim ogullarim" demezse ve ondan sonra ölürse hizmetçinin ogullari karisinin ogullari ile mallari paylasamazlar; ancak, hizmetçiye ve ogullarina özgürlükleri verilir. Karisinin ogullarinin hizmetçinin ogullarini kölelestirmeye haklari yoktur; karisi çeyizini (babasindan), kocasinin ona verdigi hediyeleri, vesika ile ona verdiklerini alir ve kocasinin evinde yasar. Yasadigi sürece onu kullanabilir; ev para karsiligi satilamaz. Onun biraktigi her sey çocuklarina aittir.

172. Eger kocasi ona hediye vermemisse, hediye karsiliginda tazminat verilmelidir. Bir çocugunun payina esit olacak sekilde kocasinin mallarindan bir pay alir. Eger çocuklari ona baski yaparlarsa ve zorla evden uzaklastirmaya çalisirlarsa hakim meseleye bakar ve ogullar hatali ise kadin kocasinin evini terk etmez. Kadin evden ayrilmayi arzu ediyorsa kocasinin ona verdigi hediyeyi ogullarina birakmalidir; ancak, babasinin evinden getirdigi çeyizi alabilir. Bundan sonra kalbinin erkegi ile evlenebilir.

173. Bu kadin gittigi yerdeki ikinci kocasina ogullar dogurursa ve ondan sonra ölürse onun daha önceki ve sonraki ogullari çeyizi aralarinda paylasirlar.

174. Eger ikinci kocasina hiçbir ogul vermezse ilk kocasinin ogullari çeyize sahip olurlar.

175. Eger bir devlet kölesi ya da azad edilmis birinin kölesi özgür birinin kiziyla evlenirse ve çocuklari olursa kölenin efendisinin özgür olanin çocugunu kölelestirmeye hiçbir hakki yoktur.

176. Ancak, eger bir devlet kölesi ya da azad edilmis birinin kölesi bir adamin kiziyla evlenir ve evlendikten sonra kiz babasinin evinden çeyiz getirirse ve her ikisi de ondan faydalanip bir ev kurarlarsa ve bundan sonra köle ölürse; o zaman, özgür dogan kadin çeyizini ve kocasi ve kendisinin kazandigi her seyi alir. Bunlari iki parçaya böler; bir parçasini kölenin efendisi alir, digerini ise kadin çocuklarina bakmak için alir. Eger özgür dogan kadin hediyeye sahip degilse kocasinin ve kendisinin kazandigi her seyi alir ve onlari iki parçaya ayirir: kölenin efendisi bir parçasini kendisi de çocuklarina bakabilmek için digerini alir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:19 am

177. Çocuklari henüz büyümemis olan bir dul baska bir eve girmek (evlenmek) isterse hakim karari olmaksizin bunu yapamaz. Eger baska bir eve girerse hakim ilk kocasinin evinin durumunu inceler. Bundan sonra ilk kocasinin evi ikinci kocasina tevdi edilir ve kadin yönetici olur. Ve orada bir de kayit tutulmalidir. O evin düzenini saglar, çocuklarini büyütür ve evde bulunan kaplari satamaz. Dul bir kadinin çocuklarinin aletlerini satin alan kimsenin parasi yanar ve esyalar sahiplerine iade edilir.

178. Bir merbut kadina ya da bir fahiseye babasi bir çeyiz ve bunun için bir vesika verirse; ancak, bu vesikada onu diledigi sekilde miras birakabilecegi belirtilmemisse ve açikça satma hakkina sahip oldugu belirtilmiyorsa ve bu durumda babasi ölürse o zaman kardesleri bahçesini ve tarlasini teslim alirlar ve hissesine göre ona misir, yag ve süt verirler ve onu memnun ederler. Eger kardesleri hissesine göre ona misir, yag ve süt vermezlerse o zaman bahçesi ve tarlasi ona destek olur. Tarlanin ve bahçenin kullanim hakkina sahiptir ve yasadigi müddetçe babasinin ona verdigi her sey onundur; ancak, o bu mallari ne satabilir ne de baskasina devredemez. Onun mirasi kardeslerine aittir.

179. Bir rahibe ya da bir fahise babasindan bir hediye ve diledigi sekilde onu satabilecegi açikça belirtilen bir vesika elde etmisse ve babasi ölmüsse o zaman kime isterlerse mallarini ona verebilirler. Kardesleri hiçbir hak iddia edemez.

180. Bir baba kizina- evlenilebilir olsun ya da bir fahise olsun fark etmez- bir hediye verip de ölürse babasindan kalan mirastan çocuklardan birinin payi kadar bir pay alir ve yasadigi sürece onun kullanim hakkindan yararlanir. Mallari ise erkek kardeslerine aittir.

181. Bir baba bir tapinak hizmetçisini ya da tapinak bakiresini Tanri'ya adarsa ve ona hediye vermez ve ölürse babasindan kalan mirastan bir çocuk payinin 1/3'ü kadar alir ve yasadigi sürece onun kullanim hakkindan yararlanir. Mallari ise kardeslerine aittir.

182. bir baba kizini Babil'in Mardi'sinin karisi olarak adarsa ve ona hediye ya da bir tapu senedi vermeyip ölürse kardeslerinden babasinin evindeki mirastan bir çocugun payinin 1/3'ünü alir; ancak, Marduk onun malini kime dilerse ona birakabilir.

183. Bir baba kizina bir cariye, bir çeyiz, bir koca ve bir tapu senedi verirse ve ondan sonra ölürse babasindan kalan maldan bir pay alamaz.

184. bir baba kizina bir cariye ile birlikte bir çeyiz ve koca vermezse ve ölürse kardesi babasinin servetine göre ona bir çeyiz verir ve bir koca bulur.

185. Bir adam bir çocugu evlatlik alir ve oglu olarak ona ismini verirse ve onu besleyip büyütürse büyümüs bu çocuk bir daha geri istenemez.

186. Bir adam bir çocugu evlatlik alirsa ve o çocugu aldiktan sonra analigina ve babaligina zarar verirse evlatlik alinan bu oglan babasinin evine geri döner.

187. Saray hizmetlerinde çalisan bir metresin ya da bir fahisenin oglu geri alinamaz.

188. Bir zanaatkar bir çocugu besleyip büyütmek için yanina alirsa ve ona meslegini ögretirse o çocuk geri alinamaz.

189. Ona meslegini ögretmezse bu evlatlik oglan babasinin evine geri döner.

190. bir adam ogul olarak evlatlik aldigi bir çocuga bakmaz ve onu diger çocuklarla birlikte besleyip büyütmezse bu evlatlik oglan babasinin evine geri dönebilir.

191. Bir oglani evlatlik olarak alan ve onu besleyip büyüten, bir ev kuran ve çocuklari olan bir adam evlatligini evden atmayi isterse bu evlatlik oglan kendi yoluna gidemez. Babaligi kendi servetinden bir çocugun payinin 1/3'ünü ona verdikten sonra gidebilir. Tarla, bahçe ve evden ona bir sey verilmez.

192. Bir metresin ya da fahisenin oglu babaligina ya da analigina "Benim annem ya da babam degilsiniz" derse dili kesilir.

193. Bir metresin ya da fahisenin oglu babasinin evini özler ve babaligini ve analigini terk edip babasinin evine giderse gözleri çikarilir.

194. Bir adam çocuguna bir sütanne tutarda çocuk onun ellerinde ölürse ve sütanne anne ve babaya haber vermeksizin baska bir çocugu emzirirse onlar sütanne haber vermeksizin baska bir çocugu emzirmekle suçlayabilirler ve onun memeleri kesilir.

195. Eger bir ogul babasina vurursa onun elleri balta ile kesilir.

196. Eger bir adam baska bir adamin gözünü çikarirsa onun gözü de çikarilir. [Göze göz]

197. Eger bir kisi baskasinin kemigini kirarsa onun kemigi de kirilir.

198. Eger bir kisi azad edilmis bir adamin gözünü çikarirsa ya da kemigini kirarsa bir mina (yarim kilo) altin öder.

199. Eger bir adamin kölesinin gözünü çikarirsa ya da kemigini kirarsa onun degerinin yarisini öder.

200. Bir adam kendisi ile esit olan birinin disini kirarsa onun da disi kirilir. [Dise dis]

201. Bir kisi azad edilmis bir adamin disini kirarsa bir mina altinin 1/3'ünü verir.

202. Bir adam rütbece kendisinden daha üstün olan bir adamin vücuduna vurursa halkin önünde öküz kirbaci ile 60 kirbaci hakeder.

203. Dogustan özgür bir adam baska bir özgür dogan adama ya da esit derecedeki birine vurursa bir mina altin öder.

204. Azad edilmis bir adam baska bir azad edilmis adama vurursa on sikel para öder.

205. Azad edilmis bir adamin kölesi azad edilmis bir adama vurursa kulagi kesilir.

206. Bir kavga sirasinda bir adam digerine vurur ve onu yaralarsa ve daha sonra "Onu kasitli olarak yaralamadim" diye yemin ederse doktorlarin masrafini öder.

207. Bu adam yarasi nedeniyle ölürse, öldüren benzer bir sekilde yine yemin eder ve ölen kisi dogustan özgür ise yarim mina para verir.

208. Eger azad edilmis biri ise bir minanin 1/3'ü kadar öder.

209. Bir adam henüz dogmamis çocugunu kaybedecek sekilde dogustan özgür bir kadina saldirirsa onun kaybi için on sikel öder.

210. Bu kadin ölürse öldüren kisinin kizi öldürülür.

211. Özgür sinifa ait bir kadin bir darbe nedeniyle çocugunu kaybederse buna neden olan para olarak bes sikel öder.

212. Bu kadin ölürse yarim mina öder.

213. Bir adam, baska bir adamin kadin hizmetçisine saldirir ve kadin çocugunu kaybederse o para olarak iki sikel öder.

214. Bu hizmetçi ölürse bir minanin 1/3'ü kadar öder.

215. Bir doktor operatör biçagi ile derin bir yarik açarsa ve onu tedavi ederse ya da bir operatör biçagi ile (gözün üstünde) bir tümörü açarsa ve gözü kurtarirsa on sikel alir.

216. Hasta eger azad edilmis bir adamsa bes sikel alir.

217. Baska birinin kölesi ise sahibi doktora iki sikel verir.

218. Bir doktor operatör biçagi ile derin bir yarik açarsa ve hastayi öldürürse ya da biçak ile bir tümörü açip gözü keserse doktorun elleri kesilir.

219. Bir doktor operatör biçagi ile azad edilmis bir adamin kölesinde derin bir yarik açarsa ve onu öldürürse o köleyi baska bir köle ile ikame etmelidir.

220. eger operatör biçagi ile bir tümörü açar ve gözünü çikarirsa kölenin degerinin yarisini öder.

221. Eger bir doktor kirik bir kemigi ya da insanlarin hastalikli kisimlarini iyilestirirse hastalar ona nakit olarak bes sikel verirler.

222. Azad edilmis bir adam ise üç sikel verir.

223. Köle ise sahibi doktora iki sikel verir.

224. Bir veteriner cerrah bir esek ya da bir öküz üzerinde ciddi bir ameliyat yapar ve tedavi ederse ücret olarak sahibi cerraha bir sikelin 1/6'sini öder.

225. Bir veteriner cerrah bir esek ya da bir öküz üzerinde ciddi bir ameliyat yapar ve onu öldürürse sahibine degerinin ¼'ünü öder.

226. Ustasinin bilgisi olmaksizin bir berber satilmayan bir kölenin üzerindeki kölelik isaretini silerse bu berberin elleri kesilir.

227. Her hangi bir kisi bir berberi aldatir ve köle isaretini satilik olmayan köle isaretiyle degistirirse öldürülür ve evi yakilir. Berber "Onu kasitli olarak isaretlemedim" diye yemin ederse suçlanmaz.

228. Bir insaatçi bir bina insa eder ve binayi tamamlarsa her bir sar'lik yüzey için iki sikel ona ücret verir.

229. Bir insaatçi her hangi bir kisi için bir bina insa eder ve bu binayi uygun bir sekilde yapmazsa ve onun insa ettigi bina yikilip sahibini öldürürse insaati yapan öldürülür.

230. Eger bina ev sahibinin oglunu öldürürse insaati yapanin da oglu öldürülür.

231. Bina sahibinin kölesini öldürürse evin sahibine köle için bir köle ödeme yapar.

232. Binanin bir kismi harap olursa harap olan kismin tümünü tazmin eder ve insa ettigi binayi düzgün bir sekilde insa edinceye dek kendi imkanlariyla evi yeniden insa eder.

233. Bir kisi baskasi için bina yapiyorsa, bina henüz tamamlanmamis olsa bile, duvari devrilmisse insaati yapan kisi kendi imkanlariyla duvari daha saglam bir sekilde yapmalidir.

234. Tekne insa eden bir kisi birisi için 60 gur uzunlugunda bir tekne yaparsa nakit olarak iki sikel ücret alir.

235. Tekne insa eden bir kisi birisi için bir tekne yaparsa ve tekneyi siki yapmazsa ve ayni yil içerisinde tekne denize açildiginda hasar görürse tekne yapimcisi tekneyi alir ve kendi imkanlariyla saglamlastirir. Saglam tekneyi, tekne sahibine verir.

236. Bir kisi kendi teknesini bir gemiciye kiralarsa ve gemicinin dikkatsizliginden tekne enkaz haline gelir ve batarsa gemici tekne sahibine tazminat olarak baska bir tekne verir.

237. Bir kisi bir gemici ve onun teknesini kiralarsa ve onu misir, giyecek, yag, hurma ve benzeri uygun seylerle doldurursa; ancak gemicinin dikkatsizliginden gemi batarsa ve tasidiklari harap olursa o zaman gemici hem enkaz haline gelen gemiyi hem de içindekileri tazmin etmelidir.

238. Bir gemici her hangi bir kimsenin gemisini kazaya ugratir da gemiyi muhafaza ederse geminin degerinin yarisini öder.

239. Bir kisi bir gemici kiralarsa yil basina alti gur misir öder.

240. Bir tüccar bir feribota çarpar ve onu enkaz haline getirirse kaza geçiren teknenin sahibi Tanri önünde adalet arar; feribot ile çarpisan tüccar gemisinin sahibi diger botun sahibine bütün hasar için tazminat ödemelidir.

241. Her hangi bir kimse angarya için bir öküzü zorla alirsa nakit olarak bir minanin 1/3'ünü öder.

242. Her hangi bir kisi bir yilligina öküzleri kiralarsa sabana kosulan öküzler için dört gur misir öder.

243. Sigir sürüsünün kirasi olarak sahibine üç gur misir ödenir.

244. Bir kimse bir öküz ya da bir esek kiralarsa ve bir aslan onu otlakta öldürürse zarar sahibine aittir.

245. Bir kimse bir öküzleri kiralar da onlari kötü muamele ya da darbe sonucu öldürürse öküze karsi öküz vererek tazmin etmelidir.

246. Bir kimse bir öküz kiralar da onun bacagini kirarsa ya da boyun baglarini keserse öküze karsi öküz vererek tazmin eder.

247. Bir kimse bir öküz kiralar da onun gözünü çikarirsa sahibine degerinin yarisini öder.

248. Bir kimse bir öküz kiralar da onun bir boynuzunu kirarsa ya da kuyrugunu keserse veya burnunu yaralarsa sahibine degerinin dörtte birini öder.

249. Bir kimse bir öküz kiralar da Tanri ölsün diye ona vurursa onu kiralayan kisi Tanri adina yemin eder ve suçsuz oldugu kabul edilir.

250. bir öküz caddeden (pazardan) karsi karsiya geçerken birileri onu itip öldürürlerse sahibi mahkemede (kiralayana karsi) her hangi bir hak talebinde bulunamaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
a-sosyal
..::υzмαη üує::..
..::υzмαη üує::..
a-sosyal


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 870
Doğum tarihi : 08/04/93
Yaş : 31
Lakap : _BY_ACABA_

ESKİ ÇAĞ TARİHİ Empty
MesajKonu: Geri: ESKİ ÇAĞ TARİHİ   ESKİ ÇAĞ TARİHİ I_icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 7:19 am

251. Bir öküz boynuzla yaralanmis ise ve bu da onun boynuzlayan bir öküz oldugunu gösteriyorsa ve onun boynuzlari baglanmamissa ve öküz dogustan özgür olan birini boynuzlayip öldürmüsse sahibi nakit olarak yarim mina altin verir.

252. Eger bir kisinin kölesini öldürürse bir minanin 1/3'ünü verir.

253. Bir kisi baska biriyle tarlasini islemesi için anlasir ve ona ekmesi için tohum verirse, boyunduruga kosulmus bir çift öküz verirse ve o kisi misiri ya da diger ürünü çalar ve kendisine ayirirsa elleri baltayla kesilir.

254. Eger kendisine tohumluk misir ayirir ve boyunduruga kosulmus öküz de kullanmazsa aldigi miktar kadar tohumluk misir verir.

255. Eger öküz boyundurugunu baskasina kiraya verirse ya da tarlaya ekmeyerek tohumluk misiri çalarsa suçlu bulunur ve her bir yüz gan için altmis gur misir öder.

256. Onun toplulugu onun adina bunu ödemezse sigirlarla birlikte (çalismasi için) tarlaya gönderilir.

257. Bir kimse tarla isçisi kiralarsa bir yil için sekiz gur misir öder.

258. Bir kimse bir öküz sürücüsü kiralarsa yil basina ona alti gur misir öder.

259. Bir kimse tarladan bir su çarki çalarsa sahibine nakit olarak bes sikel öder.

260. Bir kimse (suyu nehirden ya da kanaldan almaya yarayan) bir su kaldiraci ya da bir sabani çalarsa nakit olarak üç sikel ödemelidir.

261. Bir kimse koyun ya da sigirlar için bir çoban kiralarsa yil basina sekiz gur misir öder.

263. Kendisine verilen koyunu ya da sigiri öldürürse sahibine sigir için sigir, koyun için koyun vererek tazmin eder.

264. Gözetlemesi için koyun ya da sigirin emanet edildigi, üzerinde anlasilan ücretini alan ve tatmin edilen bir çoban koyun ya da sigirlarin sayisini azaltirsa ya da daha az dogumla artis gerçeklesirse kaybettigi kari ya da artisi telafi etmelidir.

265. Kendisine bakmasi için koyun ya da sigir emanet edilen bir çoban hatali davrandiysa, dogal yoldan sürünün daha az artmasina yol açtiysa ya da onlari para karsiligi sattiysa mahkum edilir ve kaybin on katini sürü sahibine verir.

266. Bir hayvan Tanri tarafindan öldürüldüyse (kaza) ya da bir aslan onu öldürdüyse çoban Tanri huzurunda masumiyetini ilan eder ve sahibi de bunun kaza oldugunu kabul eder.

267. Bir çoban bir seyleri ihmal ettigi için ahirda bir kaza meydana gelmisse bu kazadan çoban sorumludur ve sigir ya da koyunu sahibine tazmin eder.

268. Harman dövmek için bir kimse bir esek ya da öküz kiralarsa kira 20 ka misirdir.
269. Harman dövmek için bir kimse bir esek kiralarsa kira 20 ka misirdir.

270. Harman dövmek için bir kimse genç bir hayvan kiralarsa kira 10 ka misirdir.

271. bir kimse bir çift öküz, yük arabasi ve sürücüsünü kiralarsa bir gün için 180 ka misir öder.

272. Bir kimse yalnizca bir yük arabasi kiralarsa bir günlügüne 40 ka misir öder.

273. Bir kimse bir gündelikçi kiralarsa yil basindan besinci aya kadar (günlerin uzun ve isin zor oldugu Nisan-Agustos arasi) nakit olarak her gün için alti gerah; altinci aydan yilin sonuna kadar ise bes gerah öder.

274. Bir kimse usta bir zanaatkar kiralarsa ona ...'nin ücreti olarak günde bes gerah, çömlekçilik ücreti olarak bes gerah, terzilik ücreti olarak bes gerah, ...ipçilik ücreti olarak dört gerah, duvarcilik ücreti olarak...gerah öder.

275. Bir kimse bir feribot kiralarsa günde üç gerah öder.

276. bir kimse bir yük gemisi kiralarsa günde iki buçuk gerah öder.

277. Bir kimse 60 gur'luk bir tekne kiralarsa onun kirasi olarak günde bir sikelin 1/6'i kadar para öder.

278. Bir kimse bir kadin ya da erkek köle satin alir ve bir ay geçmeden benu hastaligina yakalanirlarsa köleleri saticiya geri götürür ve ödedigi parayi geri alir.

279. Bir kimse bir kadin ya da erkek köle satin alir ve üçüncü sahislar üzerinde hak iddia ederlerse satici bundan sorumludur.

280. Yabanci bir ülkede bir kimse baska bir ülkeye ait olan bir kadin ya da erkek köle alirsa ve bu kadin ya da erkek kölenin sahibinin ülkesine döndügünde onlari tanirsa ve köleler ülkenin yerlileri ise para almadan onlari sahibine geri verir.

281. Onlar baska bir ülkeden ise alici onlar için tüccara ödedigi parayi deklare eder ve kadin ve erkek köleyi elinde tutar.

282. Bir köle efendisine "Sen benim efendim degilsin" derse ve onlar o köleyi suçlarsa efendisi onun kulagini keser.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitarihi.yetkinforum.com
 
ESKİ ÇAĞ TARİHİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» TÜRK İSLAM TARİHİ
» İSLAM TARİHİ
» TÜRKİYE TARİHİ
» OSMANLI TARİHİ
» SIFIRIN TARİHİ GELİŞİMİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dark'n Stars :: | Eğitim & Öğretim | :: | Tarih |-
Buraya geçin: