| | OSMANLI TARİHİ | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:39 am | |
| Osmanlı Arması 1- Tuğranın etrafındaki güneş motifi, padişahın güneşe benzetilmesinden ileri gelir 2- II. Abdülhamit'in tuğrası 3- Sorguçlu serpuş: Osman gaziyi ve tahtı temsil eder 4- Yeşil Hilafet sancağı 5- Süngülü tüfek: Nizam-ı Ceditle birlikte Osmanlı ordusunun asıl silahı olmuştur 6- Çift taraflı teber 7- Toplu tabanca 8- Terazi: şeşper ve asaya asılıdır, adaleti temsil eder. 9- (Üstte) Kuran-ı Kerim. (Altta) Kanunnameler. 10- Nışan-ı al-i imtiyaz: Devlet adına faydalı işlerde bulunmuş ilim adamları, idareci ve askerlere veriliyordu. 11- Nışan-ı Osmani: Sultan Abdülaziz Han tarafından 1862'de ihdas edilmiş olup, devlet hizmetinde üstün başarı sağlayanlara verilirdi. 12- Asa ve şeşper 13- Çapa, Osmanlı denizciliğini temsil eder. 14- Bereket boynuzu 15- Nışan-ı iftihar 16- Yay 17- Mecidi nişanı 18- Borazan, modern mızıka takımının kullandığı çalgı aletidir 19- Şefkat nışanı, 1878'de II. Abdülhamit Han tarafından ihdas edilmiş olup; savaş zamanında, büyük afetlerde devlete, millete hizmet eden kadınlara verilirdi. 20- Top gülleleri (Bazı armalarda bulunmuyor.) 21- Kılıç 22- Top, topçu ocaklarını temsil eder. 23- El siperlikli tören kılıcı: bu kılıç klasik Türk kılıcı olmayıp, o devirdeki subaylar tarafından kullanılırdı. 24- Mızrak. 25- Çift taraflı teber, orduda üst düzey görevliler tarafından üstünlük sembolü olarak kullanılmıştır. 26- Tek taraflı teber (balta) 27- Bayrak 28- Osmanlı sancağı 29- Mızrak: Son dönem mızraklı süvari alaylarını remzeder 30- Kalkan, Ortasında stilize edilmiş bir güneş motifi var. 12 yıldız: Rivayete göre bu 12 yıldız 12 burcu temsil eder. Güneş bu burçlar üzerinde hareket eder. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:41 am | |
| Devlet Yönetimi - 1
Devlet Yönetimi
Padişah
Osmanlı Devleti'nin yönetimine Al-i Osman diye adlandırılan Osmanlı ailesi dışında başka bir sülaleden hükümdar getirilmemiştir. Devletin ve milletin devamı ilkesine uyularak, bir isyan çıkmasının önüne geçmek amacıyla diğer şehzadeler öldürülürdü. Bu nedenle yıkılışına kadar, Osmanlı Devleti'nde Roma ve Bizans'ta olduğu gibi bir çok sülale iş başına geçmemiştir. I. Ahmet Dönemi'nden itibaren, kardeş katli kaldırılarak, oda hapsi uygulaması başlamıştır. Padişah, törelere göre, bütün güç ve kudreti elinde bulunduran ve memleketin sahibi sayılırdı. Padişah, şer'i hukuka aykırı olmamak şartıyla, birtakım hükümler verir, bunlar örf olarak adlandırılırdı.
Padişahlar aynı zamanda ordunun başkomutanı idi. XVI. yüzyıla kadar padişahlar, şehzadelikleri döneminde savaşlara katılır, ülke idaresi ve savaş teknikleri konusunda tecrübe kazanırlardı. Padişahlar, dini anlamda yetkilere de sahiptiler. Bu yetki Yavuz Sultan Selim'in, Mısır'ı alması ile Halife-i Müslimin, yani Müslümanların halifesi sanı ile belirtilmişti.
Padişah çocuklarına, çelebi veya şehzade denir, şehzadeler, babalarının sağlığında büyük bir sancağa tayin edilirdi. Buralarda, başlarında da "Lala" denilen devlet adamları olmak üzere, devlet yönetimi konusunda yetiştirilirlerdi. Her şehzade hükümdar olma hakkına sahipti. Tahta çıkma konusunda herhangi bir veraset sistemi yoktu. Osman Bey ve Orhan Bey döneminde padişahlık hakkı hanedanın bütün erkek üyelerine aitti.
Ancak, I. Murat döneminden itibaren padişahlık, padişah ve oğullarına bırakılmış, bu durum şehzadeler arasında zaman zaman taht kavgalarına sebep olmuştu. Fatih Kanunnamesi'nde bu durum; "şehzadelerin hangisine saltanat nasip olursa onun tahta geçeceği" şeklinde belirtilmiş, böylece bu kanunname ile kardeş katli yasallaşmıştır. I. Ahmet dönemi ile birlikte, ekber ve erşad yani en akıllı ve en yaşlı kişinin tahta geçmesi kuralı getirilerek veraset sistemi belirgin bir duruma gelmişti.
Osmanlı padişahları Halifelik yetkilerini ilk defa 1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'nda Kırım Müslümanlarını dini açıdan kendilerine bağlıyarak kullanmışlardır.
Merkez Yönetimi
Saray
XV. yüzyılla birlikte Osmanlı Devleti giderek gelişmiş ve büyümüş, buna paralel padişahların oturduğu saraylar da büyümüş ve ihtişamı artmıştı. Bursa'nın başkent olduğu dönemlerde, burada bir saray yapılmış, ardından Edirne'nin alınması ile buraya da saraylar yapılmaya başlanmıştı. Fatih'in İstanbul'u fethi ile, önce bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin bulunduğu alana, Saray-ı Amire yani "büyük saray" diye bilinen bir saray yapılmış, zamanla bu sarayın yetersiz kaldığına inanılarak, yine Fatih döneminde Topkapı Sarayı'nın yapımına başlanmıştı. Dört tarafı duvarlarla çevrili olan bu saray,değirmenleriyle, fırını ve bostanıyla, silah depolarıyla, ahırlarıyla, mescidleriyle adeta bir kasabayı andırmaktaydı. Bu dönemde saray, padişahın ailelerine ayrılan harem, devşirmelerden ve savaşlarda esir alınıp yetiştirilen gençler ve gönüllülerden oluşan Enderun ile sarayın dış hizmetlerine bakanlar için ayrılan Birun olmak üzere üç ana bölümden oluşurdu.
Birun
Osmanlı Devleti'nin zamanla gelişip büyümesi sonucu, başlangıçta basit ve sade olan saray teşkilatı yetersiz kalmış, sınırların hızla büyümesi ile devlet memurlarının sayısı artmıştı. Bu durum saraya da yansımış, saray görevlilerinin sayıları da artmıştı. Bu durumda iki terim ortaya çıkmıştı; Enderun ve Birun. Farsça bir kelime olan ve "dış" analamına gelen Birun, Osmanlı sarayında dış hizmetlere bakan, sarayda yatıp kalkmak zorunda olmayan padişah hocası, hekimbaşı, cerrahbaşı, hünkar imamı gibi kişilerin bağlı olduğu kısımdı. Bu insanlara "Birun Halkı" ya da "Dış Halkı" denirdi. Birun Halkı, Enderun Halkı'na göre daha üst seviyede idi. Birun terimi Tanzimat'ın ilanı ile kullanılmamaya başlanmıştı.
Enderun
Farsça bir kelime olan Enderun "iç" anlamına gelir. Enderun ve Enderun'a mensup halk, devşirme denilen hristiyan çocukları ile savaşlarda esir alınıp yetiştirilen gençler ve gönüllülerden oluşurdu. Devşirme kanununa göre sekiz ve on sekiz yaşları arasında toplanan ve daha sonra boy, gösteriş, ahlak ve zeka olarak seçilen bu bu gençler, önce Edirne Sarayı, Galat Sarayı ve İbrahim Paşa Sarayı gibi saraylarda Türk-İslam adet ve geleneklerine göre yetiştirilir, ardından Enderun'daki ihtiyaca göre buraya alınıp, kendilerine birer oda tahsis edilir, saray adabını öğrendikten sonra, yeteneklerine göre devlet memurluklarına atanırlardı. Bu odaların en önemlisine Hasoda denirdi. Kısaca Enderun, Osmanlı Devleti'ne, devlet memuru yetiştiren bir okuldu.
Harem
Arapça'da girilmesi yasak ve kutsal olan yer anlamına gelen harem, Osmanlı saray yapısında önemli bir yer tutar. Harem-i Humayun veya Harem Dairesi adı verilen bu kısım da tamamen padişah kadınlarına ayrılmıştı. Haremde bulunan kadınlar, Harem Ağası denilen, erkekliği yok edilmiş kişilerin kontrolündeydiler. Hareme alınacak kadınlar itina ile seçilir, bunlar ya değişik ırklardan seçme güzel kadınlar, ya da padişaha bazı devlet adamlarının göndermiş olduğu kadınlardan oluşurdu. Bununla birlikte bir takım cariyeler, yani savaşlarda esir alınan kadınlar da, Harem Ağası'nın seçimi ile hareme girebilirlerdi.
Harem-i Humayun aynı zamanda bilinenin aksine, padişahın giyim ve kuşamı dahil tüm özel işlerinin düzenlendiği bir kurumdu.
İstanbul Yönetimi
İstanbul, Osmanlı Devleti için kuruluş yıllarından itibaren hem siyasi hem de ticari açıdan önemini korumuştu. 1453 yılında İstanbul'un fethi ile, Osmanlı Devleti'ne başkentlik yapmaya başlayan şehir, Osmanlı tarihinde "payı taht-ı saltanat", yani "saltanatın başkenti" olarak anılmıştır.
İstanbul, ülke yönetiminde özel bir yere sahipti. Bütün merkez teşkilatının bulunduğu İstanbul'a özel memurluklar vardı. Bunlardan bazıları; İstanbul Ağası, İstanbul Kadısı, Şehremini idi.
Yeniçeri Ağası'nın bir gmrevi de İstanbul'un güvenliğini sağlamaktı. İstanbul Kadısı, şehirdeki şer'iyye mahkemelerinin başında bulunan, yani adalet işleri ile uğraşan kişi idi. Bu arada şehirde bulunan saray ve hükümete ait binaların onarım ve tamir işlerine bakan kişiye "Şehremini" denirdi. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:41 am | |
| Divan-ı Hümayun
Osmanlı Devleti'nde bugünkü anlamda Bakanlar Kurulu, Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi gibi devlet kurumlarının görevlerini yerine getiren ve bizzat padişahın başkanlık yaptığı, birinci derecede devlet işlerinin görüşüldüğü divana Divan-ı Hümayun denir. Selçuklu, İlhanlı gibi Türk Devletlerinden örnek alarak oluşturulan Divan Teşkilatı ilk defa Orhan Bey zamanında kurulmuştu. Fatih Sultan Mehmet'e kadar divana padişahlar başkanlık ederken, Fatih'ten sonra divana sadrazamlar başkanlık etmeye başlamıştı. Divan, padişah nerde ise orda kurulurdu. Fatih devrine kadar Divana padişahlar başkanlık ederken, bu tarihten itibaren Vezir-i Azamlar başkanlık yapmış, padişah divan toplantılarını kafes arkasından dinlemişti.
Divan toplantılarında, birinci veya ikinci derecede siyasi, idari, askeri, örfi, şer'i, adli, mali işlerle birlikte, halkın şikayetleri ve davaları görüşülüp karara bağlanırdı. Divan hangi din ve mezhepten olursa olsun herkese açıktı. Divan üyelerinin başında, asli üye olarak kabul edilen; Vezir-i Azam, Vezirler, Kadıaskerler, Defterdarlar ve Nişancı sayılabilir. Bunlardan başka, Rei'sü'l Küttab, Kaptan-ı Derya, Yeniçeri Ağası da toplantılara katılırdı. Şeyhülislam Divan üyesi değildi.
Seyfiyye
Divanda padişaha ait yetkileri kullanmak üzere görevlendirilen sınıflardan biri olan Seyfiyye (ehl-i Örf), yürütme gücünü elinde bulunduran sınıftı. Seyfiyye; Sadrazamdan, en alt rütbedeki kapıkulu ve tımarlı sipahiye kadar uzunan bir sınıftı. Bu sınıfın Divan-ı Hümayun'daki temsilcileri vezirlerdi.
Sadrazam
Bugünkü anlamda başbakana eş olan Vezir-i Azam, Osmanlı Devleti'nin başlangıçta sayısı bir olan vezirlerin giderek sayısının artması üzerine, birinci vezire verilen addır. Vezir-i Azam, diğer Vezirler ve devlet ileri gelenlerinin başı ve hepsinin en ulusu sayılırdı. Vezir-i Azam, padişahın da mutlak vekiliydi. Vekilliğin işareti ise padişah tarafından kendisine verilen mühü, yani Mühr-ü Hümayun idi. Fatih devri ile birlikte divana başkanlık etmeye başlayan Vezir-i Azamlar, padişah savaşa gitmediği zamanlarda da ordu komutanı olarak sefere çıkar ve Serdar-ı Ekrem ünvanı alırdı. Vezir-i Azamlar XVI. yüzyılla birlikte, en büyük vezir anlamına gelen Sadr-ı Azam diye anılmaya başlanmış, sadrazamların yönetimdeki ağırlığı XVII. yüzyılla birlikte giderek artmıştı. Bu dönemde sadrazamlar devlet işlerini kendi saraylarında yönetir olmuş, bu nedenle sadrazam sarayı, "yüksek kapı" anlamında olan "Bab-ı Ali" denmeye başlanmıştı.
Vezirler
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında vezir sayısı birdi. Zamanla vezirlerin sayıları artarak, Orhan Bey döneminde iki, Fatih döneminde dört, Kanuni döneminde yedi olmuştur. Vezir sayısının çoğalması ile birinci vezire Vezir-i Azam denmiştir. Kaynaklara göre ilk Vezir-i Azam, Çandarlı Halil Hayrettin Paşa'dır. Vezirler Divan-ı Hümayun'da Kubbe Altı'nda toplanıp kendilerine verilen görevlerle uğraştıkları için, Kubbe Veziri veya Kubbenişin diye de adlandırılmışlardır. Divanın doğal üyeleri olan Vezirler, üç tuğ taşır, maaş yerine kendisine tahsis edilen Has gelirlerinden faydalanırlardı.
Kaptan-ı Derya
Osmanlı Devleti'nde donanmanın başında bulunan kişiye Kaptan-ı Derya denirdi. Kaptan-ı Derya, divan üyesi olmakla birlikte, sadece İstanbul'da olduğu zamanlarda toplantılara katılırdı. Osmanlı Devleti, kuruluş yıllarında sınırları denizlere ulaşıp, denzi ötesi fetihlere başlanınca, gemiler yapmak ihtiyacı doğmuş, yapılan gemilerin her birine de "reis" ünvanı ile birer kaptan atanmıştı. Bu resilerin başındaki kişiye de "Derya Beyi" denmişti. Donanma büyüdükçe, donanmanın başında bulunan komutana Kapan-ı Derya denmeye başlanmıştı. Osmanlı Devleti'nde ilk Kaptan-ı Derya, Orhan Bey zamanında atanmış, bu göreve ilk gelen kişi de Karasioğulları kökenli, "Karamürsel Paşa" olmuştu. Tanzimat'ın ilanı ile birlikte Kaptan-ı Derya, Bahriye Nazırı olarak anılmaya başlandı.
Yeniçeri Ağası
Divan üyelerinden biri olan Yeniçeri Ağası, Yeniçeri Ocağı'nın en üst kademedeki komutanıydı. Yeniçeri Ağası, hem Yeniçeri Ocağı hem de Acemi Ocağı işlerinden sorumluydu. Ayrıca İstanbul'un asayişinden de sorumlu olan Yeniçeri Ağası, padişahın Cuma Selamlığı'na çıkışında, emrindeki Yeniçeriler ile namaz çıkışında selamlıkta bulunurlardı. Savaşlarda padişahın koruyucusu ve en yakın askeri olan Yeniçeri Ağası, Yeniçeri Ocağı'nın komutanı olması ve padiaşhın tahtta kalmasının çoğu zaman Yeniçerilerin elinde olması nedeniyle, padişahın bir numaralı adamı idi. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması ile Yeniçeri Ağalığı da tarihe karışmıştır.
İlmiyye
Divanda padişaha ait yetkileri kullanmak üzere görevlendirilen diğer bir sınıftı. Ehl-i Şer olarak da bilinen İlmiyye sınıfı, medrese eğitimi almış alimlerden oluşurdu. Bu sınıfın devlet içindeki görevleri; tedris (bilgi aktarma), kaza (İslam hukukuna göre hüküm verme) ve ifta (yapılan işlerin şeriata uygun olup olmadığını kontrol etme) idi. İlmiyye sınıfının Divan-ı Hümayun'daki temsilcisi Şeyhülislam yani müftüydü.
Şeyhülislam
Şeyhülislam; kendisine sorulan genel veya özel konulardaki şeriata veya hukuka ait noktalara, Hanefi Mezhebi'ne göre cevap veren kişiydi. Verdiği bu cevaba da "feta" denirdi. Şeyhülislam'ın ilk defa ne zaman görevlendirildiği bilinmemektedir. Bazı kaynaklara göre şeyhülislam veya müftü tabiri ilk defa II. Murat zamanında kullanılmaya başlanmıştır. Yine kaynaklarda geçen ilk şeyhülislam, II. Murat dönemindeki Molla Şemseddin Fenari'dir. Osmanlı Devleti'nde, 1920'de bu göreve getirilen son Şeyhülislam, Medeni Mehmet Nuri Efendi'ye kadar toplam 129 kişi bu makama geçmiştir. Osmanlı tarihinde birçok Şeyhülislamın padişaha ters düştüğü veya ona sert söz söylediği görülmüştür.
Örneğin, Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi, kendisine görüşme teklif eden II. Bayezit'in teklifini reddetmişti. XVIII. yüzyıl ile birlikte bir ülkeye savaş ilan edilip edilmemesi Şeyhülislam'ın fetvasına göre belli olmaya başlamıştı. Önceleri Divan üyesi olmayan Şeyhülislamlar, XVI. yüzyıl ile birlikte Divan'a katılmaya başlamışlar, protokolde Kazaskerlerden sonra gelmişlerdi.
Kazasker
Kaynaklara göre, Osmanlı Devleti'nde, 1362'de I. Murat zamanında kurulan Kazaskerlik makamı, ilk defa Abbasiler döneminde görülmüştür. Anadolu Selçuklu Devleti'nde de benzer bir makam göze çarpar. Yine kaynaklara göre Osmanlı Devleti'nde Kazaskerlik makamına ilk kez Bursa kadısı Çandarlı Kara Halil getirilmiştir. Kazasker'in anlamı; asker kadısı, ordu kadısıdır. 1480'e kadar Kazasker sayısı birken, bu tarihden itibaren Anadolu ve Rumeli Kazaskeri olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Rumeli Kazaskeri, derece ve rütbe olarak Anadolu Kazaskerinden daha üstündü. Bu arada Kazasker, rütbe ve protokol bakımından vezirlerden hemen sonra gelirdi. Divan üyelerinden olan Kazasker, Divan'da büyük davalara bakarlardı.
Kazasker aynı zamanda, padişah sefere çıktığında onunla birlikte sefere çıkmaya mecburdurlar.
İlmiye sınıfından olan Kazasker, XIX. yüzyıla kadar Osmanlı Devleti'nin en önemli memurlarındandı.
Kalemiyye
Ehl-i Kalem olarak da adlandırılan bu sınıf, Osmanlı Devleti'nin idari ve mali bürokrasisini oluşturur. Kalemiyye sınıfının Divan-ı Hümayun'daki temsilcisi Reis-ül Küttap'tır.
Nişancı
Türklerde hükğmdar ferman ve beratlarına "nişan", bu işle sorumlu kişiye de Nişancı denirdi. Divan-ı Hümayun üyelerinden olan Nişancı, derece ve protokole göre vezirlerden sonra gelirdi. Osmanlı Devleti'nde ilk Nişancı'nın ne zaman görevlendirildiği bilinmemektedir. İlmiyye sınıfından seçilen Nişancı, birinci dereceden memur sınıfına girerdi. Nişancı'nın asıl görevi, padişah adına yazılan fermanlara, beratlara ve namelere, padiaşhın imzası demek olan tuğra çekmekti.
Padişah mektuplarının yazım işi XVI. yüzyılla birlikte Reis'ül Küttablar'a devredilince, Nişancılar sadece tuğra çekmekle görevlendirilmişlerdi. Nişancının bir başka görevi de Tahrir Defterleri'ni düzenlemek, yani fethedilen toprakları Has, Zeamet ve Tımar olmak üzere gelirlerine göre ayırarak defterlere kaydedip, bu toprakların dağıtımını yapmaktı.
Reis-ül Küttap
Katiplerin reisi anlamına gelen Reis-ül Küttap, XVII. yüzyıla kadar, Divan-ı Hümayun Katipleri'nin şefi pozisyonunda olmasına rağmen, Divan'ın asıl üyesi değildi. Bu dönemde Nişancı'ya bağlı bir memur olarak çalışırlardı. XVI. yüzyılda Divan üyesi olarak kabul edilmiş ve dış işlerinden sorumlu hale gelmişlerdi. Reis-ül Küttap'ın görevleri kanunnamelerde şu şekilde tanımlanmıştı; Padişah tarafından verilen hüküm ve kararları düzeltmek ve tamamlamak, fermana uygun olarak emirler yazmak ve padişah ve Vezir-i Azam'a gelen mektupları tercüme ederek cevap yazmak idi.
Defterdar
Osmanlı Devleti'nde mali işlerin başında bulunan, bugünkü anlamda Maliye Bakanı görevini yerine getiren kişiye Defterdar denirdi. Kaynaklara göre Osmanlı Devleti'nde ilk Defterdar, I. Murat'ın son zamanlarında veya I. Bayezit'ın ilk yıllarında göreve getirilmiştir. Diğer devlet memurluklarında da olduğu gibi, Osmanlı Devleti'nin büyümesine paralel olarak, başlangıçta bir olan Defterdar sayısı, Fatih devrinde Anadolu ve Rumeli Defterdatı olmak üzere ikiye çıkarılmıştı.
Divandaki yerleri Kazaskerler'den sonra gelen Defterdarlar, devletin gelir ve giderlerini yani bütçesini hazırlarlardı. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:42 am | |
| Devlet Yönetimi - 2
Taşra Yönetimi
Taşra yönetiminin temeli tımar sistemi denilen, bir kısım asker ve devlet görevlilerine belli bölgelerde vergi kaynaklarının tahsis edilmesi, ve buna karşılık onlardan devlet için hizmet beklenmesi sistemine dayanırdı. Tımar sistemi sayesinde devlet, hem tahsis ettiği, miktarı belirlenmiş vergileri toplamak gibi ikinci bir iş yapmıyor, hem de çağrıldığında askere gelecek hazır bir kuvvet oluşturuyordu. Taşra Teşkilatı, küçükten büyüğe; köy (karye), nahiye, kaza, sancak (liva) ve eyaletlerden oluşmakta idi. Nahiyelerin köylerle birleşmesinden kazalar, kazaların birleşmesinden sancaklar, sancakların birleşmesi ile de eyaletler ortaya çıkmıştı. Bunlar arasında en fazla toprağa sahip birim kazalar ve sancaklardı. Kzalarda yönetici olarak, kadı, alaybeyi ve subaşı bulunurdu. Kadılar adli işlere, subaşılar ise asayişle ilgili işlere bakarlardı.
Sancakları ise Sancak Beyi denen kişi yönetir, bu kişi askeri ve idari işlerin tümünden sorumlu olurdu. Sancakların birlşemesi ile oluşan eyaletlerde ise başta Beylerbeyi denilen yönetici birisi bulunurdu.
Beylerbeyi bulunduğu bölgede, padişahın temsilcisi olarak bütün yönetimden sorumlu idi. Bunlar Anadolu ve Rumeli Beylerbeyi olarak ikiye ayrılmıştı.
Özel Yönetimli (Saliyaneli) Eyaletler
Tımar sisteminde, devlet tarafından tahsis edilmiş ve miktarı belirlenmiş olan vergiye dirlik denirdi. Saliyaneli eyaletlerde tımar sistemi uygulanmadığı için, buralardan yıllık vergi alınır, bu vergiye de yıllık anlamına gelen "saliyane" denirdi. İl kez Kanuni Sultan Süleyman zamanında oluşturulan bu birimlerin toprakları kesinlikle dirliklere ayrılmaz, yıllık gelirleri, iltizam denilen, verginin peşin olarak alınması , şeklinde toplanırdı. Bu vergileri toplayan kişilere de "mültezim" denirdi. Saliyaneli eyaletlerin başında; Trablusgarp, Tunus, Cezayir, Mısır, Bağdat, Basra, Yemen ve Habeşistan geliyordu.
Merkeze Bağlı (Saliyanesiz) Eyaletler
Osmanlı Devleti'nde taşra teşkilatı üç bölümden oluşmuştu. Bunlar; Merkez bağlı Eyaletler, Bağlı Beylik ve Hükümetler ile Özel yönetimi olan eyaletlerdi.
Tımar sistemi üzerine kurulmuş Osmanlı taşra teşkilatında, XVI. yüzyılla birlikte sınırların genişlemesi ile, ülkenin her yanında tımar sistemi uygulanamamış, bazı bölgeler bu uygulamanın dışında tutulmuştu. Tımar sisteminin uygulandığı eyaletlere, "saliyanesiz", tımar sisteminin uygulanmadığı yerlerede "saliyaneli" eyalet denirdi. Saliyane, yıllık demektir. Tımar sisteminin uygulanmadığı eyaletlerden alınan yıllık vergiye de bu ad verilir. Saliyanesiz eyaletlerin bazıları; Rumeli, Bosna, Temeşvar, Budin, Eğri, Anadolu, Zülkadinye, Trabzon, Şam, Halep, Raka, Diyarbakır, Van, Kars ve Kefe idi.
Eyalet
Osmanlı Devleti'nde şimdiki anlamda "il" olarak bilinen idari birimdi.
Eyaletlerin başındaki yöneticiye "beylerbeyi" denirdi. Fakat beylerbeyi, bugünkü validen daha fazla yetkilere sahipti. Eyalet valileri, sadece idari memur olmayıp aynı zamanda savaş durumunda mahiyetindeki adamları ve askerleri ile savaşa katılırdı. Eyaletler sancaklara ayrılmıştı.
Sancakların başında da "sancak beyi" bulunurdu.
Sancak
Osmanlı Devleti'nde idari bir birim olan sancak, kazaların birleşmesi ile oluşurdu. Sancak, liva olarak da isimlendirilirdi. Sancakların başında "sancak beyi" yani "mutasarrıf" bulunurdu. Sancakların bir araya gelmesi ile eyaletler oluşurdu.
Kaza
Osmanlı mülki yapılanmasındaki kaymakam idaresinde bulunan idari birime verilen addır. Klasik dönemde taşra yönetiminde önemli bir yer tutan kazalar, kadıların idari yargı fonksiyonunun azalmasından dolayı XVIII. yüzyılda önemini yitirmiştir.
Nahiye
Osmanlı taşra yönetiminde, en alt birimdir. Daha çok bir kaç köyden oluşurdu. Günümüzde "bucak" olarak bilinen bu idari birimin başında "nahiye müdürü" bulunurdu.
Bağlı Beylik ve Hükümetler
Osmanlı Devleti idari teşkilatında, eyalet teşkilatı dışında kalan ve iç işlerinde serbest ancak Osmanlı Devleti'nin hakimiyetini kabul etmiş, imtiyazlı, yani özel statülü beylik ve hükümetler de vardı. Bunların başlıcaları Kırım Hanlığı, Sırbistan, Eflak, Boğdan, Erdel ve Hicaz Emirliği idi. Bunların kralları veya beyleri kendi asilzadeleri arasından, Osmanlı Devleti tarafından seçilmekte ve gördükleri himayeye karşı, Osmanlı Devleti'ne belirli miktarda vergi ve asker göndermek zorundaydılar. Ancak Kırım Hanlığı ve Hicaz yanş Mekke-i Mükerreme Emirliği bu statünün dışındaydı. Bu yapılanma ilk kez Fatih Sultan Mehmet zamanında oluşturulmuştu. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:43 am | |
| Toprak Yönetimi
Toprak Yönetimi
Miri Arazi
Bu topraklar her türlü işletim hakkı devlete ait olan topraklardı. Bu topraklar, topraktan alınan verginin büyüklüğü ve hizmete göre çeşitli bölümlere ayrılmıştı. Miri toprak üzerinde yaşayan kişiler, bu toprakların asıl sahibi olmayıp, kiracı konumundaydılar.
Osmanlı Devleti'nde Miri toprağın kullanım şekli şu şekilde idi : Tımar sisteminde; bir kısım asker ve ya devlet görevlilerine belirli bölgelerde vergi kaynakları tahsis edilir, karşılık olarak da onlardan devlet görevlilerine belirli bölgelerde vergi kaynakları tahsis edilir, karşılık olarak da onlardan devlet için bir takım hizmetler beklenirdi. Miri Arazi de de; Osmanlı Devleti, bir toprağı fethettiğinde, ki bu toprağın hıristiyan toprağı veya Müslüman toprağı olması önemli değildi, toprak boş bırakılmayıp ekilmek şartıyla eski sahiplerine verilir, bu topraklarda ziraat yoluyla elde edilne vergiler, direkt devlete değil de, o yerin geliri hizmet karşılığı kime verilmişse ona verilirdi.
Toprağı boş bırakan, yani üretim yapmayan köylüden "çift bozan" vergisi alınır, eğer köylü toprağı üç yıl işlemeden bırakırsa, toprak elinden alınırdı. Miri toprakların en önemli bölümünü savaşlarda yararlılık gösteren kişilere verilen Zeamet ve tımarlar oluştururdu. Dirlik ismi verilen ve Osmanlı toprak yönetiminde genel adıyla tımar olarak bilinen bu topraklar, gelir açısından çoktan aza doğru; Has, Zeamet ve Tımar olarak sıralanırdı.
Ocaklık
Ocaklık arazi, Geliri kale koruyucualrı ve tersane giderleri için ayrılan topraklardı.
Dirlik
Dirlik; terim olarak, tımar sistemi ile devletin bazı hizmetler karşılığında, bir takım asker ve memurlara verdiği miktarı belirli gelir kaynaklarının genel adıdır.
Dirlik sistemi ile devlet, daha çok ürün olarak alınan vergileri toplayıp hazineye aktarmak gibi bir yükten kurtuluyor, bu işi vergileri kaynağından toplayabilecek görevlilere bırakıyordu. Bu görevliler hem kendilerine vergileri bırakılmış dirlik alanını yönetiyor, hem de çağrıldığı anda beslediği askerlerle savaşlara katılabiliyordu. Miri arazinin en önemli bölümünü oluşturan bu dirlik sistemi ile devlet ordusunun büyük bir bölümünü oluşturan atlı eyalet askerlerini meydana getiriyordu. Dirlik arazide toprak dirlik sahibinin mülkü değildi, yani Miri arazinin, devlete ait arazi olmasından dolayı, bu toprakların asıl sahibi devlettir. Dirlik sahibi, torağın sahibi değildi ama dirlik bölgesini koruma, kollama ve gözetme hakkına sahipti. Bu yönetim hakkını hiçbir zaman keyfi olarak kullanamaz, kadı denetiminde dirliğini yönetirdi.
Has
Has ; yıllık geliri 100 bin akçe ve üzerinde olan topraklara verilen isimdi. Haslar genelde, birinci derecedeki , padişah, vezirler, beylerbeyi, sancak beyi gibi devlet memurları ile hanedan üyelerine verilirdi. Padişah hasları dışındaki devlet memurlarına verilen haslar, bu kişilerin görevde bulundukları sürece kendilerine ait olur, görevden ayrılmaları veya ölmeleri halinde bu şahıslar dirliklerini kaybederlerdi. Devlet memurları içinde yıllık geliri en fazla olan Vezir-i Azam hassıdı. Has olarak ayrılan toprakların yönetimine bizzat padişah veya birinci derece devlet memurları karışmaz, onun yerine voyvoda denilen kişiler yönetirdi. Ancak bu toprakların öşür ve diğer vergileri has sahibine ait olur, bölgede yaşayan köylü üretim yapmazsa toprak elinden alınarak bir başkasına verilirdi. Burda önemli olan nokta, Has sahibinin gelirinin her beşbin akçesi için, devlete cebelu denilen askerlerden bir asker beslemesidir.
Zeamet
Zeamet; yıllık geliri 20 bin akçeden 100 bin akçeye kadar olan dirliklere verilen isimdir. Zeametler genelde, eyaletlerde bulunan hazine ve tımar deftardarlarına, sancaklardaki alay beylerine, divan katiplerine, kadılara, subaşılarına kısaca ikinci derece devlet memurlarına verilirdi. Bu kişiler çok önemli bir suç işlemedikçe Zeametleri ellerinden alınmazdı. Zaim adı verilen Zeamet sahipları, tıpkı Haslarda olduğu gibi gelirinin ilk beşbin akçesi hariç, sonraki her beş bin akçe için bir cebelu beslemek zorunda idi. Zaim öldüğü zaman, Zeamet başka bir kişiye verilirdi.
Tımar
Dirlik arazinin en önemli bölümünü oluşturan tımar; yıllık geliri 3.000 ile 20.000 akçe arasında olan topraklara verilen isimdi. Tımar sistemi, Osmanlı Devleti'nde hem askeri gücü, hem de ekonomik ve sosyal yapıyı doğrudan etkilemişti. Şöyle ki devlet, tımar sistemi ile bir kısım asker ve devlet görevlilerine belli bölgelerdeki gelir kaynaklarını verir, buna karşılık, bu insanlardan devlet için hizmet beklerdi. Bu gelir kaynaklarına da dirlik denirdi.
Tımar sistemi, yapı olarak, Dört Halife Devri'ndeki, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve İlhanlılardaki ikta sistemine benzemekte idi. Osmanlı Devleti'nde tımarla ilgili ilk kayda I. Murat devrinde rastlanmaktadır.
Tımar sisteminin uygulanış bakımından Avrupa'daki feodal sistemin aynısı olduğu iddia edilse de, araalarında önemli farklar vardır. Birincisi, Feodal derebeyleri, toprağın gelirini almakla kalmaz, toprak üzerindeki her şeyin sahibi sayılırlardı. Feodallerin toprağı istedikleri gibi kullanım hakları vardı. Kralın bunları azletme yetkisi yoktu. Halbuki, tımar sahipleri, tamamen merkezi idareye bağlı olmakla beraber, toprak üzerinde bir kiracı durumunda idiler. Toprakları her an ellerinden alınabildiği gibi, yetkileri kanunlarla sınırlı idi. Yani, Sahib-i Arz denilen tımar sahipleri, ellerindeki arazinin değil, bu topraklardan elde edilen üründen devlet adına topladığı verginin sahibiydiler. Bunu da belli sorumluluklar ve yükümlülükler karşılığında yaparlardı. Tımar sahibi, kanunlara aykırı hareket ederse elindeki toprak alınırdı. Ayrıca bu topraklarda yaşayan köylüler, feodalizmde olduğu gibi köle değildi.
Tımar sahipleri, elinde bulundurduğu tımarın gelirine göre savaşa asker götürmekle yükümlü idi. Örneğin, 9.000 akçelik geliri olan tımar sahibi ilk 3.000 akçeyi kendisine ayırır, kalan 6.000 akçeyle de iki cebelu beslerdi. Tımarlar, tımar sahiplerinin görevlerine göre isimlendirilirdi.
Bunlardan ilki olan Hizmet Tımarı, bazı cami imam ve hatipleri ile saray hizmetlerine verilirdi. Mustahfız denilen ikinci grup tımar, kale komutanları ve askerlere bulundukları kaleyi korumaları için verilen tımardı. Üçüncü grup tımar ise Eşkinci Tımarı idi. Savaşlarda yararlılık gösterenlere verilen bu tımar en çok görülen tımardı. Tımar sistemi XVI. yüzyıl sonlarına doğru bozulmaya başlamış, tımar dağıtımında, kanunların aksine, tımar gerekli kişilere verilmeyip, rüşvet yoluyla askerlikle ilgisi olmayan kişilere verilmeye başlanmış ve giderek eski önemini kaybetmişti.
Yurtluk
Miri arazi çeşitlerinden olan Yurtluk arazi, sınır boylarına yerleştirilen Türkmenlere bırakılır, kendisine bu şekilde bir arazinin geliri verilen kişi, resmen o yerin sahibi sayılmaz, araziyi satamaz, bağışlayamaz veya vakıf olarak değerlendiremezdi. Tımardan farkı ise, hizmet karşılığı verilmemesiydi.
Mukata'a
Dört Halife devrinde, Büyük Selçuklular'da daha sonra Anadolu Selçuklularında ve İlhanlılardaki görülen ikta sisteminin devamı olan Mukata'a arazi, devlete ait olan toprakların, gelirleri doğrudan devlet hazinesine aktarılarak kiraya verildiği topraklardı. Bu toprakların gelirleri iltizam yoluyla toplanırdı.
Vakıf Arazi
Vakıf Arazi ; gelirleri ya cami gibi dini kuruluşlara, ya medrese gibi eğitim kuruluşlarına ve ya köprü, hastane gibi sosyal kurumlara aktarılan topraklardı. Bu topraktan sorumlu kişi, toprak hangi vakfa bağışlanmışsa vergisini o vakfın harcamaları için kullanılmak üzere vakfa öderdi.
Mulki Arazi
Arazi-i Memlüke de denilen mülk arazi, işletim hakkı tamamen sahiplerine ait olan topraklardır. Kişilere özel diğer bütün mallar gibi, mülk arazi de sahipleri tarafından miras bırakılabilir, satılabilir, hibe edilebilir, rehin bırakılabilir veya vakıf araziye çevrilebilirdi. Mülk arazi toprakları Öşri Arazi ve Haraci Arazi olmak üzere ikiye ayrılıyordu.
Öşri Arazi
Arazi-i Öşriyye olarak da bilinen Öşri Arazi, ya fetihten önce Müslümanların elinde bulunan arazi ya da fethedildiği zaman Müslümanlara verilmiş olan topraklardı. Bu topraklar sahiplerinin mülkü olup mülk sahipleri yaptıkları ziraat oranında elde ettikleri ürünün onda birinden, beşte birine kadar devlete vergi vermekle yükümlüydüler.
Haraci Arazi
Arazi-i Haraciyye olarak bilinir. Mülki arazinin bir çeşidi olan Haraci arazi, hristiyan halka ait topraklardı. Bu topraklar tıpku öşri topraklar gibi, sahiplerinin elde ettikleri ürünün onda birinden beşte birine kadar toprak vergisi vermekle yükümlü oldukları topraklardı.
. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:43 am | |
| Ordu Yönetimi
Ordu Yönetimi
Kara Kuvvetleri
Osmanlı Devleti askeri teşkilatı daha çok, Anadolu Selçuklu Devleti'nin, İlhanlılar ve Memlükluların askeri teşkilatlarına benzerlik göstermektedir. Kuruluş yıllarında merkeze bağlı beyler, kendilerine bağlı aşiret kuvvetleri ile merkez emrinde savaşa katılmışlar, bu birliklerin tamamının atlı olması nedeniyle, sürekli savaşa hazır bir kara kuvvetine ihtiyaç duymuşlardı. Oluşturulan bu kara ordusunun atsız askerlerine "yay", atlı askerlere de "müsellem" denmişti. Onlu sistem denilen ve askerlerin onar ve yüzer kişilik mangalar ve bölüklere ayrıldığı, on kişilik grupların "onbaşı", yüz kişilik grupların "yüzbaşı", bin kişilik birliklerin de "binbaşı" denilen subayların emrine verildiği bu ordu teşkilatı, Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar savaşlara katılmıştı. Osmanlı Devleti'nde kara ordusu temelde üç bölüme ayrılırdı: Kapıkulu Askerleri, Eyalet Askerleri ve Yardımcı Kuvvetler.
Kapıkulu Askeri
Kapıkulu Piyadeleri
Osmanlı Devleti, Rumeli yönünde gelişmeye başlayınca sürekli bir orduya ihtiyaç duyulmuştu. Bu amaçla kullanılmaya başlanan Devşirme sistemi ile savaşlarda esir alınan hristiyan gençlerden veya Osmanlı egemenliğindeki hristiyan erkek çocuklarından, en gözde ve en yetenekli olanlar seçilir, bunlar önce Anadolu'da sekiz yıl Türk köylülerinin yanında Müslüman adet ve gelenekleri ile yetiştirilir, ardından Acemi Ocağı'na alınırdı. Bu kurum Kapıkulu Ocağı'nın çekirdeğini oluştururdu. Acemi Ocağı'nda sekiz yıl eğitim alan bu gençler daha sonra Yeniçeri Ocağı'na kaydedilirlerdi. Kapıkulu Ocağı toplam altı bölümden oluşurdu.
Bunlar, Yeniçeri Ocağı'na eleman yetiştiren Acemi Ocağı, Yeniçeri Ocağı, ordunun silah ve cephanesinin bakım ve onarım işini yapan Cebeciler, ordudaki top kullanımı ve top dökümü ile görevli Topçu Ocağı, bu topları savaş alanına götürmekle görevli Top Arabacılar, havan topuna benzer toplar kullanan Humbaracılar, kale kuşatmaları sırasında düşman surları altına tünel kazarak, surları yıkmakla görevli Lağımcılar ve son olarak, ordunun savaş sırasında su ihtiyacını karşılayan Sakalar'dır.
Yeniçeri Ocağı
Osmanlı Devleti'nde bizzat padişah hizmetine ait yaya kuvvetlerine Yeniçeriler, bunların bağlı olduğu kuruma da Yeniçeri Ocağı denirdi. Yeniçeri Ocağı'nın temelleri, ilk defa 1362 yılında I. Murat zamanında atılmıştı. Yeniçeriler, padişahın emri altında ve bizzat ona bağlı oldukları için "kapı kulu" diye de bilinirler. Yeniçeri Ocağı'nın başında bulunan kişiye Yeniçeri Ağası denirdi. Yeniçeriler, Acemi Ocağı denilen, Yeniçeri Ocağı'na asker yetiştirmek için kurulmuş ocaktan yetişirlerdi. Acemi Ocağı'na alınan gençler, ya savaşlarda elde edilen erkek hristiyan esirler, ya da Osmanlı egemenliğindeki hristiyan halkın erkek çocuklarıydı. Devşirme sistemi denilen sistemle en gözde ve en yetenekli çocuklar önce Anadolu'da sekiz yıl Türk köylülerinin yanında Müslüman adet ve gelenekleri ile yetiştikten sonra Acemi Ocağı'na alınır, burda da sekiz yıl eğitim alanlar Yeniçeri Ocağına kaydedilirlerdi.
Yeniçeri Ocağı, orta denilen 196 bölükten oluşurdu. Yeniçeriler, askerlik dışında hiç bir işle uğraşmazlardı ve XVI. yüzyıl başlarına kadar evlenmeleri yasakdı. Yeniçeri Ocağı, XVI. yüzyıl sonlarına kadar Osmanlı ordusunun en güçlü yaya kuvveti iken, bu tarihten sonra bozulmaya başlamış, devşirme kanununa aykırı ocağa alımların apılması ile talimsiz başıboş kimseler ocağa girer olmuştu. Böylece Ocak, devlet adamlarını tayin ettiren ve görevden alan, padişahları tahttan indiren veya tahta çıkaran bir kuvvet haline gelmişdi. Zaman zaman ocak için yapılan düzeltme çalışmaları da bir sonuç vermemiş ve sonunda 15 Haziran 1826 tarihinde II. Mahmut tarafından kaldırılmıştı. Bu olay Osmanlı tarihinde "Vaka-yı Hayriye" olarak bilinir.
Acemi Ocağı
Acemi Ocağı, Yeniçeri Ocağı'na asker yetiştirmek için kurulmuştu. Acemi Ocağı'na alınacak gençler; ya savaşlarda elde edilen erkek Hristiyan esirlerden, ya da Osmanlı egemenliğindeki hristiyan halkın erkek çocuklarından seçilirdi. Devşirme sistemi denilen bu sistemle en gözde ve en yetenekli çocuklar önce Anadolu'da sekiz yıl Türk köylülerinin yanında Müslüman adet ve gelenekleri ile yetiştikten sonra Acemi Ocağı'na alınır, burda da sekiz yıl eğitim alanlar Yeniçeri Ocağı'na kaydedilirlerdi.
Devşirme işinden Yeniçeri Ağası sorumluydu.
Cebeciler
Cebeci Ocağı, Yeniçerilere ok, yay, kılıç, tüfek, barut, zırh, tolga gibi savaş aletlerini sağlardı. Cebeciler denilen bu sınıf, savaş zamanı Yeniçerilere silahlarını dağıtır, savaştan sonra da toplayarak bozukları tamir ederlerdi. Acemi Ocağı'ndan meydana getirilen bu sınıfın komutanına Cebeci Başı denirdi.
Topçular
Savaş topu dökmek, top mermisi yapmak ve top kullanmak için kurulan bu sınıf, Kapıkulu Ocağı'nın piyadeler denilen yaya kısmına dahildi. Kaynaklara göre, Osmanlı ordusunda ilk top I. Murat zamanında meydana gelen 1389'da yapılan Kosova Savaşı'nda kullanılmıştı.
Topçu Ocağı, asıl Fatih Sultan Mehmet zamanında geliştirilmişti. Savaşlarda kullanılan toplar sadece devlet merkezinde dökülmez, kuşatılan kalenin hemen yanında da dökülürdü.
Top Arabacılar
Osmanlı Devleti'nin ilk devirlerinde kullanılan toplar çok basit ve hafif olduğu için deve, katır ve atlarla nakledilebilirdi. XV. yüzyılla birlikte topçuluğun gelişmesi üzerine, dökülen büyük topların taşınması amacıyla Top arabacıları Ocağı kuruldu. Bu ocağa da gerekli eleman Acemi Ocağı'ndan sağlanırdı. Top Arabacıları Ocağı'nın başında bulunan kişiye "Arabacıbaşı" denirdi.
Humbaracılar
Humbara, Osmanlı ordusunda kullanılan demirden yuvarlak, içi boş, barut, demir ve kurşun parçaları doldurulmak suretiyle havan topu olarak kullanılan bir aletti. Humbaracı da bu aleti kullananlara verilen isimdi. Humbaracıların komutanınan "Humbaracı Başı" denirdi. Humbaracı Ocağı, Kapıkulu Ocağı'nın piyade sınıfına mensuptu.
Lağımcılar
Lağım, Osmanlı askeri terminolojisinde; Kale kuşatmalarında, surlarda gedik açmak ve ya düşman ordugahına zarar vermek amacıyla açılan tünellere denirdi. Bu işi yapanlara da "lağımcı" olarak isimlendirilirdi. Lağımcıların bir diğer görevi de; ordu ağırlıklarının geçirilmesi için, köprü yapmak ve düşamn lağımlarını yok etmekti. Lağımcıların başında bulunan kişiye "Lağımcı Başı" denirdi.
Sakalar
Arapça, su taşıyan, su getiren anlamındaki "sakka" kelimesinden türetilmiş bir sözcük olan Saka, savaşlarda Yeniçerilerin su ihtiyacını karşılamakla görevli kişilere verilen isimdi.
Kapıkulu Süvarileri
Kapıkulu Süvarileri; padişaha yani saraya bağlı atlı birliklerdi. Bütünüyle Yeniçeri Ocağı'ndan terfi edenlerden oluşturulan bu sınıf, Türk olan tımarlı sipahilerle karıştırılmasın diye Kapıkulu Süvarileri ismiyle anılmıştı. Bunlara sadece sipah da denirdi. Kapıkulu Süvarileri, I. Murat zamanında sipah ve silahtar isimleriyle iki bölük halinde oluşturulmuş, daha sonra bunlara, Sağ ulufeciler ve Sol Ulufeciler ile Sağ Garipler ve Sol Garipler eklenmişti. Sipah ve Silahtarlar savaş sırasında padişahın çadırını, Sağ Ulufeciler ve Sol Ulufeciler saltanat sancaklarını, Sağ Garipler ve Sol Garipler ise ordunun ağırlıkları ile hazineyi korumakla görevliydiler. Kapıkulu Süvarileri'nin tamamı atlı oldukları için, İstanbul'da bulunmaz, Edirne ve Bursa'da yaşarlar, savaş öncesinde orduya katılırlardı.
Ulufeciler
Sağ Ulufeciler
Sol Ulufeciler
Garipler
Sağ Garipler
Sol Garipler
Tımarlı Sipahiler
Osmanlı Devleti'nin en önemli askeri kuvveti sayılan Tımarlı Sipahiler, tımar olarak adlandırılan topraktan aldıkları gelir karşılığı savaş zamanında, kendi hayvanları ve yetiştirdikleri Cebelu ile savaşa katılan atlı süvari askerlerine verilen isimdi. Yani devlet köylüden her sene alacağı vergiyi bizzat kendisi almayarak bu vergiyi askeri hizmet kaşılığı Tımarlı Sipahiye devretmişti. Tımarlı Sipahiler daha çok sınır boylarında, akıncılık, çapulculuk ve karakol görevlerini yerine getirir, aynı zamanda savaşlarda piyadelerin korumasını da üstlenirlerdi. Bazı kaynaklara göre Tımarlı Sipajhiler ilk defa Orhan Gazi zamanında kullanılmıştı.
Yardımcı Güçler
Öncü birlikler de denilen bu kuvvetler, genellikle sınır boylarında yaşayan Türklerden oluşmaktaydı. Bunlar Akıncılar ve Azaplar denilen kuvvetlerdi ki, tamamı atlı birliklerden oluşurdu. Akıncıların görevi, ordunun geçeceği yerlerin keşfini yapmak, düşman arazisini tanımak, orduya yolaçmak ve düşmanın gözünü korkutmak, ordunun geçeceği yerlerdeki tarım ürünlerini korumak ve elde edilen esirlerden düşamın durumunu öğrenmekti. Mükemmel bir yapıya sahip olan Akıncılar, düşman topraklarına yaptıkları akınlarda, düşmanın yiyecek, içecek ve cephanesini tahrip ederek, düşmanın moralini bozarlardı. Osmanlı Devleti'nde en meşhur akıncı komutanları, Evranosoğlu, Mihaloğlu, Malkoçoğlu idi.
Azaplar ise, Akıncılar'ın aksine piyade yani yaya birliklerdi. Azap kelime olarak, evli olmayan bekar anlamına gelmektedir. Anadolu'dan toplanan güçlü ve kuvvetli erkeklerden oluşturulan bu sınıf, savaş esnasında Yeniçerilerin önünde bulunur ve düşmana ilkonlar saldırırdı.
Akıncılar
Azaplar
Deniz Kuvvetleri
Osmanlı Devleti, kuruluş yıllarında gittilkçe genişleyince, donanmaya olan ihtiyaç artmış, bu dönemde gemi ihtiyacı Karesioğulları Beyliği'nden sağlanmıştı. 1390 yılında Gelibolu'nun alınması ile ilk tersane burada kurularak, denizcilik yolunda ilk adım atılmıştı.
Zamanla donanmaya sahip bir takım Türk beyliklerinin de Osmanlı topraklarına katılması ile yavaş yavaş ilerde kurulacak olan büyük donanmanın çekirdeği oluşturulmuştur. Osmanlı donanması özellikler Yıldırım Bayezit zamanında gelişme göstermiş, İstanbul'un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan 400 parçalık donanma ile Osmanlı Devleti'nin o dönemde denizlerdeki rakipleri; Cenevizliler ve Venediklilerle boy ölçüşebilecek düzeye gelmişti.
Fatih döneminde donanma güçlenmesine rağmen Venediklilere karşı denizlerde önemli bir başarı sağlanamamıştı. Osmanlı donanmasının en mükemmel olduğu yıllar Kanuni Sulatn Süleyman dönemiydi. Bu dönemde, Piri Reis gibi ünlü denizcilerin yanında Barbaros Hayreddin Paşa, Turgut Reis, Seydi Ali Reis, Oruç Reis gibi kişilerin Osmanlı Devleti'ne katılması ile donanma Akdeniz'de Avrupa donanmalarından üstün bir hale gelinmişti. Bu üstünlük 1539'deki Preveze Deniz Savaşı ile perçinlenmişti. Osmanlı donanması Kanuni döneminin hemen sonra Kıbrıs'ın fethini takiben, 1571 yılında İnebahtı'da bozguna uğramışsa da, kısa sürede 250 parça donanmayı denize indirebilmişti. Donanmanın başındaki kişiye Kaptan-ı Derya denirdi. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:44 am | |
| AHİLİĞİN OSMANLI DEVLETİNİN KURULUŞUNDAKİ ETKİLERİ Ahîler, cihat anlayışları gereği, sürekli olarak savaş yapılan "uç" bölgelerine yönelmişlerdir. Bu duygu onları, Osmanlı Beyliği'nin kuruluş bölgesine doğru harekete geçirmiştir. Çünkü, oralar savaşa uygun yerlerdir. Dönemin istikrarsızlığı, Anadolu Selçukluları'nın yönetim zayıflığı ve Moğol baskısı, "uç"lara yönelişi hızlandıran diğer faktörler olmuştur. Uç'ta faaliyet gösteren Osman Gazi'nin amacı, basit bir toprak kazanma ve orada egemenlik kurmadan ibaret değildi. Onun ideali, İlâ-yı Kelimetullah'ı, yani "Allah'ın adı"nı her tarafa yaymaktı. Bu nedenle, diğer Derviş gaziler gibi Ahîler de Osman Gazi'nin etrafında oluşan halkaya katıldılar. Osman Gazi'nin kuvvetlerine katılan derviş gaziler ve Alperenler, pirlerinin "şu ata bin, batıya git, atın durduğu yerde in ve hemen hizmete başla" emrinin gereğini yaptılar. Akıncı derviş-gaziler, Türk'ün "Gökyüzünü vatanının çadırı yapma" idealini İslâm'ın "yeryüzünü secde yapmaya uygun duruma getirme ve zamana ezan sesiyle hâkim olma" anlayışı doğrultusunda harekete geçtiler(1). Orta Anadolu'da Selçuklu-İlhanlı Devleti hâkim olurken, uçlarda, sınır bölgelerinde ve dağ kesimlerinde Türkmenler egemen durumdaydı. Doğudaki asayişsizlik ve istikrarsızlık, baskı ve zulüm yüzünden göçen bir çok din âlimi, şeyh ve Türkmen babası da uçlarda sığınak bulurken, aynı zamanda kitleleri peşlerinden sürüklüyorlardı. Osman Gazi'nin çevresinde toplanan şeyh ve Türkmen babaları peşlerinden sürükledikleri; "... yarı Şamanî olan bu Türkmenleri İslâmlaştırıyor; Uçlarda İslâm kültürünü ve gaza mefkûresini kuvvetlendiriyor; bu sebeple de bu Türkmen istilaları gaza ve Türkmen beyleri de uç gazileri sıfatını kazanıyordu. Bu uçların dervişlerle ve zaviyelerle dolmuş olmasının sebebi budur.(2)" Ahîlerin uçlarda, yani Osmanlı Beyliğinin kurulduğu bölgelerde çok önemli roller oynadıkları, fetihlerin gerçekleşmesinde büyük gayretleri olduğu bilinmektedir. Ahîler, fütühatı başarmak için Osmanlı ordularına yalnız örgütlü ve imanlı savaşçı sağlamakla kalmayıp, halk arasında dinî ve sosyal fikirleri propaganda etmekle de uğraşmışlardır. Onlar, faaliyete geçtikleri ülkelerin sosyal yapısında ve siyasî örgütlerinde büyük yenilikler yaparak, yeni gelenlerle yerli halkın kaynaşmasını sağlayarak fütühat işlerini kolaylaştırmışlardır. Rum ilini, İslâmlaşmasında, derviş-gazilerin, alperenlerin ve Ahîlerin büyük rol oynadıkları bilinmektedir. Barkan, derviş kütlesinin fetihlerde oynadıkları rolü şöyle anlatmaktadır: "... bazı delillere göre diyebiliriz ki, orta zaman hukukiyatına karşı yeni bir sosyal nizam ve adalet telakkisi taşıyan ve esrarengiz bir din propagandası şekline bürünen misyoner Türk dervişlerinin telkinatı ordularla birlikte ve hatta ordulardan evvel fütühata çıkmış ve karşı tarafı daha evvel manen fethetmiş bulunmaktadır.(3)" Osmanlı Beyliği'nin kuruluşu sırasında dervişlerin etkinliklerinden o dönemin bütün kaynakları bahsetmektedir(4). Hatta Beyler ile derviş pirlerinin her zaman beraber hareket ettiklerini de bu kaynaklardan öğrenmekteyiz. Osman Gazi'den başlayarak beyler derviş pirlerinin birlikte hareket ettikleri söylenebilir. Osman Gazi'nin, Ahî olan Şeyh Edebali'nin kızı ile evlenmesi, bunun göstergelerinden birisidir. Osman Gazi ile kızını evlendiren Şeyh Edebali'nin; nüfûzlu, varlıklı ve mütevazı bir Ahî olduğunu bütün tarihçiler belirtmektedir(5). Edebali'nin, Kırşehir'de yaşanan Ahî katliamından önce Ahî Evren ile görüştüğü ve Kırşehir'den Söğüt tarafına gittiği tarihi kaynaklarda anlatılmaktadır(6). Edebali'nin aynı zamanda Vefâî'ye tarikatının muridi ve Baba İlyas'ın halifelerinden olduğu da ileri sürülmektedir(7). Bütün bu bilgiler, Aşık Paşazade'nin varlığından bahsettiği; "Ahiyân-ı Rum, Bacıyân-ı Rum, Abdalân-ı Rum ve Gaziyân-ı Rum zümrelerinin( beraber hareket ettiklerini gösterir. Nitekim, Bacıyan-ı Rum teşkilatının kurucusu kabul edilen kişinin Ahî Evren'in hanımı olduğu, Abdal Musa ile görüştüğü(9) ve Bacıyân-ı Rum mensublarının tezgahlarında dokunan malzemenin yeniçerilere "külah" olduğu görüşü hâkimdir(10). Uzunçarşılı, Osmanlı-Ahî ilişkisini şu şekilde açıklamaktadır: "Osman Bey'in faaliyeti esnasında, Orta Anadolu'da Ahîlik ve Babaîlik olarak iki mühim tarikat vardı. Ahî Reislerinden olup, Eskişehir civarında İtburnu mevkiînde tekkesi bulunan Şeyh Edebali, o havalinin en itibarlı ve sözü geçen ulularındandı. Tahsilini Mısır'da yapmış olan Edebali'nin kızı Malhatun'u Gazi Osman Bey almış ve bu suretle Ahîlerin nüfûzundan istifade temin etmişti. Nitekim, Şeyh Mahmut Gazi, Ahî Şemseddin ve oğlu Ahî Hasan ve sonra da Osmanlılarda Kadı, Kazasker ve Vezir olan Cendereli (meşhur tabir ile Çandarlı) Kara Halil de Ahîlerden olup, bunların hepsi Osmanlı Beyliğinin kurulmasında ve büyümesinde hizmet etmişlerdi.(11)" Bütün bunlar; Ahî Evren'in Anadolu'ya gelmesiyle birlikte Ahilerin örgütlenmeye başladıklarını, ahi kurumlarının çok geniş bir alana yayıldığını, Selçuklular zamanında ekonomik ve ticârî faaliyetlerinin yanı sıra, askerî ve siyasî faaliyetlerde de bulundukları, Osmanlı Beyliği'nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynadıklarını ortaya koymaktadır. DİPNOTLAR 1. Kara, M., "Din, Hayat, Sanat Açısından Tekke ve Zaviyeler", İstanbul, 1977, s. 105. 2. Turan, O., a.g.e., 1971, s. 58. 3. Barkan, Ö.L., a.g.e., 1942, s. 283. 4. Hoca Sadeddin Efendi, "Tacüt't-Tevârih", (Çev. İ. Parmaksızoğlu), Cilt I, Ankara, 1974, s. 28-29. 5. A.g.e., s. 28. 6. Bayram, M., a.g.e., 1982, s. 540. 7. Ocak, A.Y., "Babaîler İsyanı", İstanbul, 1980, s. 164. 8. Aşıkpaşazade, "Aşıkpaşaoğlu Tarihi", (Çev. N. Atsız), İstanbul, 1970, s. 9. Bayram, M., a.g.e., 1982, s. 540. 10. Kadın Ansiklopedisi, Cilt: II., 1984, s. 606. 11. Uzunçarşılı, İ.H., "Osmanlı Tarihi", Cilt 1, Ankara, 1972, s. 105. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:46 am | |
| Osmanlı Padişahları ve Sadrazamları
I. Osman Alaüddin Paşa (İlk sadrazam) Gündüz Alp (İnönü Beyi) Hasan Alp (Yarhisar Beyi) Turgut Alp (İnegöl Beyi) Konur Alp Abdurrahman Gazi Samsa Çavuş Köse Mihal Gazi Yutulmuş Birader Ak Temür (Osman Gazi'nin torunudur) Karamürsel Akçakoca Saltuk Alp Taz Ali Akbaş Mahmut Alp Karaoğlan Kara Tekin Candarlı Mevlana Kara Halil Aydoğdu
Orhan Bey Alaüddin Paşa Süleyman Paşa Mahmutoğlu Nizamüddin Paşa Hacı Paşa Sinanüddin Yusuf Paşa
I.Murad Sinanüddin Yusuf Paşa Çandarlı Kara Halil Hayreddin Çandarlı Ali Paşa
I. Bayezid Çandarlı Ali Paşa
I. Mehmed Osmancıklı İmam-zade Halil Paşa Çandarlı İbrahim Paşa Amasyalı Bayezid Paşa
II. Murad Amasyalı Bayezid Paşa Çandarlı İbrahim Paşa Amasyalı Hızır Danişmendoğlu Koca Mehmed Nizamüddin Paşa Çandarlı Halil Paşa
II. Mehmed Çandarlı Halil Paşa Mahmud Paşa Rum Mehmed Paşa İshak Paşa Gedik Ahmed Paşa Karamani Mehmed Paşa
II. Bayezid İshak Paşa Davud Paşa Hersek-zade Ahmed Paşa Çandarlı İbrahim Paşa Mesih Paşa Hadım Ali Paşa Koca Mustafa Paşa
I. Selim Koca Mustafa Paşa Hersekzade Ahmed Paşa Dukakinoğlu Ahmed Paşa Hadım Sinan Paşa Yunus Paşa Piri Mehmed Paşa
I. Süleyman Piri Mehmed Paşa İbrahim Paşa Ayas Mehmed Paşa Lütfi Paşa Hadım Süleyman Paşa Rüstem Paşa Kara Ahmed Paşa Semiz Ali Paşa Sokullu Mehmed Paşa
II. Selim Sokullu Mehmed Paşa Semiz Ahmed Paşa Lala Mustafa Paşa Koca Sinan Paşa Kanijeli Siyavuş Paşa Özdemiroğlu Osman Paşa Mesih Paşa Ferhad Paşa
III. Murad Sokullu Mehmed Paşa Semiz Ahmed Paşa Koca Sinan Paşa Kanijeli siyavuş Paşa Özdemiroğlu Osman Paşa Mesih Paşa Ferhad Paşa
III. Mehmed Ferhad Paşa Koca Sinan Paşa Lala Mehmed Paşa Damad İbrahim Paşa Cığala-zade Sinan Paşa Hasan Paşa Cerrah Mehmed Paşa Yemişçi Hasan Paşa
I. Ahmed Malkoç Ali Paşa Lala Mehmed Paşa Derviş Mehmed Paşa Kuyucu Murad Paşa Nasuh Paşa Öküz Mehmed Paşa Halil Paşa
II. Osman Halil Paşa Kara Mehmed Paşa Güzelce Ali Paşa Ohrili Hüseyin Paşa Dilaver Paşa
IV. Murad Kemankeş Kara Ali Paşa Çerkes Hasan Paşa Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa Halil Paşa Hüsrev Paşa Topal Recep Paşa Tabanı Yassı Mehmed Paşa Bayram Paşa Tayyar Mehmed Paşa Kemankeş Kara Mustafa Paşa İbrahim Kemankeş Kara Mustafa Paşa Civan Kapıcıbaşı Sultanzade Semin Mehmed Paşa Salih Paşa Kara Musa Paşa Hezarpare Ahmed Paşa Mehmed Paşa | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:46 am | |
| IV. Mehmed Sofu Mehmed Paşa Kara Murad Paşa Melek Ahmed Paşa Siyavuş Paşa Gürcü Mehmed Paşa Tarhuncu Ahmed Paşa Derviş Mehmed Paşa İpşir Mustafa Paşa Süleyman Paşa Deli Hüseyin Paşa Zurnazen Mustafa Paşa Boynueğri Mehmed Paşa Köprülü Mehmed Paşa Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Kara İbrahim Paşa Sarı Süleyman Paşa Siyavuş Paşa
II. Süleyman Siyavuş Paşa Nişancı Mehmed Paşa Bekri Mustafa Paşa Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa
II. Ahmed Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa Arabacı Ali Paşa Çalık Ali Paşa Bozoklu Bıyıklı Mustafa Paşa Sürmeli Ali Paşa
II. Mustafa Sürmeli Ali Paşa Elmas Mehmed Paşa Amcazade Hüseyin Paşa Daltaban Mustafa Paşa Rami Mehmed Paşa
III. Ahmed Kavanoz Nişancı Ali Paşa Enişte Hasan Paşa Kalaylıkoz Ahmede Paşa Baltacı Mehmed Paşa Çorlulu Ali Paşa Köprülü-zade Damad Numan Paşa Baltacı Mehmed Paşa Ağa Yusuf Paşa Silahdar Süleyman Paşa Hacı Halil Paşa Nişancı Mehmed Paşa
I. Mahmud Damad Mehmed Paşa Kabakulak İbrahim Paşa Topal Osman Paşa Hekimoğlu Ali Paşa Gürcü İsmail Paşa Seyyid Mehmed Paşa Muhsin-zade Abdullah Paşa Yeğen Mehmed Paşa Hacı İvaz Mehmed Paşa Nişancı Hacı Ahmed Paşa Hekimoğlu Ali Paşa Seyyid Hasan Paşa Tiryaki Hacı Mehmed Paşa Boynueğri Seyyid Abdullah Paşa Mehmed Emin Paşa Bahir Mustafa Paşa
III. Osman Bahir Mustafa Paşa Hekimoğlu Ali Paşa Başdefterdar Naili Abdullah Paşa Bıyıklı Ali Paşa Mehmed Said Paşa Bahir Mustafa Paşa Koca Ragıp Mehmed Paşa
III. Mustafa Koca Ragıp Mehmed Paşa Hamza Hamid Paşa Bahir Mustafa Paşa Muhsin-zade Mehmed Paşa Hamza Mahir Paşa Hacı Mehmed Emin Paşa Moldovancı Ali Paşa İvaz-zade Halil Paşa Silahdar Mehmed Paşa Muhsin-zade Mehmed Paşa
I. Abdülhamid Muhsin-zade Mehmed Paşa İzzet Mehmed Paşa Derviş Mehmed Paşa Darendeli Cebecizade Mehmed Paşa Kalafat Mehmed Paşa Seyyid Mehmed Paşa İzzet Mehmed Paşa Hacı Yeğen Mehmet Paşa Halil Hamid Paşa Şahin Ali Paşa Koca Yusuf Paşa
III. Selim Koca Yusuf Paşa Meyyit Hasan Paşa Gazi Hasan Paşa Çelebizade Şerif Hasan Paşa Koca Yusuf Paşa Damat Melek Mehmed Paşa İzzet Mehmed Paşa Yusuf Ziyaüddin Paşa Hafız İsmail Paşa İbrahim Hilmi Paşa
IV. Mustafa İbrahim Hilmi Paşa Çelebi Mustafa Paşa
II. Mahmud Alemdar Mustafa Paşa Yusuf Ziyaüddin Paşa Laz Ahmed Paşa Hurşid Ahmed Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa Derviş Mehmed Paşa Seyyid Ali Paşa Benderli Ali Paşa Hacı Salih Paşa Hamdullah Paşa Ali Paşa Mehmed Said Galip Paşa Benderli Selim Sırrı Paşa İzzet Mehmed Paşa Reşid Mehmed Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa
I. Abdülmecid Koca Hüsrev Mehmed Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa İzzet Mehmed Paşa İbrahim Sarım Paşa Mustafa Reşid Paşa Mehmed Emin Rauf Paşa Damad Mehmed Ali Paşa Mustafa Naili Paşa Mehmed Emin Ali Paşa Mehmed Ali Paşa Mehmed Emin Paşa Mehmed Rüştü Paşa
Abdülaziz Mehmed Emin Paşa Ali Paşa Mehmed Fuad Paşa Yusuf Kamil Paşa Mütercim Rüştü Paşa Mehmed Emin Ali Paşa Mahmud Nedim Paşa Mithat Paşa Ahmed Esad Paşa Mehmed Rüşdü Paşa Hüseyin Avni Paşa Esad Paşa
II. Abdülhamid Mütercim Rüştü Paşa Mithat Paşa
V. Mehmed Hüseyin Hilmi Paşa Hakkı Paşa Said Paşa Gazi Ahmed Muhtar Paşa Kamil Paşa Mahmud Şevket Paşa Said Halim Paşa Talat Bey
VI. Mehmed Talat Paşa Ahmed İzzet Paşa Tevfik Paşa Damat Ferid Paşa Ali Rıza Paşa Salih Paşa Damat Ferid Paşa Tevfik Paşa (Son Sadrazam) | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:47 am | |
| Osman Bey, yerel ismi ile Otman Bey, Osman Gazi ya da I. Osman, (Osmanlı Türkçesi: عثمان بن أرطغرل, Osman bin Ertuğrul) (d. 1258, Söğüt – ö. 1326, Bursa) Osmanlı Beyliği'nin kurucusudur. Babası Ertuğrul Gazi, annesi ya da babaannesi, Hayma Ana'dır (Hayma veya Hayme Hatun). Oğuz Türkleri'nin Kayı boyundandır.
Yaşamının erken dönemleri hakkında güvenilir kayıtlar yoktur. Osman Bey'in soyuna ve boyuna ait bilgiler gelenekseldir ve en eskisi ölümünden 100 yıl sonra yazılmıştır. Bu eserler arasında en eskiden başlayarak Ahmedî (öl. 1414), Dâstân ve Tevarih-i Mûlûk-i Âl-i Osman', Şükrullah (öl. 1464), Behçetü't-Tevarih ve Âşıkpaşazade (öl. 1481), Tevarih-i Âl-i Osman adlı eserler isimlendirilebilir. Dönemine ait tüm çağdaş eserler büyük ölçüde 1422 ya da hemen sonrasında tarihlendirilen ve artık mevcut olmayan özgün bir metinden türemiş oldukları iddia edilmektedir.
Çağdaşı ünlü gezgin İbn Battuta, Osman Bey'in oğlu Orhan Bey'i, o dönemdeki başkent Bursa'da ziyaret etmiştir. 1283'te babası Ertuğrul'un ölümü ile babasının yerine Anadolu Selçuklu Devleti'nin "uçbeyi" oldu. 1299'da Anadolu Selçuklu Devleti'nin "büyük uçbeyi" oldu. Bu tarih, aynı zamanda birçok tarihçi tarafından Osmanlı'nın kuruluş tarihi olarak kabul edilir.
Osman Bey, büyük uçbeyi olduktan sonra Bizans yönündeki faaliyetlerine hız verdi. Çünkü o dönemlerde Bizans; isyanlar, kargaşalar ve taht kavgaları içindeydi. Durumdan faydalanan Osman bey Karacahisar, Bilecik, Yarhisar, İnegöl ve Yenişehir'i aldı. 1288'de beyliğin başkenti Bilecik'e taşıdı.[kaynak belirtilmeli]
Bizans ordusu ile yaptığı Koyunhisar Savaşı'nı kazandı. Koyunhisar Savaşı, Bizanslılar ile Osmanlılar arasındaki ilk savaştır. Bazı tarihçiler, Osmanlı'nın kuruluş tarihi olarak, Koyunhisar Savaşı'nın kazanıldığı 27 Temmuz 1302 tarihini gösterirler. Bu savaşla birlikte Osman Bey'in adı ve Osmanlı Beyliği, Anadolu çapında tanınmıştır. Bu zafer dolayısıyla Anadolu'dan gönüllüler Osman Bey'in safında savaşmak üzere Batı Anadolu'ya akın ettiler. Bu zaferle İznik ve İzmit'in fethi kolaylaştı. Bursa kuşatıldı, fakat alınamadı.
Osman Bey, sağlığının bozulması nedeniyle 1320'de beyliğin yönetimini oğlu Orhan Bey'e bıraktı. 1326'da Söğüt'te nikris hastalığından öldü. Türbesi Bursa'dadır.
Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den yaklaşık 5 bin km² olarak devraldığı Osmanlı toprağını oğluna 16 bin km² olarak devretmiştir. İlk Osmanlı parası olan "akçe", Osman Bey'in zamanında basılmıştır. Bu akçeler bakırdandır,bu da devlet ekonomisinin gelişmekte olduğunu gösterir. Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamit, Kütahya/Domaniç'in Çarşamba köyünde Osman Bey'in annesi veya babaannesi olan Hayma Ana'nın türbesini yaptırmıştır. Gündüz Bey veya Gündüzalp, Osmanlı Beyliği'nin kurucusu Osman Gazi'nin kardeşidir. Aydoğdu Bey'in babasıdır. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:47 am | |
| Osmanlı padişahlarının Ölüm Nedenleri !
36 Osmanlı padişahının 27'si çeşitli hastalıklar sonucu vefat ederken, 1'i savaş meydanında şehit olmuş, 4'ü öldürülmüş, 1'i zehirle intihar etmiş, 1'i zehirlenmiştir. 2 padişahın ecelleriyle mi öldüğü, yoksa öldürüldükleri mi hâlâ tartışmalıdır.
Padişahların ölüm sebeplerinin başında beyin kanaması gelmektedir. 6 Osmanlı padişahı beyin kanamasından vefat etmiştir. Kanser ve verem ikinci sıradadır. Osmanlı padişahlarının ikisi prostat, biri de mide kanseri olmak üzere dördü kanserden ölmüştür.
Dört padişah veremden ölürken bunların üçü baba, oğul ve torun olmaları dikkat çekicidir: Sultan İkinci Mahmud, Sultan Abdülmecid ve İkinci Abdülhamid. Kalp hastalıkları da padişahların ölüm sebepleri arasında önemli bir yer tutar. İki padişah kalp yetmezliğinden, iki padişah da kalp krizinden ölmüşlerdir. Osmanlı padişahlarının ölümünde şeker hastalığının vücutta yıllarca süren tahribatı da önemli bir rol oynamış, üç Osmanlı padişahı şeker hastalığının neticesinde vefat etmişlerdir. Bunlar, Üçüncü Ahmed, Beşinci Murad ve Beşinci Mehmed Reşad'dır. Birer padişahın ölümüne sebep olan rahatsızlıklar ise zatürree, siroz, iç kanama, böbrek yetmezliği, sara ve felçtir. Savaş meydanlarında şehid olan tek Osmanlı padişahı Birinci Murad'dır.
Timur'un eline esir düşen Yıldırım Bayezid zehir içerek intihar ederken, İkinci Bayezid zehirlenmiş, İkinci Osman, Sultan İbrahim, Üçüncü Selim ve Dördüncü Mustafa isyanlar ve taht kavgaları yüzünden öldürülmüşlerdir. Osmanlı padişahlarının sağlığıyla bir hekimbaşının başkanlığında saraya bağlı "Hassa Hekimleri" teşkilatı ilgilenirdi. Hekimbaşıların görevde kalmaları hükümdarların sağlığıyla yakından ilgiliydi. Padişah herhangi bir hastalıktan vefat ederse hekimbaşı görevinden alınırdı. Osmanlılar'da sağlık ve hekimlerle ilgili geniş bilgi Biofarma tarafından Coşkun Yılmaz ve Necdet Yılmaz'ın editörlüğünde çıkan Osmanlılar'da Sağlık isimli iki ciltlik kitapta bulunabilir.
NASIL ÖLDÜLER? Osmanlı padişahlarının ölüm sebepleri hakkında tarihçilerin doktorlarla işbirliği yapmaları sonucunda çeşitli araştırmalar yapıldı. Ekrem, Uykucu'nun "Osmanlı Padişahları Nasıl Öldüler Nasıl Öldürüldüler" ile Zeynep Dramalı'nın "Tarihi Tersten Okumak" isimli kitapları ve Bedi Şehsuvaroğlu'nun "V. Türk Ta?rih Kongresi"deki tebliği padişah ölümlerinin sebeplerini anlatır.
OSMAN GAZİ: Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi 1326'da kalp yetmezliğinden öldü.
ORHAN GAZİ: 82 yaşındayken felç yüzünden 1362'de öldü.
ÇELEBİ MEHMED: 1421'de yüksek tansiyon yüzünden beyin kanaması geçirdi ve kısa bir süre sonra öldü.
İKİNCİ MURAD: Şiddetli bir baş ağrısı sebebiyle yatağa düştü ve üç gün sonra 3 Şubat 1451'de öldü. Ölüm sebebi beyin kanaması veya beyindeki bir timördür.
YAVUZ SULTAN SELİM: 21 Eylül'ü 1520'yi 22 Eylül'e bağlayan gece kanserden vefat etti.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN: 1566'da Sigetvar kuşatmasının son günü 6/7 Eylül gecesi beyin kanamasından öldü.
İKİNCİ SELİM: Bir hamam alemi sırasında cariyeleri kovalarken düşüp, yaralandı. 1574'te göğüs boşluğunda meydana gelen kanama yüzünden öldü.
ÜÇÜNCÜ MURAD: 17 Ocak 1595'te prostat kanserinden öldü.
ÜÇÜNCÜ MEHMED: Bir gün saraya dönerken yolda karşılaştığı bir meczub, "56 gün sonra gelecek kazadan kurtulamazsın. Gafil olma padişahım" demişti. Bu olay Üçüncü Mehmed'i derinden etkiledi. Padişah yemeden, içmeden kesildi ve 22 Aralık 1603'te kalp krizi geçirerek öldü.
BİRİNCİ AHMED: Çok gençken, 22 Kasım 1617'de 28 yaşında mide kanserinden öldü. BİRİNCİ MUSTAFA: Osmanlı tarihinde tek "Deli" padişahı olan Sultan Mustafa 1623'te tahttan indirildikten sonra 20 Ocak 1639'da bir sara nöbeti sırasında öldü.
DÖRDÜNCÜ MURAD: Osmanlı İmparatorluğu'nu eski parlak günlerine döndüren Dördüncü Murad, gençlik döneminde çektiği sıkıntılar ve çevresinin de etkisiyle aşırı derece de içkiye düşkündü. 8 Şubat 1640 gecesi sirozdan öldü. DÖRDÜNCÜ MEHMED: 1687'de tahttan indirildikten sonra dört yıl sonra 4 yıl hapis hayata yaşadı. Yakalandığı zatürrenin ilerlemesi sonucu 6 Ocak 1693'te öldü.
İKİNCİ SÜLEYMAN: 40 yıl sarayda hapis hayatı yaşadıktan sonra 1691'de tahta çıktı. Viyana bozgun yıllarında sıkıntılı geçen dört yıllık bir padişahlığın ardından 6 Şubat 1695'te böbrek yetmezliğinden öldü.
İKİNCİ AHMED: 6 Şubat 1695 yılında kalp yetmezliğinden veya ödemden öldü. İKİNCİ MUSTAFA: 1703'te bir isyan sonucu tahttan indirildi Bu olayın üzüntüsünü üzerinden atamadan 29 Aralık 1703'te prostat kanserinden öldü.
ÜÇÜNCÜ AHMED: Eğlenceleriyle meşhur Lale Dönemi'nin padişahı olan Üçüncü Ahmed, 1730'da Patrona isyanı sonucu tahttan indirildi. Yıllarca Topkapı Sarayı'nda hapis hayatı yaşadıktan sonra, şeker hastalığının vücudunda meydana getirdiği tahribatın sonucunda 24 Haziran 1736'da öldü.
BİRİNCİ MAHMUD: 21 yıl padişahlık yaptıktan sonra, 13 Aralık 1754'te bir Cuma namazı dönüşünde saraya dönerken attan düşüp, beyin kanaması geçirip öldü.
ÜÇÜNCÜ OSMAN: Üç yıllık hükümdarlığını sonunda 1757'de veremden veya mide kanserinden 30 Ekim 1757'de öldü.
ÜÇÜNCÜ MUSTAFA: Yüksek tansiyon hastası olan padişah 21 Ocak 1774'te beyin kanamasından öldü.
BİRİNCİ ABDÜLHAMİD: 1787-1791 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Anapa Kalesi'nin Rusların eline geçtiği haberi üzerine beyin kanaması geçirdi ve bir süre sonra 7 Nisan 1789'da öldü.
İKİNCİ MAHMUD: Osmanlı modernleşmesinin başlatıcısı olan İkinci Mahmud aşırı derecede içki içerdi. 28 Haziran 1839'da veremden öldü.
ABDÜLMECİD: Tanzimat dönemini başlatan sultan 25 Haziran 1861'de babası İkinci Mahmud gibi veremden öldü.
BEŞİNCİ MURAD: Tahtta en kısa süre duran Osmanlı padişahıdır. Müzmin şeker hastası idi. Bu hastalığın vücudunda meydana getirdiği tahribatın neticesinde 29 Ağustos 1904'de öldü.
İKİNCİ ABDÜLHAMİD: "Kızıl Sultan mı, Ulu Hakan mı" diye Osmanlı tarihinin en çok tartışılan padişahı olan İkinci Abdülhamid, 10 Şubat 1918'de Beylerbeyi Sarayı'nda 76 yaşındayken yakalandığı zatürrenin ilerlemesi sonucu veremden öldü.
BEŞİNCİ MEHMED REŞAD: Müzmin şeker hastası idi Şekerin vücudunda yaptığı tahribat sonucunda 3 temmuz 1918'de öldü.
ALTINCI MEHMED VAHİDEDDİN: Son Osmanlı padişahı olan Vahdettin San- Remo'da 16 MAYIS 1926'da kalp krizinden öldü.
ÖLDÜRÜLEN PADİŞAHLAR Osmanlı tarihinde bir isyan sonucu öldürülen ilk padişah İkinci Osman'dır. İkinci Osman, çevresindekilerin yanlış yönlendirmesi ve kendisinin de gençliğinin verdiği tecrübesizlikle askerin isyanına sebep oldu. Sadrazam Davud Paşa ve yanındakiler Yedikule'de genç padişahı bir kementle ya?kalayıp, boğdular.
Osmanlı tarihinde ilk defa bir padişah idare ettiği insanlar tarafından öldürülüyordu. Mayıs Öldürülen bir diğer Osmanlı padişahı Sultan İbrahim'dir. Sultan İbrahim, 7 Ağustos 1648'de tahttan indirilip, yerine küçük yaştaki oğlu Mehmed geçirilmişti. Ancak tahttan indirilen padişah kapatıldığı yerde on gün kalabildi. Feryatları bütün saray halkını etkiliyordu. Sultan İbrahim'i yeniden tahtta çıkarmak isteyenlerin sayısı artınca, Kösem Sultan ve devlet ileri gelenleri sultanı 18 Ağustos 1648'de boğdurttular.
Osmanlı tarihinde adı yeniliklerle anılan Sultan Üçüncü Selim, Kabakçı İsyanı'yla Mayıs 1807'de tahttan indirilip, yerine Dördüncü Mustafa geçirilmişti. Sarayda hapsedilen padişahı tekrar tahta çıkarmak için Nizâm-ı Cedit taraftarları Rusçuk'ta örgütlendiler. Alemdâr Mustafa Paşa, bir orduyla İstanbul'a gelerek, Sultan Selim'i tekrar tahta çıkarmaya teşebbüs etti. Ancak tedbirli davranmadığı için Dördüncü Mustafa taraftarları 28 temmuz 1808'de Üçüncü Selim'i öldürdüler. Üçüncü Selim'i öldürten Dördüncü Mustafa da aynı akıbete uğradı. Askerlerin Dördüncü Mustafa'yı tekrar tahta çıkarmaya teşebbüs etmesi üzerine tahtını emniyete almak isteyen İkinci Mahmud onu 17 Kasım 1808'de boğdurttu.
NASIL ÖLDÜKLERİ HÂLÂ TARTIŞILIYOR Osmanlı tarihinin en gizemli ölümü Fatih Sultan Mehmed'inkidir. Fatih Sultan Mehmed, Mayıs 1481'de Mısır Memlük devleti üzerine sefere çıktı. Gebze yakınlarında hastalanınca baş?hekimi Lari müdahale etti, ancak sultanı tedavi edemeyince eski başhekim Yakup Paşa, sultanı iyileştirmekle görevlendirildi.
Yakup Paşa, bazı ilaçlar vererek padişahın sancısını azaltmak istedi fakat ilaçların bir faydası olmadı. Fatih kısa bir komadan sonra 31 Mayıs 1481'de Gebze'de Hünkâr Çayırı (Tekfur Çayırı)'nda öldü. Fatih dönemi uzmanı Franz Babinger, sultanın zehirlenerek öldürüldüğünü iddia eti. Bu görüş ilim çevrelerinde günümüze kadar süren tartışmalara sebep oldu. Şehabedin Tekindağ ve başka bilim adamları da sultanın ölümünün eceliyle olduğu, zehirlenmediğini savundular. Bütün araştırmalara rağmen Fatih'in ölümündeki çözülemedi.
İNTİHAR MI ETTİ? ÖLDÜRÜLDÜ MÜ? 1861 ile 1876 yılları arasında Osmanlı tahtında bulunan Sultan Abdülaziz de Fatih'ten sonra ölümü en fazla tartışılan padişahtır. Tahttan indirildikten birkaç gün sonra 4 Haziran 1876'da Feriye Sarayı'nda bilekleri kesilmiş bir halde bulunan padişahın tahtan indirilmenin üzüntüsü ile intihar ettiği söylenir. Ancak öldürülmüş olma ihtimali daha kuvvetlidir.
ZEHİR VE ÖLÜM En büyük Osmanlı komutanlarından olan Yıldırım Bayezid 1402'de Ankara Muharebesi'nde Timur'a esir düşmüştü. İçine düştüğü durumu hazmedemeyen padişah, yüzüğündeki zehiri içerek 8 Mart 1403'te Akşehir'de intihar etti. Zehirle ölen bir diğer Osmanlı padişahı da aynı ismi taşır. Fatih'in oğlu İkinci Bayezid, Nisan 1512'de askerin isyanı sonucunda oğlu Yavuz Sultan Selim lehine tahttan çekildikten sonra ömrünün kalanının geçireceği Dimetoka'ya doğru yola çıktı, ancak buraya varamadan 21 Mayıs 1512'de yolda öldü. Muhtemelen Yavuz, ileride bir taht kavgasını çıkmasını önlemek için babasını zehirletmişti.
ŞEHİD SULTAN Birinci Murad harp sahrasında şehit olan tek Osmanlı padişahıdır. 15 Haziran 1389'da Sırplar'ın büyük bir bozguna uğradığı Birinci Kosova Savaşı'nın sonunda, Sırp Kralı Lazar'ın damadı Miloş Obroneviç padişahın huzuruna çıktığı sırada, göğsünde sakladığı hançeri Birinci Murad'a saplayarak sultanı şehid etti. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 8:54 am | |
| OSMANLIDA İLKLER
* Osmanlıların ilk Beylik merkezleri ve bir bakıma ilk başkentleri Söğüt Kasabasıdır. Daha sonra sırasıyla Yenişehir, Bursa, Edirne ve İstanbul başkent oldu. * Osmanlı tarihinde ilk savaş, 1284 yılında Bizans tekfurlarıyla yapılan Ermeni Beli savaşıdır. * Osman Bey'in ele geçirdiği ilk kale Kolca Hisar Kalesi dir (1285). * Osman Bey'in ilk askeri anlaşması 1306 yılında Ulubad Tekfuru ile yapılan anlaşmadır. * İlk fethedilen ada, 1308 yılında alınan İmralı Adası dır. * İlk barış anlaşması, 1330 yılında Orhan Gazi ile Bizans İmparatoru Üçüncü Andronikos arasında imzalanmıştır. * "Rumeli" adı verilen Avrupa yakasında ilk ele geçirilen yer, Gelibolu da Orhan Gazi nin büyük oğlu Süleyman Paşa tarafından alınan Çimpe limanıdır. * "Sikke" adı verilen ilk Osmanlı madeni parası Orhan Gazi adına 1327 yılında basılmıştır. * İlk daimi ordu 1328 yılında Orhan Gazi Bey in emriyle kurulmuş olup bu orduya "Yaya" adı verilmiştir. * Osmanlı tarihinde ilk şair padişah Fatih Sultan Mehmed in babası İkinci Murad dır. * Osmanlı padişahlarından İstanbul u ilk kuşatan Yıldırım Bayezid dir (1391). * Osmanlı tarihinde savaş meydanında şehid olan ilk (ve tek) padişah Birinci Murad dır (1389). (1. Kosovo Savaşı) * İstanbul a defnedilen ilk padişah Fatih Sultan Mehmed dir. * Fethin sembolü olan Ayasofya da ilk Cuma Namazı fetihten üç gün sonra 1 Haziran 1453 günü Akşemseddin tarafından kıldırılmış olup cemaat arasında Fatih ve O nun şanlı askerleri hazır bulunmuşlardır. * Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul a tayin edilen ilk vali Karıştıran Süleyman Bey dir. * İlk İstanbul Kadısı Hızır Bey Çelebi olup; bugünkü Kadıköy semti O na tahsis edildiği için bu adı almıştır. * Devşirmelerden olup da Sadrazamlık makamına yükselen ilk kişi, fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından tayin edilen Mahmud Paşa dır. * Önceleri Asya ve Avrupa da toprakları bulunan Osmanlı İmparatorluğu na ilk defa Afrika da toprak kazandıran padişah Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim dir. * İstanbul da öldürülen ilk padişah, "Genç Osman" adıyla bilinen İkinci Osman dır. * "Valide Sultan" adıyla anılan ilk padişah anası, İkinci Selim in hanımı ve Üçüncü Murad ın anası olan Nur Banu dur. * Osmanlılarda ilk matbaa, Üçüncü Ahmed zamanında ve 1727 yılında faaliyete geçen İbrahim Müteferrika Matbaası dır. * İlk vapur, İkinci Mahmud zamanında ve 1827 yılında satın alınmış olup halk arasında "Buğu gemisi" adıyla anılmıştır. * İlk kıyafet kanunu 3 Mart 1829 yılında ve İkinci Mahmud zamanında yayınlanmıştır. Bu kanuna göre sarık ve cüppe ilmiye sınıfına ayrılmış olup devlet memurlarının fes, setre, pantolon ve kaput giymeleri kararlaştırılmıştır. * İlk gazete yine İkinci Mahmud döneminde ve 1 Kasım 1831 Salı günü yayınlanan Takvim-i Vakayi dir. * Osmanlı tarihinde ilk borçlanma Sultan Mecid döneminde ve 1855 yılında olmuştur. 28 Haziran Perşembe günü Londra da imzalanan anlaşma ile İngiltere ve Fransa dan beş milyon İngiliz altını borç alınmıştır. * Türkiye de ilk telgraf da yine Sultan Mecid döneminde kurulmuş, 9 Eylül 1855 Pazar günü faaliyete geçmiştir. * Avrupa seyahatine çıkan ilk ve tek Osmanlı Padişahı Sultan Aziz dir 21 Haziran 1867 tarihinde başlayan bu yolculuk 44 gün sürmüştür. * Türkiye nin yurt dışında katıldığı ilk sergi 1851 yılında Londra da düzenlenen Tarım ve Sanayi Ürünleri Sergisi dir. * Türkiye de ilk sergi ise 27 şubat 1863 tarihinde Sultan Ahmed Meydanı nda Sultan Abdülaziz in de katıldığı bir törenle açılan "Sergi-i Osmani" dir. Çeşitli el sanatları ile tarım ve sanayi ürünlerinin yer aldığı bu sergiye İmparatorluk sınırları içinde kalan ülkelerden olduğu gibi bazı Avrupa ülkelerinden de katılımlar oldu. * İstanbul a ilk tünel yine Sultan Abdülaziz zamanında Fransız Mühendis Emile Gavand tarafından yapıldı ve bu tünel 17 Ocak 1874 günü hizmete girdi. Dünyanın üçüncü yeraltı treni olan bu tünel 575 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğindedir. * Türkiye de Meşrutiyet in ilk ilanı, 23 Aralık 1876 (Sultan İkinci Abdülhamid). * İlk olarak Sultan İkinci Abdülhamid döneminde açılan okullar: Mekteb-i Hukuk-i Şâhâne (Hukuk), Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne (Tıp), Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne (Siyasal Bilgiler), Mekteb-i Şâhâne Hendese-i Mülkiye (Teknik Üniversite), Halkalı Yüksek Ziraat Mektebi, Orman ve Madenler Mektebi. * Haydarpaşa - İzmit - Ankara demiryolu ilk olarak 1888 yılında İkinci Abdülhamid in Almanya dan aldığı mâli destekle gerçekleştirildi. Ankara - Bağdat demiryolu hattının yapımına girişildi. * İlk Boğaziçi Köprü Projesi de Sultan İkinci Abdülhamid döneminde yapıldı. 1900 yılında, Anadoluhisarı ile Rumeli Hisarı arasında bir köprü kurulması için Bosphorus Railroad Company adlı şirket çalışmalara başladı. Köprü üzerine demiryolu döşenmesi de planlanmıştı. Böylece, Avrupa dan kalkan bir tren Bağdat a kadar gidebilecekti. Ancak iç karışıklıklar ve Sultan Abdülhamid in tahttan indirilmesi o zaman için bu projenin gerçekleştirilmesine engel oldu. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:42 am | |
| OSMANLI TARIHI KRONOLOJISI
1299-1924 1299-1300 Osmanlı tarihinin başlaması 1299 İlk müzik olayı (Selçuklu sultanınca Osman Bey'e Beylik alameti olarak gönderilen tabl-u alem (davul ve sancak) 1302 Osman Gazi'nin Koyunhisarı Zaferi 1302 III. Alaeddin Keykubad'ın ölümü 1312 Mevlevilik tarikatını kuran Sultan Veled'in ölümü 1317 Gülşehri'nin, kendisinden sonraki tercümelere öncülük eden Mantıku't-tayr'ı Ferideddin el-Attar'ın aynı adlı eserini tercüme etmesi 1320 Türk edebiyatında bilinen ilk divana sahip Yunus Emre'nin ölümü 1324 Orhan Gazi'nin tahta geçişi 1326 Bursa'nın fethi 1330 Aşık Paşa'nın Garib-name'yi telif tarihi 1331 İznik'in fethi 1331 İlk Osmanlı medresesinin İznik'te Orhan Gazi tarafından kurulması 1334 Karesi Beyliği'nin ilhakı 1337 Kocaeli bölgesinin alınışı 1346 Orhan Gazi'nin Kantakuzenos'un kızı ile evliliği ve Bizans ile ittifakı 1349-1352 Bizans'a yardım için Süleyman Paşa'nın Rumeli'ye geçişi ve Çimpi Kalesinin üs olarak alınışı 1350 Davud B. Mahmud el-Kayseri'nin ölümü 1352 Osmanlılar'ın Cenevizliler'e Osmanlı topraklarında serbest ticaret yapma imtiyazı vermeleri 1354 Gelibolu'nun fethi 1361 İlk müzikli spor gösterisi (Edirne Kırkpınar yağlı güreşleri) 1362 Orhan Gazi'nin vefatı ve I. Murat'ın tahta çıkışı 1362 Kadıaskerliğin teşkili 1363 Pençik Kanununun çıkışı 1366 Gelibolu'nun elden çıkışı 1371 Çirmen Zaferi 1376 Bulgar Krallığı'nın Osmanlı hakimiyetini kabulü 1377 Gelibolu'nun Osmanlılar'a iadesi 1385-1386 Niş ve Sofya'nın alınışı 1388 Ploşnik bozgunu ve Balkan ittifakının teşekkülü 1389 I. Kosova Zaferi 1389 I. Murat'ın şehadeti, Yıldırım Bayezid'in tahta cülusu 1390 Aydın-Saruhan-Germiyan-Menteşe beyliklerinin ilhakı 1390 Karaman Seferi, Konya'nın muhasarası 1390 Gelibolu tersanesi'nin inşası 1391 İstanbul'un ilk muhasarası 1393 Mahkeme Rüsumunun ilk ihdası 1396 Niğbolu Zaferi 1397-1398 Akçay Zaferi ve Karaman ülkesinin Osmanlı hakimiyetini kabulü 1398 Kadı Burhaneddin'in ölümü. 1398 Karadeniz beyliklerinin ilhakı 1400 İlk musiki nazariyatı eseri (Kırşehirli Yusuf B. Nizameddin'in Kitabu'l Edvar'ı) 1400 Bursa'da I. Bayezid tarafından Ulu Cami'nin yaptırılması; İlk Osmanlı Darü'ş-şifa'sının Yıldırım Bayezid tarafından inşa edilmesi 1402 Ankara bozgunu ve Yıldırım Bayezid'in esareti 1402-1413 Fetret Devri, iç karışıklıklar 1409 Süleyman Çelebi tarafından Türk Edebiyatı'nda ilk mevlid örneği olan Vesiletü'n-Necat adlı eserin yazılışı; İlk besteli dini eser (Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i) 1411 Çelebi Mehmed'in tahta çıkışı 1413 I. Mehmed'in duruma hakim olup devleti yeniden kuruşu 1413 (Celaleddin Hızır) Hacı Paşa'nın ölümü 1416 Osmanlı-Venedik Deniz Muhaberesi ve Sulhü, Şeyh Bedreddin isyanı 1416 Macar Seferi 1417 Avlonya'nın fethi 1418 Makam teriminin ilk kullanılışı (A. Meragi'nin Makasıdu'l-elhan'ında) 1418-1420 Samsun bölgesinin zaptı 1419-1424 Bursa'da Hacı İvaz'a I. Mehmed tarafından Yeşil Külliye'nin yaptırılması 1421 Çelebi Mehmed'in ölümü ve II. Murad'ın cülusu 1421-1451 İlk resmi musiki çevresi (II. Murad Sarayı) 1422 Mustafa Çelebi'nin (Düzme) bertarafı 1425 Molla Fenarı'nın ilk Şeyhülislam olarak tayini 1425-1426 İzmir Beyi Cüneyd'in idamı 1425-1426 Teke Beyliği'nin intikali 1427-1428 Germiyan Beyliği'nin intikali 1429 Manyasoğlu Murad tarafından Türk edebiyatında Seyf Serayi'den sonra Anadolu Türk edebiyatı sahasında ilk Gülistan tercümesinin yapılışı 1429 Şeyh Hamdullah'ın Amasya'da doğuşu 1430 İlk iki Türkçe musiki kitabı (Hızır B. Abdullah'ın Edvar'ı ve Bedr-ı Dilşad'ın Muradname'sindeki musiki bölümü) 1430 Selanik'in fethi 1430-1431 Şemsüddin Muhammed B. Hamza el-Fenari'nin ölümü 1431-1432 Kadızade, Salahaddin Musa b. el-Kadi Mahmud el-Bursavi el-Rumi'nin ölümü 1432 Fatih Sultan Mehmed'in doğumu 1434 Edirne'de II. Murad tarafından Muradiye Camii'nin yaptırılması 1436 Muiniddin B. Mustafa tarafından II. Murad'ın isteğiyle ilk Mesnevi tercümesi olan Mesnevi-i Muradiyye adlı eserin yazılışı 1437 Ömer bin Mezid tarafından ilk nazire mecmuasının derlenişi 1439 Semendire'nin alınışı 1440 Osmanlı musiki çalgıları üzerine ilk notlar (Ahmedoğlu Şükrullah) 1440 Başarısız Belgrad kuşatması | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:42 am | |
| 1444 Segedin Sulhü 1444 II. Murat'ın tahttan çekilişi, II. Mehmed'in cülusu ve Varna zaferi 1445 II. Mehmed'in tahttan çekilişi ve II. Murad'ın ikinci defa cülusu 1447 Edirne'de II. Murad tarafından Üç Şerefeli Camii'nin yaptırılması 1448 II. Kosova Zaferi 1451 II. Murad'ın ölümü ve II. Mehmed'in ikinci defa cülusu 1451-1512 Geçiş devri. Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devri 1453 İstanbul'un fethi 1453 Ayasofya'nın camiye çevrilmesi 1454 İlk Devlet Musiki Okulu (Enderun'un müzik bölümü) 1458-1460 Mora'nın ele geçirilişi 1461 Trabzon Rum İmparatorluğu'nun sonu 1461 Candaroğulları'nın ilhakı 1463 Osmanlı-Venedik Savaşı'nın başlaması 1463-1470 İstanbul'da Fatih Külliyesi'nin inşaası 1466 II. Mehmed'in Arnavut seferi 1468 Karamanoğulları'nın sonu 1468 II. Mehmed tarafından İstanbul'da Topkapı Sarayı'nın tesisi 1469 Ahmed Karahisarı'nın Afyonkarahisar'da doğuşu 1470 Eğriboz'un alınışı 1471 Fatih Külliyesinin açılışı 1472 Topkapı Sarayının inşası 1473 Otlukbeli Zaferi : Osmanlı Akkoyunlu mücadelesi 1474 Ali Kuşçu'nun ölümü 1475 Kırım'ın Osmanlı tabiiyetine girişi 1476 Boğdan seferi ve zaferi 1478 Fatih tarafından ilk altın paranın darbettirilmesi 1478 Şerafeddin Sabuncuoğlu'nun ölümü 1479 Osmanlı-Venedik Sulhü ile Fatih'in Venedikliler'e Trabzon ve Kefe'de ticaret yapma hakkı tanıyan ahidname vermesi 1480 Otranto'ya çıkış ve başarısız Rodos kuşatması 1480 Kadıaskerliğin Rumeli ve Anadolu olarak ikiye ayrılması 1481 II. Mehmed'in vefatı ve II. Bayezid'in tahta çıkışı 1481 100 dirhem gümüşten 400 akçe kesilmesi 1481 Şeyh Hamdullah'ın İstanbul'a gelişi 1482 Cem Sultan'ın mağlubiyeti, Rodos'a ilticası 1483 Morova Seferi ve Hersek'in ilhakı 1484 Boğdan Seferi 1484 Kili ve Akkirman'ın fethi 1484-1488 Edirne'de Hayreddin'in II. Bayezid'in Külliyesi'ni inşası 1485 Osmanlı-Memlük mücadelesinin başlaması 1485 Şeyh Hamdullah'ın aklam-ı sitte'de kendi üslubunu buluşu 1486 Musiki ile tedavi yapan ilk devlet hastanesi (Edirne, II. Bayezid Külliyesi Şifahanesi) 1488 Hocazade, Muslihiddin Mustafa B. Yusuf B. Salih el-Bursavi'nin ölümü 1488 Sultan II. Bayezid tarafından Edirne'de Bayezid Darü'ş-şifası'nın yapımı 1489 Memlüklere karşı toprak kaybı 1491 Osmanlı-Memlük Barışı 1492 Macar Seferi 1492 İspanya'dan çıkarılan Yahudiler'in de Osmanlı Devleti'nin himayesine girmesi 1494 Nakibüleşraflığın yeniden ve devamlı olarak teşkili 1494 Çin bulutu motifinin tezhib'de ilk kullanılışı 1495 Macarlarla mütareke, Cem Sultan'ın ölümü, Şehzade Süleyman'ın doğumu 1497 İlk Rus elçisinin İstanbul'a gelişi 1498 Lehistan Seferleri 1499 Venedik Harbi 1499 İnebahtı'nın alınışı 1499 Preveze baskını 15?? İlk mevlevi ayinleri (Pençgah, Dügah ve Hüseyni makamlarında üç beste-i kadim) 1500 Modon, Navarin ve Koron'un alınışı 1500-1505 İstanbul'da Yakub Şah B. Sultan Şah'ın II. Bayezid'in Külliyesi'ni inşası 1502 Venedikle sulh 1503 Anadolu sahasında ilk hamse sahibi Akşemseddinzade Hamdullah Hamdi'nin ölümü 1505 Bayezid Külliyesi'nin açılışı 1509 İstanbul'da kıyamet-ı suğra (küçük kıyamet) zelzelesi 1511 Şahkulu Baba Tekeli isyanı, Şehzade Selim Hareketi 1512 II. Bayezid'in tahttan çekilişi, I. Selim'in cülusu 1512 Anadolu Türk edebiyatında ilk Şehrengiz örneğini yazan Mesihi'nin ölümü; Selim döneminden I. Ahmed dönemine kadar olan dönemi ihtiva eden devre. 1514 Çaldıran Zaferi, Tebriz'e giriş 1514 Şahkulu'nun Yavuz Sultan Selim'in Tebriz'i işgaliyle Amasya'ya sürgün gönderilişi 1514 Çaldıran Zaferi, Tebriz'e giriş 1516 Mısır Seferi ve Mercidabık Zaferi 1517 Ridaniye Zaferi ve Kahire'ye giriş 1517 Haremeyn'in himaye altına alınması 1517 Haliç'te tersane yapımının tamamlanması 1517 Piri Reis'in Mısır'da Sultan Selim'e ilk dünya haritasını sunması 1519 Celali isyanı 1519 Cezayir'in iltihakı 1520 I. Selim'in vefatı, I. Süleyman'ın cülusu 1520 Şeyh Hamdullah'ın İstanbul'da vefatı; Şahkulu'nun İstabul'a gelip Ehl-i Hiref teşkilatına girişi; Hattat Şeyh Hamdullah'ın vefatı 1520-1550 Şahkulu'nun nakkaşhanede faaliyet göstermesi 1521 Belgrad'ın fethi 1521 Piri Reis'in Kitab-ı Bahriye adındaki eserini hazırlaması 1522 Kanuni Sultan Süleyman'ın validesi, Yavuz Sultan Selim'in eşi Ayşe Hafsa Sultan tarafından Manisa'da bimaristan inşa edilmesi 1522 Rodos adasının ilhakı 1524 Mısır'da Hain Ahmed Paşa isyanı 1524 Ahi Çelebi, Ahmed (Mehmed) Çelebi B. Kemal el-Tebrizi'nin ölümü 1525 Yeniçeri isyanı 1525 İlk Fransız elçisi İstanbul'da 1525 Şeyhülislam Zembili Ali Efendi'nin ölümü 1525 Mirim Çelebi, Mahmud B. Muhammed B. Muhammed B. Musa Kadızade'nin ölümü 1526 Mohaç Zaferi 1526 Ahmed Karahisari'nin İstanbul'da vefatı 1527 Bosna'nın fethi'nin tamamlanması | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:42 am | |
| 1528 Piri Reis'in Kanuni Sultan Süleyman'a ikinci dünya haritasını takdim etmesi 1528 Nizameddin Abdülali B. Muhammed B. Hüseyin el-Bircendi'nin ölümü 1529 Viyana kuşatması, Budin'in istirdadı, Barbaros'un Marsilya'ya çıkması 1530-1540 Divan-ı Selimi'nin yazılması 1530-1560 Nasuh'un tarihçi, hattat ve ressam olarak faaliyet göstermesi 1530-1588 Sinan'ın imparatorluğun baş mimarı olarak faaliyet göstermesi 1532 Alaman Seferi 1533-1534 Barbaros'un Osmanlı hizmetine girişi ve Cezayir beylerbeyliğine tayini 1534 Irakeyn seferinin açılışı, Tebriz'e ikinci defa giriş ve Bağdat'ın alınışı 1534 Şeyhülislam İbn-i Kemal'in ölümü 1536 Fransızlara kendi bayrakları ile Osmanlı limanlarında ticaret hakkı veren ahidname verilmesi 1536 Veziriazam İbrahim Paşa'nın idamı 1537 Körsof - Avlonya seferi 1538 Preveze Zaferi 1538 Hadım Süleyman Paşa'nın Hint Seferi 1540 Venedik ahidnamesindeki Karadeniz'de ticaret imtiyazının kaldırılması 1540-1560 Kara Memi'nin nakkaşhanede faaliyet göstermesi 1541 Budin'in kati olarak ilhakı ve beylerbeyiği olması 1543 Estergon'un ve İstolni Belgrad'ın fethi 1543 Batı musikisiyle ilk resmi temas (I. François'nın Kanuni'ye gönderdiği saray orkestrası) 1547 Osmanlı-Habsburg Sulhü 1547 Avusturyalılar'a Osmanlı topraklarında emn ü aman üzere ticaret yapma hakkının tanınması 1547 San'a'nın fethi 1548 İkinci İran seferi 1550 Süleymaniye Külliyesi'nin inşaası 1551 Trablusgarb'ın fethi 1552 Piri Reis'in Portekizlilere karşı seferi 1553 Piri Reis'in ölümü 1553-1554 Turgud Reis'in Akdeniz seferi 1553-1554 Nahcıvan Seferi 1555 İlk Osmanlı-İran antlaşması : Amasya Müsalahası 1556 Şankulu'nun vefatı; Kara Memi'nin saray nakkaşhanesine Sernakkaş oluşu; Hattat Ahmed Karahisari'nin vefatı 1557 Dokuzuncu Akdeniz seferi, Fas'ın fethi 1557 Süleymaniye külliyesinin açılışı 1558 Şakayık-ı Nu'maniye telifi 1558 Arifi'nin Süleyman-name'sinin tamamlanması 1559 Şehzade Bayezid ile Selim'in Konya Savaşı ve Bayezid'in yenilerek İran'a sığınması 1560 Cerbe'nin alınışı 1560-1600 Osman'ın Nakkaşhanede faaliyet göstermesi 1561 Taşköprüzade'nin ölümü 1562 Osmanlı-Habsburg Sulhü 1563 Seydi Ali Reis, Ali B. Hüseyin el-Katibi'nin ölümü 1565 Başarısız Malta kuşatması 1565 100 dirhem gümüşten 450 akçe kesilmesi 1566 Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferi : Sigetvar ve Sultanın vefatı, II. Selim'in cülusu 1567 Yemen isyanı 1568 Davud el-Antaki'nin Tezkire adlı eserini telif etmesi 1569 Astarhan seferi 1569 Kaptan Kurdıoğlu Hızır Beyin Sumatra seferi 1569-1595 Lokman'ın şehnameci olarak vazife görmesi 1571 Kıbrıs fethinin ikmali 1571 İnebahtı hezimeti 1571 Mustafa B. Ali el-Muvakkit'in ölümü; Takiyyüddin'in müneccimbaşılığa tayin edilmesi 1574 Buğday Zaferi 1574 Tunus'un fethi 1574 Selimiye'nin açılışı 1574 II. Selim'in vefatı ve III. Murad'ın cülusu 1575 Münşeat'üs-Selatın'in III. Murad'a takdimi 1575 Edirne'de Sinan eliyle II. Selim için Selimiye Camii'nin inşası 1577 Takiyüddin'in gözlemlerine 1577'de de kısmen tamamlanan Daru'r-Rasadü'l-Cedid'de (İstanbul Rasathanesi) devam etmesi 1578 Osmanlı-İran Savaşı'nın başlaması 1578 Fas'ta el-Kasrü'l-kebir Zaferi 1578 Kafkaslarda hareket 1580 İlk İngiliz ahidnamesinin verilişi 22 Ocak 1580 İstanbul Rasadhanesi'nin yıktırılması 18 Kasım 1583 Cizvitlerin Galata'daki Saint Benoit Kilisesi'ne yerleşerek burada St. Benoit mektebini açmaları 1583 Meşale Zaferi 1584-1588 Lokman'ın iki ciltlik Hüner-name'sinin tamamlanması 1585 Tebriz'in alınışı 1585 Takiyüddin el-Rasıd'ın ölümü 1586 İlk Sikke tashihi 1587 Gürcistan harekatı 1588 Gence seferi 1588 Resm-i tashih-i sikke konulması 1588-1606 Bosnalı Mehmed'in saraydaki kuyumcuların (zergeran bölüğünün) başı olarak vazife görmesi 1589 İkinci sikke tashihi 1590 Osmanlı-İran Antlaşması 1590 Yeniçerilerin et ihtiyaçlarını karşılamak üzere gümrük resmine "zarar-ı kassabiye" adıyla %1 oranında ilave yapılması 1593 Osmanlı-Habsburg Savaşları 1595 Estergon'un düşüşü 1595 III.Murad'ın vefatı, III. Mehmed'in cülusu 1596 Eğri Kalesi'nin alınışı ve Haçova Zaferi 1598-1663 Davud ve Mehmed Ağalar tarafından İstanbul'da valide sultanlar için Yeni Camii'nin inşası 1599 Osmanlı sarayında ilk Batı müziği aleti (Elizabeth I.'in IV. Mehmed'e gönderdiği org); Davud el-Antaki'nin ölümü 1600 Sikke tashihi 1601 Kanije Zaferi 1601 İngiliz tüccarının ödeyeceği gümrük resminin %3'e indirileceğinin ahidnameye derci 1603 Osmanı-İran Savaşı'nın başlaması 1603 III. Mehmed'in vefatı, I. Ahmed'in cülusu 1603-1703 I. Ahmed döneminden III. Ahmed dönemine kadar olan dönemi ihtiva eden devre 1607 Asi Canbolatoğlu ve Maanoğlu'nun Oruç ovasında bozguna uğratılması 1609-1610 Celali tenkili için Kuyucu Murad Paşa Anadolu'da 1612 Osmanlı-İran Antlaşması 1612 Hollandalılara ahidname verilmesi 1613 Ömer B. Ahmed el-Ma'I el-Çulli'nin ölümü 1614 Ali B. Veli B. Hamza el-Mağribi'nin ölümü 1615 İran Savaşı'nın yeniden başlaması 1615 Revan Seferi | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:43 am | |
| 1617 I. Mustafa'nın cülusu 1617 İstanbul'da Mehmed Ağa tarafından Sultan Ahmed Camii'nin inşası 1618 I. Mustafa'nın hal'I ve II. Osman'ın cülusu 1618 Sikke tashihi 1621 II. Osman'ın Lehistan seferine çıkışı (Hotin seferi) 1622 II. Osman'ın katli ve I. Mustafa'nın yeniden tahta çıkışı 1623 I. Mustafa'nın tahttan indirilip IV. Murad'ın cülusu 1624 Sikke tashihi 1629 Cizvitler tarafından, 1629'da İstanbul'da "Saint Georges" Fransız okulu ile yine "St. Louis Dil Oğlanlar Mektebi"nin kurulması 1634 İlk Şeyhülislam katli (Ahizade Hüseyin Efendi) 1635 IV. Murad'ın Revan seferine çıkışı 1638 Bağdat Seferi ve Bağdat'ın alınışı 1638 Hekimbaşı Emir Çelebi'nin ölümü 1639 Osmanlı-İran sulhü : Kasrışirin Antlaşması 1640 IV. Murad'ın ölümü, İbrahim'in tahta çıkışı, sikke tashihi 1642 Hafız Osman'ın İstanbul'da doğuşu 1642-1698 Hattat Hafız Osman 1645 Girit seferinin açılışı, Hanya'nın alınışı 1648 İbrahim'in hal'ı, IV. Mehmed'in cülusu 1648 Kandiye kuşatması 1650 Osmanlı musikisi eserlerinin ilk notalı tesbiti (Ali Ufki'nin eseri) 1656 Çanakkale Boğazı'nın Venedik ablukası altına alınması 1656 Çınar Vak'ası 1656 Köprülüler devrinin başlaması 1658 Katip Çelebi'nin ölümü 1660 Varad Kalesi'nin alınışı 1663 Uyvar seferi, Uyvar'ın fethi 1664 St. Gotthard bozgunu ve Vasvar Antlaşması 1666 Türk Divan edebiyatında sebk-ı Hindi'nin öncülerinden Naili'nin ölümü 1669 Kandiye'nin alınışı, Girit'in tamamıyla Osmanlı hakimiyetine girişi 1670 Hekimbaşı Salih B. Nasrullah B. Sellüm'ün ölümü 1672 Lehistan seferi, Kamaniçe'nin alınışı 1672 Bucaş Antlaşması 1673 Fransız tüccarının ödediği gümrük resminin %3'e indirilmesi 1676 Osmanlı-Lehistan sulhü : Zorawna Antlaşması 1678 Ukrayna'da Çehrin seferi 1678 Hafız Osman'ın kendi üslubunu gerçekleştirmesi 1680 Mehter etkisinde ilk Batı müziği eseri (N. A. Strungk'un Esther operası) 1682 Osmanlı-Rus Antlaşması 1682 Seyahatname'nin yazarı Evliya Çelebi'nin ölümü 1683 II. Viyana kuşatması ve büyük bozgun 1683 Ebu Abdullah Muhammed b. Süleyman el-Fasi b. Tahir; el-Rıdvani'nin ölümü 1685 Uyvar'ın elden çıkışı 1685 Saraydaki altın ve gümüşten sikke basımı 1686 Budin'in düşüşü 1687 IV. Mehmed'in tahttan indirilmesi, II. Süleyman'ın cülusu 1687 Eğri kalesinin düşüşü 1687 Bir akçe itibarı değerli "mankur" un piyasaya çıkarılması 1688 Belgrad'ın elden çıkışı 1690 Kanije kalesinin düşüşü 1690 Belgrad'ın geri alınışı 1690 Fransızların Mısır'da ödediği gümrük resminin %3 olarak tesbiti 1691 Ebu Bekr Behram b. Abdullah el-Dımaski'nin ölümü 1691 II. Ahmed'in tahta çıkışı 1691 Salankamen bozgunu 1691 Enflasyonu körüklediği için mankur darbının yasaklanması 1695 II. Ahmed'in ölümü 1695 II. Mustafa'nın cülusu, Malikane sisteminin uygulanmaya başlanması 1697 Zenta bozgunu 1698 Şehremini Baruthanesi yangını 1698 Hafız Osman'ın İstanbul'da vefatı 1699 Karlofça Antlaşmasının imzalanması 1700 Ruslar'la İstanbul Antlaşması'nın imzalanması 1702 İskender Çelebi Bahçesi'ndeki (bugünkü Ataköy) yeni baruthanenin faaliyete geçmesi 1702 Müneccimbaşı Ahmed Dede b. Lütfullah'ın ölümü 1702 İstanbul çuka imalathanesinin faaliyetinin durdurulması 1703 Edirne Vak'ası 1703 III. Ahmed'in tahta çıkışı 1703 "Tuğralı" altın paranın piyasaya çıkarılması 1708 İstanbul'da Selanikli ustaların çalıştığı çuka imalathanesinin kurulması 1709 Tersane içinde bir "lengerhane" yapımı 1711 Prut Zaferi ve Barışı 1711 Rıdvan b. Abdullah el-Razzaz el-Feleke'nin ölümü 1713 "Zincir" altının çıkarılması 1715 Venedik'e savaş açılması ve Mora Seferi 1716 Osmanlı-Avusturya Savaşı, Varadin bozgunu, Temaşvar'ın elden çıkışı 1716 "Fındık" altınının piyasaya çıkarılması 1718 Pasarofça Antlaşması 1718 Valilerin sefer masraflarını karşılamak üzere "imdadiyye-i seferiyye" toplamalarının kabulü 1718-1730 İlk bestekarlar antolojisi (Şeyhülislam Es'ad Efendi'nin Nevşehirli İbrahim Paşa'ya sunduğu Atrabu'l Asar'ı) 1720 İstanbul'da devlet tarafından bir ipekli imalathanesinin kurulması 1720 Batıya hediye gönderilen ilk mehter takımı (III. Ahmed tarafından Lehistan'a) 1720 III. Ahmed için tasvirleri Levni tarafından yapılan Surname-i Vehbi 1721 Çelebi Mehmed Efendi'nin sefaret vazifesiyle Fransa'ya gidişi 1723 İran seferinin üç cepheli olarak açılışı 1724-1725 Azerbaycan harekatı, Tebriz ve Cence'nin alınışı 1726 İbrahim Müteferikka tarafından ilk Türk matbaasının kuruluşu 1727-1839 Türk matbaasının kuruluşu ve yeni unsurlar devresi 1729 "Zer-i mahbub" adıyla yeni bir altının piyasaya sürülmesi 1729 Cevheri'nin Lügat-ı Sıhah'ının Vankulu tarafından yapılan tercümesinin matbaada basılan ilk kitap olması 1730 Yanyalı Mehmed Esad b. Ali b. Osman'ın ölümü 1730 Patrona Halil isyanı, III. Ahmed'in hal'i, I. Mahmud'un cülusu 1732 Osmanlı-İran barışı 1733 İran Savaşı'nın hızlanması, Nadir Şah'ın başarıları 1733 Kefe Mukataası'nın İstanbul Mukataası Kalemi ile birleştirilmesi 1735 Bonneval Ahmed Paşa (Comte de Bonneval) nezaretinde Humbaracı Ocağı'nın kurulması 1736 Osmanlı-Avusturya-Rus Savaşları | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:46 am | |
| 1736 Abdullah b. Ebi Bekr b. Süleyman el-Maraşi'nin ölümü 1739 Belgrad Antlaşması 1739 Rus tüccarlarına Karadeniz hariç olmak üzere, Osmanlı suları ve topraklarında ticaret hakkı tanınması 1742 Ömer Şifai'nin ölümü 1743 Osmanlı-İran Savaşı'nın yeniden hızlanması 1745 Matbaanın kurucusu İbrahim Müteferrika'nın ölümü 1746 Osmanlı-İran barışı 1747 Humbaracıbaşı Bonneval Ahmed Paşa'nın ölümü 1748 Avlonya ve Eğriboz mukataalarının Bursa Mukataası Kalemi'ne katılması 1748-1755 İstanbul'da I. Mahmud ve III. Osman tarafından Nuruosmaniye Camii'nin inşa ettirilmesi 1751 Osmanlı musikisi üzerine Batıda yazılan ilk eser (Charles Fonton'un Essai…'si) 1754 I. Mahmud'un ölümü, III. Osman'ın cülusu 1757 III. Osman'ın ölümü, III. Mustafa'nın cülusu 1757-1758 Haremeyn mukataalarının satış ve iltizam işlerinin defterdar tarafından yürütülmeye başlanması 1758 Mustafa Rakım'ın Ünye'de doğuşu 1760 (1173) Abbas Vesim Efendi b. Abdurrahman b. Abdullah'ın ölümü 1766 Haremeyn mukataalarının darphanece idare olunmaya başlanması 1768 Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması 1770 Rus filosunun İngilizler'in yardımıyla Akdeniz'e girmesi 1770-1776 Fransız Subayı Baron de Tatt'un İstanbul'da bulunması 1771 Kırım'ın işgali 1772 Tersane yakınlarında Topçu Mektebi'nin kurulması 1773 Mühendishane-i Bahri-i Hümayun'un kuruluşu 1773-1774 Darphanenin Hazine-i Amire'nin yedeği vazifesini görmeye başlaması 1774 Avrupa tarzında teşkil edilmiş olan Sürat Topçuları Ocağı'nın kurulması; Bedreddin Hasan b. Burhaneddin İbrahim el-Ceberti'nin ölümü 1774 Sür'at Topçuları Ocağı'nın kurulması 21 Temmuz 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ve Ruslar'a Karadeniz'de seyrüsefer hakkı tanınması 29 Nisan 1775 Tersane ambarlarında bir odada "Hendese Odası" nın kurulması 1776 Mühendishane-i Bahri-i Hümayun'un açılışı; Boğdan Prensi Alexandır İspilanti Bey'in Bükreş ve Yaş'ta Rum Ortodoks cemaatinde yeni tarz eğitimin ilk adımları atması; Hendese odasına nizam verilmesi 10 Mart 1779 Aynalıkavak Tenkihnamesi 1780 Mehmed Esad Yesari'nin ta'lik hattında Osmanlı üslubunu buluşu 1781 Hendese odasının Mühandishane olarak isimlendirilmesi 1783 Rusya'nın Kırım'ı ilhakı 1784 Avusturyalılar'a Karadeniz'de seyrüsefer hakkı verilmesi 1784 Fransız Lafitte-Clave ve Monnier'in Tersane'deki mühendishanede istihkam dersleri vermeleri 8 Ocak 1784 Osmanlı Devleti'nin Rusya'nın Kırım'ı ilhakını bir "sened" ile resmen tanıması 1787-1788 İstanbul'da bulunan Fransız uzmanların ve subayların tamamen ülkelerine dönmeleri 17 Ağustos 1787 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ilanı 9 Şubat 1788 Rusya'nın müttefiki sıfatıyla Avusturya'nın da savaşa girmesi 1789 Kıymetli maden işlenmesinin yasaklanması ve neticesiz dış istikraz teşebbüsü Ocak 1789 Özi Kalesi'nin Ruslar tarafından zaptı 7 Mayıs 1789 I. Abdülhamid'in ölümü ve III. Selim'in tahta çıkması 11 Temmuz 1789 Osmanlı-İsveç ittifakı 1790 İlk resmi Ermeni mektebinin Kumkapı'da açılması; Gelenbevi, İsmail b. Mustafa b. Mahmud'un ölümü 31 Ocak 1790 Osmanlı-Prusya ittifakı 27 Temmuz 1790 Avusturya'nın Prusya tarafından barışa zorlanması. Reichenbach Konvansiyonu 18 Eylül 1790 Yergöğü Mütarekesi Ekim - Kasım 1790 Kili ve İsmail kalelerinin Rusya tarafından zaptı 1791-1799 Mevlevi ayininde piyano (!) (Galata Mevlevihanesi, Şeyh Galib/III. Selim zamanı) 4 Ağustos 1791 Avusturya ve Osmanlı Devleti arasındaki son savaşın bitirilmesi. Ziştovi Antlaşması 11 Ağustos 1791 Rus Savaşı'nın sonu. Kalas Mütarekesi 1792 Nizam-ı Cedid hareketinin başlaması 1792 III. Selim devrinde 100'lük guruş basılması 10 Ocak 1792 Kırım'ın Rusya'ya bırakılması 10 Ocak 1792 Yaş Antlaşması 1793 Daimi elçiliklerin ıslahı ve Londra, Paris ve Viyana'da daimi elçilik ihdası 1793 Nizam-ı Cedid Ordusu'nun Kuruluşu 1793 Hasköy'de Humbaracı ve Lağımcı Ocağı kışlasında Mühendishane-i Cedide'nin açılması; Fazıl Hüseyin'in III. Selim'in sarayında hazırladığı Huban-name ve Zenannamesi'nin resimli bir nüshası 1793 Zahire Nezareti'nin kurulması 1793-1794 Baruthane-i Amire'de İngiliz perdahı barut imaline başlanması 1794 Halkalı'da yapılan Azadlu Baruthanesi'nin faaliyete geçmesi 1795 Lehistan'ın Avrupa haritasından silinmesi 1795 Mühendishane-i Berr-i Hümayun'un açılışı; Kara Mühendishanesi binasının inşası; Osmanlı sarayında ilk yabancı bando (Napolyon'un III. Selim'e gönderdiği) 1795 Zahire Hazinesi'nin kurulması 1797 Mühendishane'de açılan Matbaanın faaliyete geçmesi 1797 Paris, Viyana ve Berlin'de daimi elçilikler ihdası 1797 Pazvandoğlu isyanı 1797 Rumeli'de dağlı eşkiya hareketleri ve isyanları 17 Eylül 1797 Venedik Devleti'nin ortadan kaldırılması 1798 Mehmed Es'ad Yesari'nin İstanbul'da vefatı 3 Ocak 1798 Fransa'ya karşı Osmanlı-Rus ittifakı 1 Temmuz 1798 Fransa'nın Mısır'a saldırması 3 Eylül 1798 Fransa'ya savaş ilanı 1799 Neticesiz dış istikraz teşebbüsü 5 Ocak 1799 Fransa'ya karşı İngiltere ile ittifak Şubat 1799 Napolyon'un El-Ariş ve Gazze'yi ele geçirmesi Mayıs 1799 Napolyon'un Akka'da Cezzar Ahmed Paşa tarafından mağlup edilmesi Ağustos 1799 Napolyon'un Fransa'ya dönmesi, Mısır'ın işgalinin devamı 1800 Takvimlerin Jacques Cassini Zicine göre hazırlanmaya başlaması Mart 1800 Rus ve Osmanlı kuvvetlerinin Yedi Ada Cumhuriyeti'ni kurmaları 1801 Kara Mühendishanesi hocalığına Hüseyin Rıfkı Tamani'nin getirilmesi; Gevrekzade Hafız Hasan Efendi'nin ölümü Ağustos 1801 Mısır'ın tahliyesine dair mütareke 1802 Fransız ve İngiliz gemilerinin kendi bayrakları altında Karadeniz'e çıkmalarına müsaade edilmesi 1802 Avrupa ile ticaret yapan Osmanlı gayri müslim tüccarına Avrupa devletleri tüccarı statüsünün tanınmasıyla "Avrupa tüccarı" denilen sınıfın ortaya çıkması 25 Haziran 1802 Paris Antlaşması. Fransa ile barış 1803 "Ayvalık İkonomos Akademisi'nin kurulması; "Kuruçeşme Rum Mektebi (Helleno Philosophical School)"nin kurulması Şubat 1804 Sırp isyanlarının başlaması 1805 Avrupa tarzında ilk hastane'nin Kasımpaşa'daki Tersane-I Amire'de açılması 1805 Osmanlı Devleti'nin Napolyon'un "İmparator" unvanını tanıması 1805 Tersane Hazinesi'nin kurulması 1805 Beykoz Çuka ve Kağıt Fabrikası'nın faaliyete geçmesi Temmuz 1805 Mehmed Ali Paşa'nın Mısır'a vali olarak tayini 1806 Nizam-ı Cedid'in başarısızlığı ve gerilemesi. İkinci Edirne Vak'ası 1806 Osmanlı-Rus Savaşı 1806 III. Selim'in Mühendishan-i Berri-i Hümayun kanunnamesi Ocak 1806 Tersane Tıbbiyesi'nin kurulması Ekim 1806 Memleketeyn 'in Rusya tarafından işgal edilmesi 1807 Vehhabi isyanının had safhaya varması. Haccın engellenmesi 20 Şubat 1807 İngiltere'nin Rusya'nın yanında Osmanlı savaşına iştiraki ve İngiliz filosunun İstanbul önlerine gelmesi Mart - Eylül 1807 İngiliz filosunun İskenderiye'ye saldırması ve Mehmed Ali tarafından mağlup edilmesi 25 Mayıs 1807 Nizam-ı Cedid'e karşı ayaklanma 29 Mayıs 1807 III. Selim'in tahttan indirilmesi ve Nizam-ı Cedid'in ilgası 29 Mayıs 1807 - 28 Temmuz 1808 IV. Mustafa devri. Siyasi istikrarsızlıklar ve darbeler 1808 Mustafa Rakım'ın celi sülüs ve tuğra'ya yeni üslubunu getirişi 28 Temmuz 1808 Alemdar Mustafa Paşa'nın müdahalesi, IV. Mustafa'nın tahttan indirilmesi, III. Selim'in katli, II. Mahmud'un tahta çıkması 28 Temmuz 1808 - 16 Kasım 1808 Alemdar'ın kısa süren sadareti | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:46 am | |
| 29 Eylül 1808 Sened-i İttifak : Devletin ayanlarla uzlaşması 15-16 Kasım 1808 Yeniçeri Ayaklanması : Alemdarın Sonu 5 Ocak 1809 İngiltere ile süren savaşın sonu : Kal'a-i Sultaniyye Antlaşması 1810 II. Mahmud devrinde beşlik "cihadiyye"lerin basılması 1810 İzmir Jimnasium'unun kurulması; Yesarizade Mustafa İzzet'in ta'lik'e son şeklini verişi 1812 Vehhabi ayaklanmasının Mehmed Ali Paşa tarafından bastırılması 1812 Fransız postalarının ilk kuruluşu 28 Mayıs 1812 Rus Savaşı'nın sonu : Bükreş Antlaşması, Sırbistan'a özerklik verilmesi 1816 Miloş Obronoviç'in "başknez" olarak tanınması ve Sırbistan'ın özerliğinin temini 1817 Hüseyin Rıfkı Tamani'nin ölümü Şubat - Mart 1821 Eflak ve Mora'da Rum isyanlarının başlaması 1823 Avrupa ile ticaretin Türk gemileriyle yapılmasına teşebbüs edilmesi 1824 Rum ayaklanmasını bastırmak üzere Mısır kuvvetlerinin çağrılması 1824 Fatih Külliyesindeki Darü'ş-Şifa'nın yıkılması; Sultan II. Mahmud'un Talim-i sıbyan adı ile ferman yayınlaması; St. Pierre mektebinin kurulması 1826 İhtisab müessesesinin düzenlenmesi 1826 Şinasi'nin doğumu; Mustafa Rakım'ın İstanbul'da vefatı; Ermeni ustalara Nakkaşlık hakkının verilmesi 14 Haziran 1826 Yeniçeri Ocağı'nın ortadan kaldırılması, Asakir-i Mansure-i Muhammediyye'nin kurulması 7 Ekim 1826 Rusya ile Akkerman Antlaşması'nın akdi 1827 Osmanlılar'ın İngiliz yapısı ilk buharlı gemiye sahip olmaları 1827 Tıphane-i Amire'nin kurulması; İlk "Marş-ı Sultani" bestesi (G. Donizetti, II. Mahmud'a) 1827 Mukataa Hazinesi'nin Hazine-i Amire'den ayrılması 4 Nisan 1827 İngiltere ile Rusya arasında Yunanistan'ın bağımsızlığına dair Petersburg Protokolü Temmuz 1827 Mısır kuvvetlerinin Rum isyanını bastırmaları, Atina'nın teslimi 20 Kasım 1827 Navarin saldırısı : Osmanlı-Mısır donanmasının yakılması 26 Nisan 1828 Rusya'nın savaş ilan etmesi 1829 Ziya Paşa'nın doğumu; Mahmud Celaleddin'in İstanbul'da vefatı; Şevki Efendi'nin İstanbul'da doğuşu 1829 Deli Teşkilatının kaldırılması 14 Eylül 1829 Edirne Barışı : Yunanistan'ın bağımsızlığı 1830 Mühendishane-i Bahri'nin Heybeliada'daki kışlaya taşınması; İshak Efendi'nin Mühendishane başhocalığına getirilmesi; Avrupa'ya talebe gönderilmeye başlanması 1830 Tiftik keçisinin Güney Afrika'da yetiştirilmeye başlanması 1830 Katolik ermeni cemaatinin ve kilisesinin resmen tanınması 1830-1831 Nüfus sayımları 5 Temmuz 1830 Fransızlar'ın Cezayir'e saldırmaları ve ele geçirmeleri 1831 İlk saray konservatuarı (Mızıka-i Hümayun ve Saray Harem Orkestrası) 1831 Timarların kaldırılması (müessese sembolik olarak daha uzun süre devam etti) 1831-1834 İshak Efendi'nin dört ciltilik Mecmua-i Ulum-ı Riyaziye adlı eserinin basılması 1 Kasım 1831 İlk gazete Takvim-i Vekayi'nin neşri 1832 Tıphane-i Amire'nin Şehzadebaşı'ndan Cerrahhane'nin bulunduğu binaya nakledilmesi 1832 Memuriyette, ilmiyye ve mülkiyyede rütbelerin yatayına eşitlenip derece ve elkabın (titulature) tesbiti 1832 Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'nın isyanı 1832 İstanbul-İzmit "posta yolu" nun yapımı 1832 İngiliz postalarının kuruluşu 29 Ocak 1832 Topkapı Sarayı'na bitişik Gülhane bahçesinde mevcut binalarda Cerrahhane-i Amire'nin açılması 12 Aralık 1832 Mısır kuvvetlerinin Konya'da Osmanlı ordusunu yenmeleri 1833 Feshanenin kuruluşu 2 Şubat 1833 Mısır kuvvetlerinin Kütahya'ya kadar ilerlemeleri 5 Nisan 1833 Rus kuvvetlerinin yardım amacı ile Beykoz'a asker çıkartmaları ve Rus filosunun İstanbul'a gelmesi Mayıs 1833 Mehmed Ali'nin uzlaşmaya zorlanması : Kütahya Sözleşmesi 8 Temmuz 1833 Mehmed Ali Paşaya karşı Osmanlı-Rus ittifakı : Hünkar İskelesi Antlaşması, Boğazlar'ın diğer devletlere kapatılması 18 Eylül 1833 Münchengraetz Antlaşması 1834 Maçka Kışlası'nda, Mekteb-i Harbiye'nin kurulması 1834 Mukataat Hazinesi'nin isminin "Mansure Hazinesi" olarak değiştirilmesi 1835 Hazine-i Amire ile darphanenin birleştirilmesi 1835-1845 İlk halk konserleri [Tanburi Aleksan Efendi (1815-1864) İstanbul Süleymanpaşa Hanı'ndaki kahvede] 1836 Başhoca İshak Efendi'nin ölümü 1836 İslimye Çuka Fabrikası'nın devlet tarafından işletilmeye başlanması 1836 Başhoca İshak Efendi'nin ölümü 1836 İslimye Çuka Fabrikası'nın devlet tarafından işletilmeye başlanması 11 Mart 1836 Umur-ı Hariciye Nezareti'nin kurulması (hatt-ı hümayun tarihi 23 Zilkaade 1251) 26 Kasım 1837 Osmanlı yapımı "Eser-i Hayr" adlı buharlı geminin denize indirilmesi 1838 Mekteb-i Adli'nin açılması; Üsküdar'da Cemaran adlı Ermeni yatılı yüksek okulunun kurulması; Müderrishane-i Bahri'nin Tersane'deki yeni binasına nakledilmesi; Sultan II. Mahmud'un ilk öğretim alanında yeni bir teşebbüse girişmesi; Sami Efendi'nin İstanbul'da doğuşu 1838 Maliye Nezareti'nin kurulması ve Hazine-i Amire'nin darphaneden ayrılıp Mansure Hazinesi'yle birleştirilmesi 1838 Defterdarlığın Maliye Nazırlığı'na çevrilmesi 24 Mart 1838 Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliyyenin kurulması 16 Ağustos 1838 İngiliz tüccarına geniş imkanlar tanıyan Balta Limanı Ticaret Muahedesi'nin imzalanması. Bu muahede ile gümrük resmi oranının ihracatta %12, ithalatta %5 olarak tesbiti 1839 "Kaime-i mutebere-i nakdiyye"nin çıkarılması 1839 Ali Süavi'nin doğumu; Mekatib-i Rüşdiye Nezareti'nin kurulması; Mekteb-i Tıbbiye'nin Galatasaray'daki yeni binasına taşınması ve mektebin adının Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane olarak değiştirilmesi; Mekteb-i Ulum-ı Edebiye'nin açılması; Notre Dame de Sion Kız Lisesi'nin kurulması 1839-1844 Dr. Bernard'ın Mekteb-i Tıbbiye nazırlığı dönemi 1839-1845 Mekteb-i Fenn-i Nücum'un faaliyet dönemi 24 Haziran 1839 Mehmed Ali ile savaşın tekrar başlaması, Osmanlı kuvvetlerinin Nizip mağlubiyeti 1 Temmuz 1839 II. Mahmud'un vefatı üzerine Abdülmecid'in tahta çıkması, Osmanlı donanmasının Mehmed Ali'ye teslimi 3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı'nın ilanı 3 Mayıs 1840 Ceza Kanunname-i Hümayunu'nun Fransa'dan mülhem bir biçimde düzenlenmesi ve kabulü (14 Temmuz 1851'de bu kanun, kanun-u cedid olarak tadilatla yeniden yürülüğe girer) 1840 Gayri müslim tebaadan Avrupa'ya talebe gönderilmeye başlanması 1840 Tanzimat'ın tatbik edildiği yerlerde temettü vergisi konulma kararı 1840 Bütün hazinelerin Maliye Hazinesi'ne katılması 1840 Posta Nezareti'nin kurulması 21 Aralık 1840 Namık Kemal'in doğumu 1841 Lübnan olayları 1841-1906 Ahmed Ali Paşa'nın doğumu. (ressam) 24 Mayıs 1841 İngiltere'nin yardımıyla Mısır meslesinin halli, Mısır'ın veraset usulü ile Mehmed Ali Paşa'ya bırakılması 13 Temmuz 1841 Londra Boğazlar Mukavelenamesi | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:46 am | |
| 1842 Askeri Baytar Mektebi'nin açılması 1842-1910 Osman Hamdi (ressam, eğitimci, müzeci, arkeolog) 1843 Hereke Fabrikası'nın kurulması 1843 Zeytinburnu Demir Fabrikası inşaatına başlanması 1843 Muhdes kara gümrüklerinin kaldırılması 1843 Feshane'ye çuka dokuma tezgahlarının ilavesi 1 Şubat 1844 Tashih-i sikke 1844 Feshane'de buhar makinelerinin kullanılmaya başlanması 1845 İzmir'de su kuvvetiyle çalışan kağıt fabrikasının kurulması 1845 Bahriye Mektebi'nin Heybeliada'daki binasına taşınması; Kadı yetiştirmek için Süleymaniye'de "Muallimhane-i Nüvvab" medresesinin kurulması; Rüşdiyelerin Darü'l-fünun'a öğrenci yetiştiren orta dereceli mektepler olarak kabul edilmesi Ocak 1845 Sultan Abdülmecid'in Meclis-i Vala'yı ziyareti 13 Mart 1845 Meclis-i Muvakkat'ın (Geçici Maarif Meclisi) çalışmalarına başlaması 10 Nisan 1845 Polis (zabıta) teşkilatının kuruluşu (12 Rebiülevvel 1261 tarihli nizamname) 1846 Meclis-i Maarif-i Umumiye kurulması; Mekatib-i Umumiye Nezareti'nin kurulması; Başhoca Seyyid Ali Paşa'nın ölümü 1846 Rus Ticaret Muahedesi 16 Şubat 1846 Zabtiye müşiriyetinin kurulması Darü'l-Fünun kurmada ilk teşebbüs 1847 Timarlı Sipahi Teşkilatı'nın ilgası 1847 Telgrafın Beylerbeyi Sarayı'nda denenmesi 1847 Dersaadet Bankası'nın kuruluşu 1847 İstanbul'da ilk piyano resitali (Liszt Abdülmecid'e Donizetti'nin Mecidiye Marşı'nı çalıyor); Yeşilköy'de bulunan Ayamama Çiftliğinin ziraat talimhanesi şekline getirilerek ilk pamuk ziaati uygulama eğitiminin burada verilmeye başlanması 1 Mart 1847 Recaizade Ekrem'in doğumu 1848 Avrupa'da liberal ihtilaller : Polonya ve Macaristan'da milliyetçi ayaklanmalar 1848 Protestan Ermeni cemaatinin ve kilisesinin resmen tanınması 1848 İstanbul'da ilk Sanayi Mektebi'nin kurulmasına teşebbüs edilmesi 16 Mart 1848 İstanbul'da Darü'l-Muallimin açılması 18 Kasım 1848 Osmanlı yapımı ilk demir vapurun denize indirilmesi 1849 Veteriner öğretim faaliyetlerine başlanması; Yesarizade Mustafa İzzet'in İstanbul'da vefatı 1850 1847'den geçerli sayılmak üzere gümrük resimlerine esas teşkil eden mal fiyatlarında ithalatta %20, ihracatta %16 indirim yapıldıktan sonra gümrük resimlerinin tesbit edilmesi kararı 1850 Ticaret Kanunname-i Hümayunu'nun kabulü 1850 İlk faizsiz kaimenin çıkarılması 1850 Muallim Naci'nin doğumu 12 Mart 1850 Darü'l-Maarif'in öğrenime başlaması 1851 Ceza Kanunname-i Hümayunu'nun kabulü 1851 Londra Sergisi 1851 Akademik karakterde ilk ilmi dernek olan Encümen-i Daniş'in açılması 18 Temmuz 1851 Encümen-i Daniş'in kurulması 1852 Abdülhak Hamid'in doğumu; İstanbul Şark Cemiyetinin (Societe Orientale de Constantinople) kurulması 1853 "Mukaddes yerler" meselesi, Rusya'nın tazyikleri ve Kırım Savaşı'nın patlaması 1853 İstanbul'da I. Abdülmecid tarafından Dolmabahçe Sarayı'nın inşa ettirilmesi 1854 İlk dış istikraz : Borçlanma devrinin ve alışkanlığının başlaması 1854 Meclis-i Vala'nın "Meclis-i Ali-yi Tanzimat" ve "Meclis-i Ahkam-ı Adliye'ye" ayrılması 1854 İhtisab teşkilatının lağvı 12 Mart 1854 Rusya'ya karşı İngiltere ve Fransa ile ittifak 1855 Piyanonun yüksek sosyeteye geçişi [Leyla (Saz) Hanım'ın babası Hekimbaşı İsmail Paşa'nın köşküne İtalya'dan getirtilen] 1855 Gayri müslimlerden alınan "cizye"nin kaldırılması 1855 Paris Sergisi 16 Ağustos 1855 İstanbul'da Şehremanetinin kurulması (modern belediye idarelerinin başlangıcı) 9 Eylül 1855 Osmanlı İmparatorluğu'nda telgrafın hizmete girmesi 14 Kasım 1855 Et ve Ekmek dışında hemen bütün maddelerden narhın kaldırılması 1856 Rusya'nın Asya'da Türk illeri istikametinde fetihlere başlamasının şartlarının oluşması 1856 Bank-ı Osmani'nin kurulması 1856 Arap alfabesinin Mors alfabesine uyarlanmasıyla telgrafların Türkçe olarak çekilmeye başlanması 1856 Islahat Fermanı 1856-1860 Köstence-Çernevo'da demiryolu hattının yapımı 1856-1866 İzmir-Aydın demiryolu hattının yapımı 15 Şubat 1856 İstanbul Tıp Cemiyeti'nin (Societe Medicale de Constantinople) kurulması 18 Şubat 1856 Islahat Fermanı'nın ilanı 30 Mart 1856 Paris Barış Antlaşması 30 Mart 1856 Rusya'nın bozguna uğraması 30 Mart 1856 Karadeniz'in tarafsız ve silahsız bir hale getirilmesi 22 Mayıs 1856 İstanbul Tıp Cemiyeti'ne Şahane ünvanının verilmesi ve cemiyetin adının, Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane olarak değişmesi 1857 Orman Mektebi açılması hususunda ilk teşebbüs 1857 Cidde olayları ve İngiliz kuvvetlerinin, müslim-gayri müslim çatışmalarına müdahalesi 1857 Gümrük resminin, eşyanın vardığı değil çıktığı yerde alınması usulünü getiren Mahrec Nizamnamesi'nin yayımlanması 1857-1862 Beyrut - Şam şosesinin yapımı 17 Mart 1857 Maarif-i Umumiyye Nezareti'nin kurulması 6 Kasım 1857 Paris'te Mekteb-i Osmani adında bir Osmanlı mektebinin açılması 1858 Ceza Kanunname-i Hümayunu'nun kabulü 1858 Kız rüşdiye mekteplerinin açılması 1858 Kaimelerin iptali için dış istikraz yapılması 1858-1859 Emlak, arazi ve temettü vergilerinin ayrılması 6 Haziran 1858 Arazi Kanunnamesi'nin kabulü 8 Haziran 1858 Beyoğlu ve Galata'da kurulacak Altıncı Daire-i Belediyye'nin nizamname-yi umumisi (ilk örnek belediye) 1859 Kaimelerin piyasadan toplanabilmesi için "iane-i umumiyye" toplanması 1859 Fransızca'dan yapılan ilk şiir tercümesi risalesi, Şinasi'nin Tercüme-i Manzume'sinin neşri 12 Şubat 1859 Mekteb-i Mülkiyye'nin kuruluşu 1860 Ticaret mahkemelerinin kuruluşu 1860 İlk basılı yerli tiyatro, Şinasi'nin Şair Evlenmesi'nin tefrika edilmesi 1860-1861 Lübnan ve Suriye Olayları 1860-1861 Lübnan'ın imtiyazlı bir eyalet haline getirilmesi 22 Ekim 1860 Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayına başlaması 1861 Abdülmecid'in vefatı ve Abdülaziz'in tahta çıkması 1861 Cemiyet-i İlmiyye-i Osmaniye'nin kuruluşu 1861 Usul-i Muhakemat-ı Ticaret Nizamnamesi'nin kabulü 1861-1866 Rusçuk - Varna demiryolu hattının yapımı 9 Haziran 1861 Cebel-i Lübnan mutasarrıflığı'nın hususi statüsünün tesbiti ve Cebel-i Lübnan nizamnamesi 9 Haziran 1861 David Paşa'nın Lübnan'a vali olarak atanması 29 Nisan 1861 Fransız ve İngilizler'le Kanlıca Ticaret muahedelerinin yapılması. Bu muahede dış ticarette gümrük resmi oranının %8'e yükseltilmesi ve esnaflıkta inhisar sisteminin kaldırılması 1862 Tuna vilayetinin kuruluşu ve Mithad Paşa'nın vali olarak tayini 1862 Gümrük resimlerine esas teşkil eden mal fiyatlarında %10 indirim yapıldıktan sonra gümrük resmi alınmaya başlanması 1862 Kaimelerin piyasadan tamamıyla toplanması | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:47 am | |
| 1862 Altının değerinin 100 kuruş olarak tesbiti 1862 Roman türünde Batıdan yapılan ilk tercüme, Fenelon'dan Tercüme-I Telemak'ın Yusuf Kamil Paşa tarafından yayınlanması; Cemiyet-I Tıbbiye-i Osmaniye'nin kurulması 1862 Mahrec-i Aklam'ın kurulması 20 Temmuz 1862 Mekteb-i Maarif-i Adliye'nin, "Mekteb-i Aklam" adı altında yeni bir şekle sokulması 8 Ekim 1862 Islah-ı Sanayi Komisyonu'nun teşkil edilmesi 1863 Abdülaziz'in Mısır'a seyahati 1863 Mithad Paşa tarafından Niş'te ilk Islahhane'nin (sonraki yıllarda Sanayi Mektebi) kuruluşu 1863 İstanbul Eczacılık Cemiyeti'nin (Societe de Constantinople) kurulması; Protestan Robert Koleji'nin açılması 1863 Menafi Sandığı'nın kurulması 1863 Mektuplara pul yapıştırılmaya başlanması 1863 Ticaret-i Bahriyye Kanunnamesi'nin kabulü 13 Ocak 1863 Darü'l-Fünun'da, halka açık serbest konferans şeklinde derslere başlanması 18 Şubat 1863 Sultanahmet Sergisi'nin (Sergi-i Umumi) açılışı 1864 Mekatib-i Sıbyan-ı Müslime Komisyonu'nun kurulması; Mekteb-i Harbiye dahilinde Erkan-ı Harp sınıfının açılması; Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye'nin (Darü'ş-Şafaka) kurulması; Saint Joseph okulunun kurulması; İlk basılmış nazariyat kitabı (Haşim Bey'in Mecmu'atü'l-Makamat'ı) 1864 İyonya adalarının (Yedi Ada Cumhuriyeti'ni oluşturan adalar) İngiltere tarafından Yunanistan'a verilmesi 1864 Karadan Hindistan'ı Avrupa'ya bağlayan telgraf hattının tamamlanması 1864 Islah-ı Sanayi Komisyonu'nun kuruluşu 1864 Nizamiye mahkemelerinin kuruluşu 1864-1876 Paris'e talebe gönderilmesi 8 Ekim 1864 Vilayet Nizamnamesi'nin kabulü 1865 Müstakil Romen kilisesinin kurulması 1865 İstanbul Birinci Şehir Postası'nın kuruluşu 1865 Darü'l-Fünun binasının inşasının tamamlanması ve Maliye Nezareti'ne tahsis edilmesi; Mekteb-i Tıbbiye'nin nazırlığına Cemaleddin Efendi'nin getirilmesi Eylül 1865 Mekteb-i Osmani'nin lağvedilmesi 1866 Girit isyanları , Yunanistan ile birleşme faaliyetleri 1866 Tezkire türünün son örneği olan Hatimetü'l-Eş'ar'ı yazan Fatih'in ölümü; Halid Ziya'nın doğumu 1866 Mısır veraset usulünün değiştirilmesi 1866 Ahmed Süreyya Emin Bey'in modelini hazırladığı seri ateşli topla Osmanlılar'ın topçulukta hamle yapması 1866 Simkeşler Şirketi'nin kuruluşu 1866 Dahilde sarfedilecek malların rayiç fiyatından %10 indirim yapıldıktan sonra gümrük resimlerinin tesbit edilmesi kararı 1866-1867 Avusturya'nın Prusya karşısında mağlup olması ve Macaristan ile eşit bir birlik kurması : Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1867 Sırbistan'daki son Osmanlı askeri temsiliyetinin ortadan kaldırılması, Sırp kalelerinin tahliyesi 1867 Rüşdiyelere gayri müslim talebe alınmaya başlanması; Beyrut Amerikan Üniversitesi'nin kurulması 1867 Mısır Valisi İsmail Paşa'nın "hıdiv" olması 1867 Genç Osmanlılar'ın Avrupa'ya kaçmaya başlamaları 1867 Yabancılara mülk edinme hakkının verilmesi 1867 Bahriye Nezareti'nin Kuruluşu 1867 Saraçlar Şirketi'nin kuruluşu 1867 Menafi Sandığı'nın bütün vilayet ve sancak merkezlerine yayılması 1867-1876 İzmir Rıhtımı'nın inşası 22 Şubat 1867 Eğitim sahasında Fransız notasının verilmesi 8 Haziran 1867 Mısır'a hıdivlik statüsünün verilmesi 21 Haziran 1867 Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati 1868 Ali Paşa'nın Girit isyanlarını teskin etmesi ve Girit'e özerk bir statü verilmesi 1868 Galatasaray Sultanisi'nin açılması 1868 İstanbul Emniyet Sandığı'nın kurulması 1868 Demirciler ve Dökümcüler şirketlerinin kuruluşu 1868 Yunan postasının kapatılması 1868 Feshane'nin modern bir dokuma fabrikası haline getirilmesi 1868 Darü'l-Muallimin-i Sıbyan'nın açılması; Mekteb-i Hiref ve Sanayi'nin kurulması; Sanayi Mektebi'nin kurulması 1 Mart 1868 Adliye Nezareti'nin kurulması 1 Nisan 1868 Şura-yı Devlet'in teşekkülü ve Divan-ı Ahkam-ı Adliyye'nin ayrı bir temyiz organı olarak ayrılması 1 Eylül 1868 Mekteb-i Sultani'nin açılması 1869 Süveyş Kanalı'nın açılması 1869 Osmanlı Ordusu'nun Nizamiye, Redif ve Mustahfız diye üç bölüme ayrılması 1869 Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye'nin ilk kitabının kabulü 1869 Mekteb-i Harbiye dahilinde bir Baytar sınıfının açılması 8 Nisan 1869 İkinci Darü'l-Fünun binasının inşasının tamamlanması ve Darü'l-Fünun-ı Osmani'nin kurulması 26 Ağustos 1869 Turuk Nizamnamesi'nin kabulü 2 Eylül 1869 Maarif-i Umumiyye Nizamnamesi ile ilk ve orta tedrisatın düzenlenmesi Ekim 1869 Darü'l-Fünun-ı Osmani'de talebe kaydına başlanması 1870 Müstakil Bulgar kilisesinin kurulması ve Bulgarlar'ın Rum Patrikhanesi'nin nüfuzundan çıkmaları 1870 Fransa'nın, Almanya ve Prusya Savaşı'nda ağır mağlubiyet alması 1870 Cenab Şehabeddin'in doğumu; Batılı tarzda ilk roman hikaye türünde, Ahmed Midhat'ın Su-i Zan-Esaret adlı kitabının neşri; Mühendishane'nin Maçka Harbiye Mektebi içerisinde topçu ve istihkam sınıflarında eğitim faaliyetlerine devam etmesi; Sıbyan mekteblerinin ıslahı ve iptidai adı altında yeni mekteplerin açılması; Darü'l-Fünun'ı Osmani'yi teşkil eden şubeler arasında "İlm-i hukuk" şubesinin de yer alması; Tıp eğitiminin Türkçe yapılmaya başlanması 1870 Karadeniz'in tekrar silahlandırılması ve Rusya'nın Paris Antlaşması'nın hükümlerini tanımaması 1870 Darülfünunun açılması teşebbüsü 1870-1927 Kemaledin Bey (mimar) 20 Şubat 1870 Darü'l-Fünun-ı Osmani'nin büyük bir merasimle açılması 26 Nisan 1870 Darü'l-Muallimat'ın açılması 2 Temmuz 1870 Kavanin ve Nizamat Dershanesi'nin açılması Ekim 1870 Darü'l-Fünun müdürü Tahsin Efendi'nin umuma açık konferanslar (ders-I'am) tertip etmesi 1871 Sadrazam Ali Paşa'nın vefatı 1871 Saint-Esprit okulunun kurulması 1871 Abdülaziz'in şahsi idaresinin artması, Mahmud Nedim Paşa sadareti 1871 Dersaadet Tahvilat Borsası Nizamnamesi'nin yayımlanması 1871 Posta ve Telgraf nezaretlerinin birleştirilmesi ve İkinci Posta Nizamnamesi'nin neşri 22 Ocak 1871 İdare-yi Umumiyye-i Vilayat Nizamnamesi 13 Eylül 1871 Şinasi'nin ölümü 1872 Emniyet Sandığı'nın şubelerinin açılması 1872 Darü'l-Maarif idadisinin kurulması; Maadin Mektebinin kurulması 1873 Meclis-i Tetkikat-ı Şer'iyye'nin kuruluşu 1873 Mehmed Akif'in doğumu; Türkçe ilk modern tıp lugatı olan Lügat-ı Tıbbiye'nin neşredilmesi; Sava Paşa'nın yeni bir Darü'l-Fünun kurmakla görevlendirilmesi; Darü'l-Fünun-ı Osmani'nin kapanması Haziran 1873 Mekteb-i Sultani'nin, Gülhane Bahçesi'ndeki Saray'a bitişik binalara nakledilmesi 1874 Rusya'nın kışkırtmaları ve Panislavist faaliyetlerin artması 1874 Hukuk Mektebi, Mülkiye Mühendis Mektebi ve Edebiyat Mektebi'nden oluşan Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin açılması; İstanbul Darü'l-Muallimi'nin açılması; İlk basılmış nota (Notacı Emin Efendi, 1845-1907) 1874 Kara gümrüklerinin lağvı 1874 Islah-ı Sanayi Komisyonu faaliyetinin durdurulması 1874-1875 Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin eğitime başlaması; Osmanlı İmparatorluğu'nda sivil mühendislik eğitiminin başlaması 1875 Bosna-Hersek isyanları 1875 Askeri rüşdiye mekteplerinin açılması; Mora Yenişehir İdadisi'nin açılması 1876 Bulgar isyanları 1876 Karadağ'ın Osmanlı Devleti'ne savaş ilanı 1876 Abdülaziz'in tahttan indirilmesi, V. Murad'ın tahta çıkması, hal'i ve Abdülhamid'in cülusu 1876 Meşrutiyet'in ilanı 1876 İstanbul'da Balkan krizini görüşmek üzere internasyonal bir konferansın toplanması : Tersane Konferansı 1876 İstikrazların mürettebat ödemelerinin durdurulması 1876 Mecelle-i Ahkam-ı Adliyye'nin son kitabının kabulü 1876 Edebi roman hüviyetinde ilk eser olan, Namık Kemal'in İntibahı'nın neşri; İzmir ve Manastır'da yaıtılı idadiler açılması 23 Mart 1876 Ziya Gökalp'in doğumu 23 Aralık 1876 I. Meşrutiyet'in (Kanun-ı Esasi) ilanı 1877 Rusya'nın tecavüzü ve Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması: Balkanlar'ın ve Doğu Anadolu'nun Rus işgaline uğraması 1877 Mahrec-i Aklam'ın Mekteb-i Mülkiye'nin idadi sınıflarıyla birleştirilmek suretiyle kaldırılması; Mekteb-i Tıbbiye'nin tekrar Gülhane'ye nakledilmesi; Fenn-i Resim ve Mimari Mektebi'nin kurulması 1877-1878 Darü'l-Fünun ve Mekteb-i Sultani'nin bir yıl eğitime ara vermesi 19 Mart 1877 İlk Meclis-i Meb'usan'ın içtimaı (o yılın 28 Haziran'ına kadar çalışır) 25 Eylül 1877 Dersaadet Belediye Kanunu (Meclis-i Mebusan'da müzakere edilerek kabul edilir) 5 Ekim 1877 Vilayet Belediye Kanunu'nun kabulü 13 Aralık 1877 Meclis-i Meb'usan'ın süresiz tatili 1878 Ayastefanos ve Berlin Antlaşmaları imzalanması 1878 Sırbistan, Karadağ ve Romanya'nın müstakil birer devlet olmaları 1878 Bulgaristan Prensliği'nin ortaya çıkması 1878 Ermeni meselesinin zuhuru 1878 Ali Suavi'nin öldürülmesi 1878 Kıbrıs'ın İngiltere tarafından ele geçirilmesi 1878 Bosna ve Hersek'in Avusturya-Macaristan'ın işgal ve idaresine terki 1878 Makedonya meselesinin ortaya çıkması 13 Şubat 1878 Meclisin kapatılması Ekim 1878 Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin tekrar eğitime başlaması 1879 II. Abdülhamid devrinde basılan kaimelerin toplatılıp imha edilmesi 1879 Mehakim-ı Nizamiye Teşkilatı Kanunu'nun kabulü 1879 Mekatib-i Sıbyaniye Dairesi'nin kurulması; Maarif merkez teşkilatının yeniden düzenlenmesi 1879 Usul-ı Muhakemat-ı Cezaiyye Kanunu'nun kabulü 1880 Vergi reformu | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:47 am | |
| 1880 Yafa-Kudüs demiryolu hattının tamamlanması 1880 İlk köy romanı, Ahmed Midhat'ın Bahtiyarlık'ının neşri; Darü'l-Fünun-ı Sultani Turuk u Maabir Mektebi'nin ilk mezunlarını vermesi 1880 Usul-ı Muhakemat-ı Hukukiyye Kanunu'nun kabulü 13 Mart 1880 İstanbul'da bir kız idadisinin açılması 17 Mayıs 1880 Ziya Paşa'nın ölümü Ekim 1880 Darü'l-Fünun-ı Sultani Hukuk Mektebi'nin ilk mezunlarını vermesi 20 Aralık 1880 Darü'l-Fünun-ı Sultani'nin ilk mezunlarını vermesi; Journal de la Societe de Pharmacie de Contantinople'un yayınlanması; Cemiyet-I İlmiye'nin kurulması 1881 Mustafa Kemal'in Doğumu 1881 Mısır'ın İngilizler tarafından işgali 1881 Düyun-ı Umumiyye idaresinin kurulması 1881 Mühendishane'de mümtaz sınıf adı altında yeni bir sınıf teşkil edilmesi; Darü'l-Fünun-ı Sultanı Turuk u Maabir Mektebi'nin faaliyetlerinin son bulması; Orman ve Maadin Mektepleri'nin birleştirilmesi 1882 Tunus'un Fransızlar tarafından işgali 1882 Muharrem Kararnamesi'nin neşri 2 Ocak 1882 Sanayi-i Nefise Mektebi'nin kurulması ve Osman Hamdi Bey'in müdür olması 1883 Osmanlı ordusunun Prusya askeri heyeti tarafından ıslahına başlanması 20 Haziran 1884 Mülkiye Mühendis Mektebi kurulması 1 Kasım 1884 Mülkiye Mühendis Mektebi'nin Mühendishane-I Berri-I Hümayun'un bir odasında eğitimine başlaması 2 Aralık 1884 Yahya Kemal'in doğumu 1885 Doğu Rumeli'nin Bulgaristan tarafından ilhakı 1885 Abdülhak Hamid'in Makber'inin neşri 18 Eylül 1885 Doğu Rumeli eyaleti valiliğinin Bulgaristan prensine verilerek bu bölgedeki kontrolün zayıflaması 1886 Adana-Mersin demiryolu hattının tamamlanması 1886 Maarif Nezareti'ne bağlı olarak Mekatib-i Gayri müslime ve Ecnebiye Müfettişliği'nin kurulması 1886 Adana-Mersin demiryolu hattının tamamlanması 1886 Maarif Nezareti'ne bağlı olarak Mekatib-i Gayri müslime ve Ecnebiye Müfettişliği'nin kurulması 1886-1887 Darü'l-muallimin'in yatılı hale getirilmesi 1887 Yedikule Havagazı Fabrikası'nın kurulması 1887 Ahmed Haşim'in doğumu; Şevki Efendi'nin İstanbul'da vefatı 5 Şubat 1887 Beşir Fuad'ın intiharı 1888 Haydarpaşa-İzmir-Ankara demiryolu imtiyazının Almanlar'a verilmesi 1888 Beyrut'ta Saint Joseph Katolik Tıp Mektebi'nin açılması; Baytar sınıfının tekrar Harbiye Mektebi bünyesine alınması 2 Aralık 1888 Namık Kemal'in ölümü 1889 İttihad-ı Osmanı Cemiyeti'nin (İttihat ve Terakki) kurulması 1889 İdadi öğrenimine dayanan dört yıllık bir Mülkiye Baytar Mektebi'nin kurulması 27 Mart 1889 Yakup Kadri'nin doğumu 1890 Bulgar Makedonya ve Anadolu'da Ermeni ihtilal çetelerinin faaliyetlerini arttırmaları 1891 Mülkiye Baytar Mektebi'nin Halkalı Ziraat Mektebi'ne yatılı olarak nakledilmesi 1891 Yol inşaatında bedenen çalışma mecburiyetinin paraya çevrilmesi 1891 Kadıköy - Kurbağalıdere Havagazı Fabrikası'nın kurulması 1891 Hereke Fabrikası'nın halı kısmının açılması 3 Kasım 1891 Darü'l-Muallim'in aliye şubesi açılması 1892 Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının işletmeye açılması 1892 Orman ve Maden Mektebi'nin kapatılması; II. Abdülhamid tarafından Yıldız'da porselen atölyelerinin kurulması 1893-1896 İstanbul-Selanik demiryolu hattının yapımı 1894 Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'nin ilk veteriner mezunlarını vermesi; İmmaculée Conseption veya St Marie okulunun kurulması; İlk basılmış musiki lugatı (Hoca Kazım Bey'in Musiki Istılahatı) 1894 Sasun'da Ermeni olayları 1894 Selanik-Manastır demiryolu hattının tamamlanması 1895 İstanbul'da Ermeni olayları, yabancı devletlerin Ermeniler lehinde müdahaleleri 1895 Galata Rıhtımı inşaatının tamamlanması 1895 Gayri müslim okullarına Türkçe muallimi tayininin kararlaştırılması 1895 Baruthane-i Amire'de dumansız barut imal edilmesi 14 Şubat 1895 Sadrazam Said Paşa'nın beş fakülteden "darü'l-icaze" oluşan bir darü'l-fünun kurma teklifi 1896 Tevfik Fikret'in Servet-i Fünun'un edebi sayfalarının idareciliğini yüklenmesiyle Edebiyat-ı Cedide devrinin başlaması 1896 Ermenilerin Osmanlı Bankası'nın İstanbul şubesine saldırmaları 1896 Girit isyanının alevlenmesi 1896 Eskişehir-Konya demiryolu hattının tamamlanması 1897 Yunan kuvvetlerinin Girit'e çıkması, Yunan çetelerinin Rumeli'deki Osmanlı sınırlarına saldırmaları 17 Nisan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı ve Osmanlı zaferi 1898 Girit meselesinin devam etmesi; adaya muhtariyet verilmesi Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesi, Yunan prensi Yorgi'nin vali olarak kabul edilmesi 1899 Bağdat demiryolu imtiyazının Almanlar'a verilmesi 1899 Arifiye-Adapazarı demiryolu hattının açılması 1900 Hicaz demiryolunun inşasına girişilmesi 1900 İstanbul Rıhtımı inşaatının tamamlanması 31 Ağustos 1900 Darü'l-Fünun-ı Şahane'nin kurulması 1901 Servet-i Fünun dergisinin geçici olarak kapatılmasıyla Edebiyat-ı Cedide topluluğunun dağılması; Lügat-ı Tıbbiye'nin ikinci baskısının yapılması; Vidinli Tevfik Paşa'nın ölümü 1901 Makedonya'da çete faaliyetlerinin artması, büyük devletlerin müdahaleleri 1901-1908 Hicaz demiryolu hattının yapımı 1902 Yemen isyanlarının tekrar başlaması 1902 Hereke Fabrikası'na çuka ve şayak tezgahlarının eklenmesi 23 Kasım 1902 Makedonya'da Bulgar İhtilal Cemiyeti'nin faaliyeti 23 Kasım 1902 Cum'a-ı Bala ayaklanması 23 Kasım 1902 Makedonya'ya özel ıslahat planı hazırlanması 8 Aralık 1902 Hüseyin Hilmi Paşa'nın geniş yetkilerle "umumi müfettiş" olarak Makedonya'ya tayini 1903 İdadilerin altı yıla çıkarılması 2-3 Ağustos 1903 İlinden (Aya ilya yortusu günü) isyanı 2-3 Ağustos 1903 Bulgar-Osmanlı Savaşı tehlikesinin doğması 31 Ağustos 1903 Şam Mekteb-i Tıbbiyesi'nin kurulması Eylül 1903 Mürzsteg Programı : Makedonya'ya muhtariyet verilmesi 1904 Haydarpaşa Rıhtımı'nın tamamlanarak işletmeye açılması 1905 Hereke Fabrikası'nda fes imalatına başlanması 21 Temmuz 1905 Ermeniler'in II. Abdülhamid'e bombalı saldırı tertiplemeleri 1906 Akabe olayları ve Akabe krizi 1908 Beykoz Deri Fabrikası'nın Harbiye Nezareti'ne bağlanması 1908 Osmanlı Eczacı İttihat Cemiyeti'nin kurulması; Osmanlı Cemiyet-i İlmiye-i Baytariyesi'nin açılması; Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti'nin kurulması 23 Temmuz 1908 II. Meşrutiyet'in ilanı 5 Ekim 1908 Avusturya- Macaristan'ın Bosna-Hersek'i ilhak ettiğini ilan etmesi. 6 Ekim 1908 Girit Rumları'nın adayı Yunanistan'a bağladıklarını ilan etmeleri 17 Aralık 1908 II. Meşrutiyet dönemi ilk Meclis-i Meb'usanının toplanması 1909 Adana'da Ermeniler'in ayaklanmaları 1909 Gayri müslimlere "bedel" yerine askerlik hizmeti konulması 1909 Fecr-i-Ati edebi topluluğunun kuruluşu; Cemiyetler Kanunu'nun çıkması; Dişhekimliği Okulu'nun açılması; Orman Mekteb-i Alisi adı altında yeni bir okul açılması; Mekteb-i Tıbbiye'nin, Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye ile birleştirilerek Haydarpaşa'ya nakledilmesi; Muallimhane-i Nüvvab'ın Medresetü'l-Kuzat adını alması; Mülkiye Mühendis Mektebi'nin Nafıa Nezareti'ne bağlanması ve Mühendis Mekteb-i Alisi adını alması 1909-1910 Osmanlı Mühendis ve Mimar Mecmuası'nın çıkması 27 Şubat 1909 Usul-i Muhasebe-ı Umumiyye Kanunu'nun kabul edilmesi 13 Nisan 1909 31 Mart Olayı 19 Nisan 1909 Hareket Ordusu'nun Yeşilköy'e varması, İstanbul'daki kargaşayason vererek düzeni sağlaması 27 Nisan 1909 II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi, V. Mehmed Reşad'ın tahta çıkarılması 21 Ağustos 1909 Darü'l-Fünun-ı Şahane'nin Vezneciler'deki Zeynep Hanım konağına taşınması 17 Aralık 1909 Meclisin açılması 1910 Arnavutlar'ın ayaklanmaları 1910 Dahili gümrüklerin tamamen kaldırılması 1910 Vilayet merkezlerindeki bir kısım idadilerin "lise"ye dönüştürülmeye başlanması; ilk çalgı metodu (Ali Salahi Bey, Kendikendine Ud Öğrenme Usulü, Matbaa-ı Amire). 1911 Sultan Reşad'ın Arnavutlar'ı teskin için Rumeli seyahatine çıkartılması 1911 İtalya'nın Trablusgarp ve Bingazi'ye saldırması ve işgali 1911 Gayri müslim cemaatlerin birleşerek mektepleri konusunda yeni bir düzenleme istemeleri; 78 devirli ilk plaklar (Tanburi Cemil, Orfeon Record) 1911-1912 Osmanlı İtalyan Savaşı 1912 Yeşilköy Hava Uçuş Okulu'nun Açılışı 1912-1913 Balkan devletlerinin Osmanlı-İtalyan Savaşı'ndan istifade etmek istemeleri : Balkan Savaşı 18 Ocak 1912 Meclis-i Meb'usan'ın feshi 25 Mart 1912 Türk Ocaklarının kurulması 18 Nisan 1912 II. Dönem Meclis-i Meb'usan'ın toplanması 18 Nisan 1912 İtalyanlar'ın Rodos, Oniki Ada ve Çanakkale Boğazı'na tecavüzleri 5 Ağustos 1912 II. Dönem Meclis-i Meb'usan'ın feshi 22 Temmuz 1912 Gazi Ahmed Muhtar Paşa hükümeti : Büyük Kabine Eylül - Ekim 1912 I. Balkan Savaşı 15 Ekim 1912 Trablus ve Bingazi'nin İtalya'ya terki : Ouchy Antlaşması, Rodos ve Oniki Ada'nın İtalya elinde kalması 29 Ekim 1912 Kamil Paşa'nın sadareti | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:47 am | |
| 29 Kasım 1912 Arnavutluk'un istiklalini ilan etmesi 1913 Liselerin mevcut idadilerin yerini alması 23 Ocak 1913 Babıali Baskını : Mahmud Şevket Paşa'nın sadareti 13 Mart 1913 Muvakkat İdare-i Umumiyye-i Vilayet Kanunu (kanun meclisten geçmeden yürürlüğe girer) 30 Mayıs 1913 I. Balkan Savaşı'nın sona ermesi 11 Haziran 1913 Sadrazam Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi, Said Halim Paşa'nın sadareti 29 Haziran 1913 Balkan devletleri arasında savaş : Osmanlı mirasının paylaşılmasının kanlı kavgası 21 Temmuz 1913 Edirne'nin geri alınması 29 Ağustos 1913 Osmanlı-Bulgar barışı : İstanbul Antlaşması 14 Kasım 1913 Osmanlı-Yunan barışı : Atina Antlaşması 14 Aralık 1913 Osmanlı ordusunun Almanya tarafından ıslahı 1914 Ecnebi postalarının hepsinin kapatılması 1914 Dış ticarette gümrük resmi oranının %15'e çıkarılması 1914 Islah-ı Medaris Nizamnamesi 1914 Diş Hekimleri Mezunin ve Talebe Cemiyeti'nin kurulması; Türk Bilgi Derneği'nin kurulması; Medreset'ül-Hattatin'in kurulması; Dar'ül-Hilafeti'l-Aliyye Medreseleri'nin kurulması; Medresetü'l-Hattatin'in İstanbul'da açılışı; Medresetü'l-Hattatin'in açılışı; İlk resmi müzik ve tiyatro okulu (Darü'l-Elhan) 8 Şubat 1914 Anadolu'da Ermeni talepleri doğrultusunda ıslahatı öngören Osmanlı-Rus Antlaşması ("Muamele") 14 Mayıs 1914 III. Dönem Meslis-i Meb'usan 28 Haziran 1914 Avusturya-Macaristan veliahdının Saraybosna'da öldürülmesi 28 Temmuz 1914 Avusturya Macaristan'ın Sırbistan'a savaş ilanı 1 Ağustos 1914 Almanya'nın Rusya'ya savaş ilanı 2 Ağustos 1914 Meclis-i Meb'usan'ın süresiz tatili (IV. Ve son dönem meclis 12 Ocak 1920'de toplanacak ve 2 Nisan 1920'de İstanbul'un işgali üzerine dağıtılarak mebuslar sürgüne yollanacak) 2 Ağustos 1914 Osmanlı Devleti ile Almanya arasında ittifak antlaşmasının imzalanması 4 Ağustos 1914 Almanya'nın Fransa'ya, İngiltere'nin Almanya'ya savaş ilanı : I. Cihan Savaşı'nın başlaması 10 Ağustos 1914 Alman savaş gemilerinin (Yavuz ve Midilli) Boğazlardan geçmelerine izin verilmesi 9 Eylül 1914 1 Ekim tarihinden geçerli olmak üzere kapitülasyonların kaldırılması 12 Eylül 1914 İnas Darü'l-Fünun'unun kurulması 29 Eylül 1914 İslah-ı Medaris Nizamnamesi'nin yayınlanması 29 Ekim 1914 Karadeniz'e açılan Osmanlı filosunun Rus limanlarını topa tutması Kasım - Aralık 1914 Enver Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetlerinin Sarıkamış felaketi 3 Kasım 1914 Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne savaş ilanı 5 Kasım 1914 İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı Devleti'ne savaş ilanı 11 Kasım 1914 Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'ne savaş ilanı 14 Kasım 1914 Cihad-ı Ekber ilanı 14 Kasım 1914 İnas Sanayi-I Nefise Mektebi'nin açılması 18 Aralık 1914 Mısır'ın İngiltere himayesinde bir "krallık" haline getirilmesi, Osmanlı Devleti'nin hukukuna son verilmesi 1915 Evrak-ı nakdiyye çıkarılması 1915 Gümrük resmi oranının %30'a yükseltilmesi 1915 Mekteb-i Tıbbiye'nin Darü'l-Fünun'a bağlanarak bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne dönüşmesi Ocak - Şubat 1915 Cemal Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetlerinin Mısır seferi : Kanal hezimeti Ocak - 18 Mart 1915 Müttefiklerin Çanakkale Boğazı'nı geçmeye çalışması : Çanakkale Savaşları 27 Mayıs 1915 Doğu Anadolu'da Ruslar'la işbirliği yapan Ermeni nüfusun iç bölgelere taşınması : Tehcir 1916 Hicaz ve Mekke'nin kaybı 1916 İzmit Dokuma Fabrikası'nın kapanması 1916 Tevhid-i Meskukat Kanunu 1916 Dar'ül-Hilafeti'l-Aliyye Medreseleri üstünde Medresetü'l-Mütehassısın adı altında bir ihtisas medresesi kurulması; İlk Musiki cemiyeti (Darü't-Talim-i Musiki) 1917 Yıldırım Orduları Grubu'nun kurulması 1917 Irak ve Suriye cephelerinin çöküşü 1917 Rusya'da Bolşevik ihtilalinin çıkması ve çarlığın sonu 1917 Cemaat mahkemelerinin kaza yetkisinin kaldırılışı 1917 Hukuk-ı Aile Kararnamesi'nin kabulü 25 Mart 1917 Şer'iyye mahkemelerinin Adliye Nezaretine bağlanması 6 Nisan 1917 Amerika Birleşik Devletleri'nin savaşa iştiraki ve Almanya'ya savaş ilanı 1918 Şam Mekteb-i Tıbbiyesi'nin Beyrut'un işgali neticesinde kapanması; Gazi Ahmed Muhtar Paşa'nın ölümü 3 Mart 1918 Brest Litowsk Antlaşması 3 Temmuz 1918 Sultan Reşad'ın vefatı ve Vahdeddin'in tahta çıkması 2 Ekim 1918 Bulgaristan'ın savaştan çekilmesi 8 Ekim 1918 Sadrazam Talat Paşa'nın istifası, Ahmed İzzet Paşa'nın sadareti 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin imzalanması 3-4 Kasım 1918 Almanya ve Avusturya'nın savaştan çekilmeleri 8 Kasım 1918 İzzet Paşa'nın istifası ve Tevfik Paşa'nın sadareti 13 Kasım 1918 İtilaf Devletlerinin İstanbul önlerine gelerek şehri teslim almaları 1919 Hukuk-ı Aile Kararnamesi'nin ilgası 1919 İstanbul Darü'l-Fünun-un bir ıslahat programı ile Osmanlı Darü'l-Fünun-u adıyla yeniden canlandırılmaya çalışılması; Harbiye Mektebi'nin adının "Muhtelit Harbiye Mektebi" olması 4 Mart 1919 4 Mart 1919 Damat Ferid Paşa'nın sadareti: Hürriyet ve İtilaf Partisi'nin iktidara geçmesi 15 Mayıs 1919 Yunanlılar'ın İzmir'i işgali ve Batı Anadolu'da ilerlemeleri 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul Hükümeti tarafından Anadolu'ya gönderilmesi 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi 2 Ekim 1919 Damat Ferid'in istifası ve Ali Rıza Paşa'nın sadareti 22 Ekim 1919 Amasya Protokolü 24 Ekim 1919 Çıkarılan yeni bir nizamname ile fakültelere "medrese" denmeye başlanması ve Darü'l-Fünun'un ilmi muhtariyeti haiz olduğunun tasdik edilmesi 29 Kasım 1919 Misak-ı Milli : Milli gaye ve hedeflerin, milli sınırların belirlenerek ilanı 1920 Mektebi Harbiye'nin Ankara'da "Sunuf-ı Muhtelife Zabit Namzetleri Talimgahı" olarak açılması; İnas Darü'l-Fünun-un lağvedilmesi 16 Mart 1920 İtilaf işgal kuvvetlerinin İstanbul'daki resmi binalara girmeleri, meclisin dağıtılması ve kapanması, mebusların Anadolu'ya kaçmaları, ele geçenlerin İngilizler tarafından sürülmesi 5 Nisan 1920 Ferid Paşa'nın sadareti 11 Mayıs 1920 Ferid Paşa hükümetinin Mustafa Kemal'i idama mahkum etmesi ve askerlikten tardı 10 Ağustos 1920 İstanbul Hükümeti'nin Sevr Antlaşması'nı imzalanması 2-3 Aralık 1920 Gümrü Antlaşması'nın imzalanması 1921 Edebiyat ve Fen Fakültelerinde karma eğitime geçilmesi; askeri ve mülki baytar mekteplerinin "Baytar Mekteb-i Alisi" adı altında birleştirilmesi; Salih Zeki'nin ölümü 27 Ocak - 12 Şubat 1921 Londra Konferansı : Anadolu için söz söyleme hakkının Ankara Hükümeti'nde olduğunun tespiti 31 Mart 1921 II. İnönü Zaferi 3 Eylül 1921 Sakarya Meydan Savaşı 20 Eylül 1921 Fransa ile barış 1922 Türk Diş Tabipleri Cemiyeti'nin kurulması; Hukuk ve Tıp Fakültelerinde karma öğretime geçilmesi 27 Ağustos 1922 Büyük Taarruz : işgalci Yunan kuvvetlerinin imhası 30 Ağustos 1922 Büyük Zafer : Yunan Başkumandanı'nın esir edilmesi 9 Eylül 1922 İzmir'in kurtuluşu 11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesi 1 Kasım 1922 Saltanatın ilgası 16 Kasım 1922 Sultan Vahdeddin'in yurtdışına çıkması 16 Kasım 1922 Abdülmecid Efendi'nin halife olarak seçilmesi 1923 Birinci ilmi heyet'in Ankara'da toplanması; Darü'l-muallim'in Yüksek Muallim Mektebi adını alması 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması 25 Eylül 1923 Mekteb-i Harbiye'nin Ankara'dan İstanbul'daki eski Harbiye binasına nakledilmesi 13 Ekim 1923 Ankara'nın başşehir olarak kabulü 29 Ekim 1923 Cumhuriyet'in ilanı 3 Mart 1924 Hilafetin ilgası ve Osmanlı hanedan mensuplarının yurtdışına çıkartılmaları | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:52 am | |
| MUHTASAR OSMANLI DEVLETI TARIHI Bazi tarihçilere göre Osmanli Devletinin kurucusu Osman Bey'in babasi Ertugrul Gazi, Onun babasi Gündüz Alp (Veya Süleyman Sah) Onun babasi Kaya Alp, Onun babasi Gündüz Alp'tir. Bu soylu aile Oguz Türklerinin 24 boyunun en soylusu olan Kayi asiretinin reisi olarak bulunuyordu. Osman Bey'in babasi Ertugrul Gazi, Selçuklu Sultani Sultan Alâaddin tarafindan Bizans sinirina bir uç beyi olarak tayin edilmisti. Ertugrul Gazi'ye yurt olarak verilen yer bugünkü Bursa, Kütahya ve Bilecik vilâyetlerinin sinirlarinin birlestigi yerdir. Sonradan Sögüt kasabasi Bizans'tan alinarak merkez yapilmistir. Selçuklu Devletinde Uç Beyliklerinin vazifesi devletin sinirini korumak ve Hiristiyanlara karsi cihat etmekti.Ertugrul Bey 1281 senesinde vefat etti. Yerine çok üstün kabiliyetlerinden dolayi ailenin en küçük oglu olmasina ragmen ittifakla Osman Bey seçildi ve Uç Beyi oldu.Osman Bey üstün siyaset ve savas kabiliyeti ile komsulari bulunan Bizans tekfurlari ile zaman zaman dostluk kurdu, bazan da savasti. Kisa zamanda Bizans'tan hüyük topraklar elde etti.Bursa ve Iznik fetholundu. Yarhisar ve Karacahisar tekfurlari ile birlik kurdu. Bunun üzerine Osman Bey, Iznik üstüne yürüdü. 1288 de Karacahisar'i ele geçirdi. Kalenin kilisesi camiye çevrilerek Osman Bey adina hutbe okundu ve kadi tayini yapildi. Osman Bey, Bilecik ve Yarhisar kalelerini aldi. (1299) Yarhisar tekfurunun kizi Nilüfer'le oglu Orhan Bey'i evlendirdi. Birinci Murad ile Süleyman Pasa bu evlilikten dünyaya geldiler Osman Bey 1299'da bagimsizligini ilân etti. Gazilere timarlar verdi. Kalelere subasi, dizdar ve kadi tayin etti.1301'de Yenisehir ile Yundhisar'i aldi ve Yenisehir'i merkez yapti.Bundan sonra Yenisehir çevresindeki köy ve kasabalari alan Osman Bey, 1303'de Iznik'i kusatti. Bursa tekfurunun topladigi birligi dagitti.Sonra da bu Sehri aldi. (1326) Osman Bey, Bursa'nin fethinden sonra ayni senede vefat etti.Osman Bey'den sonra yerine oglu Orhan Bey geçti. Orhan Bey de fetihlere devam etti. Bizanslilardan Iznik ve Izmit'i aldi. Iznik kusatmasi sirasinda kalenin yardimina gelen Bizans ordusu yenildi ve Karesi Beyligi, Osmanlilarin eline geçti. Bizans Imparatoru olmak isteyen Kantakuzenos'a yardim gönderildi. Sonra sirasiyle Çimbi Kalesi, Gelibolu, Bolayir, Malkara, Çorlu ve Tekirdag ele geçirildi. Ankara ahilerden alindi.Osmanli Devletinde para ilk defa bu devirde basildi.Orhan Gazi 1362'de ölünce yerine oglu I. Murad geçti. Ankara ahileri' Sehire hâkim oldular. I. Murad hemen Ankara üzerine yürüdü ve sehri geri aldi. (1363) Sonra Çorlu ve Lüleburgaz'i ele geçirdi. Kumandanlarindan Evranos Bey ve Haci Ilbeyi de Malkara, Kesan, Ipsala, Dedeagaç ve Dimatoka'yi Osmanli topraklarina kattilar. Lala Sahin Pasa da Edirne'yi aldi. Filibe ve Gümülcine de Osmanlilarin eline geçti. Bunun üzerine Haçlilar Edirne'ye yürüdüler. Fakat Haci Ilbeyi Haçlilari perisan etti.Sonra Kizilagaç, Yanbolu, Ihtiman, Samokov, Aydos, Karnabat, Sozapol ve Hayrabolu alindi. Bulgar Krali, Osmanli himayesine girdi. Kizkardesi Prenses Marya'yi I. Murad'a verdi.Çirmen'de Sirplar yenilgiye ugratilinca (1371), Sirp despotu Osmanlilara baglandi ve yilda 50 okka gümüsle, savaslarda yardimci asker vermeyi kabul etti. (1381) I. Murad, sonra Bursa'ya döndü. Oglu Bayezid'i,Süleyman Sah'in kiziyla evlendirdi. Kütahya, Tavsanli, Simav ve Emet gelinin çeyizi olarak Osmanlilara verildi. Aksehir, Yalvaç, Yenisehir, Karaagaç ve Egridir Hamidoglu Hüseyin Bey'den satin alindi. 1385'de Timurtas Pasa, Istip, Manastir ve Ohri'yi ele geçirdi. Bulgaristan'da Sofya ve Nis Osmanli hakimiyetine geçti. Sirp Krali ve Bosna Krali, Hirvat ve Arnavut Prensleri, Osmanlilara karsi birlesti ve 30.000 kisilik bir kuvvetle, Timurtas Pasa'yi Plosnik'te yendiler.Bundan yararlanmak isteyen Avrupa'lilar, Haçli Birligi kurdular.I. Murad, daha Haçlilar birlesmeden Ali Pasa ile Bulgar Kralini ve Dobruca Prensinin kuvvetlerini yenerek onlarin Haçlilarla birlesmesini önledi. (1388) Sonra I. Murad Rumeli'ye geçti ve iki ordu Kosova'da karsilasti. Haçlilar yenildi. Savastan sonra I. Murad bir Sirpli tarafindan sehid edildi. (1389) Yerine oglu Bayezid geçti.I. Murad'in ölümünden faydalanmak isteyen Anadolu'da Aydinogullari, Saruhanogullari, Germiyanogullari, Menteseogullari, Hamidogullari Beylikleri, Osmanlilara savas açtilar. 1389'da Yildirim Bayezid,onlarin Anadolu'daki hâkimiyetlerine son verdi. Bir sene sonra da Karamanlilar'la, Beysehir'i Osmanlilara birakmak sartiyle baris yapildi. Yildirim Bayezid, 1396'da Istanbul'u kusatti. Bu kusatma yeni bir Haçli seferine sebep oldu. Nigbolu'da savas Haçlilarin yenilgisiyle sonuçlandi.Sonra Istanbul kusatmasina devam edildi. Anadolu Hisari yapildi. Istanbul kusatmasm vezir Ali Pasa'ya birakan Yildirim, Anadolu'ya geçerek,Konya'yi Osmanli topraklarina katti. Kadi Burhaneddin'in ülkesi ve Malatya ele geçirildi.Yildirirn Bayezid, Anadolu'da bulundugu sirada "Boucicant" kumandasinda bir donanma Istanbul'a yardima geldi. Istanbul'u Türklerin kusatmasindan kurtardi ve sehir yakinindaki kaleleri geri aldi. Yildirim Bayezid buna çok üzüldü. 1400'de Istanbul'u yeniden kusatti. Bu defa da Timur'un Anadolu'ya girmesi kusatmayi kaldirmasina sebep oldu. Anadolu'ya giren Timur, Sivas'i alarak yagmaladi. Oradan Dogu Anadolu ve Suriye'ye döndü. Yildirim ordusunu topladi ve 1402'de Timur ile Ankara'da karsilasti. Savas Bayezid'in yenilmesi ve esir olmasi ile sonuçlandi. 1403'de Yildirim Bayezid öldü. Onun ölümünden sonra, ogullarindan Süleyman Rumeli'de, Isa Çelebi Balikesir'de. Mehmed Çelebi Amasya'da ve Musa Çelebi Bursa'da padisahlik ilân ettiler. Sonunda Çelebi Mehmed tek hâkim durumuna girdi. Fakat 1421'de vefati üzerine yerine oglu Il. Murad geçti. Kardesi Mustafa'nin isyanini bastirdi. Bizans'i kusatti. Venediklilerle savasti. Egriboz'a ve Mora'ya akinlar yapildi. 1430'da Selânik, Venediklilerden alindi. Eflak ve Sirbistan yeniden Osmanli Devletine baglandi. (1437) Hamidili, Tasili, Konya, Beysehir alindi. Il Murad tahti oglu Mehmed'e birakti. Bu ise Haçlilarin yeni saldirilarina sebep oldu. Il. Murad, Osmanli ordusunun bayna tekrar geçerek Haçlilari Varna'da yendi ve yeniden padisah oldu. 1448'de bir Haçli ordusunu da Kosova'da yendi. Il Murad buradan Arnavutluk'a bir sefer yapti. Akçahisar kusatildi, fakat alinamadi.1451'de Il. Murad ölünce yerine oglu Mehmed padisah oldu. Il. Mehmed, Rumelihisarn yaptirorak Istanbul'u kusatti. 53 gün süren bir kusatmadan sonra sehri fethetti. (29 Mayis 1453) Sirbistan ve Mora ele geçirildi. Ege'de Limni, Tosoz, Midilli, Imroz ve Egriboz Osmanlilarin eline geçti. Fatih Sultan Mehmed sonra 1461'de Trabzon Rum Imparatorlugu'na son verdi. Kirim'daki Ceneviz Kolonileri ele geçirildi. Kirim Osmanli Devletine baglandi. 1473'de Akkoyunlular'a karsi sefere çikildi. Fatih Sultan Mehmed Otlukbeli'nde Akkoyunlu hükümdari Uzun Hasan'i kesin olarak yendi. Firat Nehrine kadar bütün Anadolu, Osmanlilarin eline geçti. 1474'de Karaman Beyligi'ne son verildi. 1480'de Gedik Ahmed Pasa, Italya'nin fethi için çikti. Otranto Kalesi'ni ele geçirdi. Fatih'in ölümü üzerine Italya'nin fethi mümkün olmadi. Fatih 1481'de Misir seferine çikti. Fakat Gebze'de öldü. Yerine oglu Bayezid geçti. Cem Sultan Bayezid ile mücadele etti. Gem Sultan Rodos sövalyelerine, oradan da Papa'ya sigindi.Napoli'de 1595'de öldü. Cem Avrupa'da bulundugu sirada, Bayezid önemli seferlere girismekten çekindi. Bayezid zamaninda Hersek ve Bogdan Osmanli hâkimiyetine girdi.Memlüklar'la Çukurova'da 1485'de baslayan savaslar alti sene sürdü. Savaslar Tunus hükümdarinin araciligi ile sona erdi. Çukurova'da Osmanlilarin eline geçirdigi yerler, Mekke ve Medine vakfi oldugundan,Misirlilara geri verildi. Mora'da Inebahti, Modon, Koron ile Adriya kiyilarindaki Draç Limani ele geçirildi. Sah Ismail, sii mezhebiyle iliskisi dolayisiyle, Sah Kulu isminde bir kimse vasitasiyla, Anadolu'da isyan kartti. Asiler, Hadim Ali Pasa kumandasindaki orduya yenildiler. Bayezid'in son zamanlarinda ogullari arasinda saltanat mücadelesi basladi.Yeniçeriler, kahramanligina ve cesaretine hayran olduklari Yavuz Selim'in tarafm tuttular. 1512'de Bayezid, tahti Selim'e birakmak zorunda kaldi.Yavuz, Anadolu'da büyük bir nüfuz sahibi olan sii'lere karsi harekete geçti. Devlete isyan eden 40.000 kisiyi öldürttü. Sonra da Sah Ismail'e savas açti. Çaldiran'da yapilan savasta, Sah Ismail yenildi. Dogu Anadolu Osmanlilarin eline geçti. Sonra Dulkadirogullari'mn ülkesi ile Maras ve Elbistan fethedildi. Memlüklar önce Merci Dabik'da (1516),sonra da Ridaniye'de (1517) yenildiler. Suriye, Misir ve Hicaz Osmanli idaresine geçti. Yavuz Sultan Selim yeni sefer için Edirne'ye giderken Çorlu'da öldü. (1520) Yerine oglu Süleyman hükümdar oldu.Misir'da "Canberdi lsyani" bastirildi. Belgrad ve Rodos Osmanli topraklarina katildi. lohac;'ta yapilan savasta Macar ordusu yenildi. Macaristan Osmanli Devleti'ne bagli bir krallik haline getirildi. 1529'da Viyana kusatildi. Fakat sehir alinamadi. Osmanli ordusunun çekilmesinden sonra, Avusturya'lilarin Budin'i tekrar almaya tesebbüs etmeleri üzerine Kanuni 1532'de Alman Seferine çikti. Avusturya topraklari yagmalandi. Avusturya'lilar ile 1533'te baris yapildi. Sadrazam Ibrahim Pasa Iran'a gönderildi. Sonra kendisi de hareket etti.Tebriz ve Bagdat alindi. Bundan sonra Akdeniz seferleri basladi. Venedik'e savas açildi. Kanuni karadan, Barbaros Hayreddin ise denizden hareket etti. 1537'de Korfu Adasi kusatildi, fakat alinamadan geri dönüldü. Bir yil sonra da Barbaros Preveze'de, Hiristiyan donanmasini yenerek Osmanli Imparatorlugu'nun Akdeniz hâkimiyetini sagladi. Bu sirada Misir Valisi Hadim Süleyman Pasa, Hint Okyanusu'nda Portekizlilerle savasti. 1540 yilinda Macaristan bir Türk eyaleti haline getirildi. 1543'te Barbaros Hayreddin Pasa, Fransa Krali I. François'e yardim etmekle görevlendirildi. Barbaros, Osmanli donanmasina katilan Fransiz donanmasiyla birlikte, Nis'i bombardiman etti. Bu arada Kanuni de Estergon Kalesi'ni aldi. Ertesi sene de Iran üzerine hareket edildi. Sah Tahmasp, padisahin karsisina çikmaya cesaret edemedigi için, birçok kale alindi.1552'de Sah Tahmasp yeniden saldirdi. Osmanli ordusu, Nahçivan'a kadar ilerledi. Sonra geri dönüldü. Sâhin elçisi gelerek baris yapilmasini istedi. Azerbeycan, Dogu Anadolu, Irak Osmanlilarda kaldi. Kanuni 1566'da Zigetvar Kalesi'ni almak üzere yola çikti. Kusatma devam ettigi sirada öldü. Ölümünden kisa bir süre sonra da kale alindi. Yerine oglu Selim geçti. Selim zamaninda Kibris ele geçirildi. (1570) Osmanli donanmasinin büyük bir kismi, Inebahti'da Haçlilar tarafindan yok edildi. Il.Selim 1574 yilinda vefat edince, yerine oglu Ill. Murad geçti. Sokullu Mehmed Pasa sadrazamlikta birakildi. Iran'la 12 yil süren savaslar, Osmanlilarin üstünlügü ile sonuçlandi. 1590'da Istanbul Anlasmasi yapildi.Tebriz, Karabag, Gence, Kars, Tiflis, sehrizor, Nihavend, Luristan Osmanli hâkimiyetine geçti.Osmanli - Avusturya savaslari yeniden basladi ve Osmanli Devleti'ne bagli olan Erdel Kraliyla, Eflak ve: Bogdan Voyvodalari da Avusturya Imparatoru Rudolf ile birleserek, Osmanli Devleti'ne isyan ettiler. Bu savaslar sirasinda Ill. Murad öldü. Yerine oglu Mehmed geçti. (1595)1596'da Egri Kalesi alindi. Hâçova'da Avusturya ordusu yenildi. Bundan sonra Kanije Kalesi alindi. 1601'de Avusturya'lilarin kaleyi geri almak için giristikleri saldirilar, Tiryâki Hasan Pasa'nin basarili savunmasi karsisinda bir sonuç vermedi. Sonra Estergon Kalesi alindi. Erdel, Eflâk ve Bogdan tekrar Osmanlilara baglandi. 1606'da Avusturya ile Zitvatorak Anlasmasi yapildi. Egri, Kanije, Oyvar Osmanlilara geçti.Avusturya savasi devam ederken Ill. Mehmed öldü. Yerine | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:53 am | |
| oglu I.Ahmed geçti. 1603'te Osmanlilar Avusturya savaslari ile ugrasirken, Iran Sahi Osmanli topraklarina saldirdi. Iran savaslarinin bu ikinci safha" sina da, Istanbul'da yapilan bir antlasmayla son verildi. Iran'lilar her yil Osmanlilara iki yüz yük ipek vermeyi kabul ettiler. Sah Abbas 200 yük ipegi vermeyince, Iran'a tekrar savas açildi. Bu defa bir basari elde edilemedi. 1618'de yapilan yeni bir antlasma ile savaslara son verildi. Bu arada Anadolu'da Celâli Isyânlari basladi. Devleti Aliyye zayiflamaya yüz tuttu. Askeri basarilar azaldi. Karayamci, Deli Hasan, Tavil Ahmed,Kalenderoglu, Canbuladoglu gibi Celâli reisleri, senelerce merkez idâresine ve kapikulu askerlerine karsi savastilar. Bu isyanlar Kuyucu Murad pasa zamaninda bastirildi. I. Ahmed'den sonra tahta geçen I. Mustafa,hâstaydi. Bu yüzden tahttan indirildi. Yerine Il. Osman pâdisah oldu.Il: Osman zamaninda Lehistan kazaklarinin Osmânli topraklarina saldirmalari yüzünden meydana gelen savasa Il. Osman da katildi. Il. Osman bu savasta yeniçerilerin disiplinsizligini gördü ve onlari ortadan kaldirmaya, yeni bir askeri teskilât kurmaya karar verdi. Yeniçeriler isyan ettiler. 1622'de Il. Osman tahttan indirildi ve öldürüldü. Yerine ikinci defa I. Mustafa getirildi. I. Mustafa kisa bir süre sonra tahttan indirilerek yerine IV. Murad padisah oldu. Iran'la savas yeniden basladi. 1624'de Bagdat Iran'lilar tarafindan ele geçirildi. Anadolu'da Abaza Mehmed Pasa Isyani, Istanbul'da ise Kapikulu Ocaklari'nin isyani çikti. IV. Murad siki bir disiplin kurdu ve kanli temizlik hareketleriyle asayisi yeniden sagladi. Devlet nizamina bir çekidüzen verdikten sonra, birinci Iran seferine Cikti. Revan'i Iran'lilardan geri aldi. Ikinci Iran seferinde de Bagdat'i ele geçirdi. IV. Murad 1640'da ölünce, yerine kardesi Ibrahim geçti.1645'de baslayan Girit Savasinda, Hanya Kalesi alinmakla birlikte adanin büyük bir kismi Venediklilerde kaldi. Venedikliler donanmalariyla Osmanli kiyilarina saldirdilar. Bu arada Sultan Ibrahim tahttan indirildi,yerine oglu IV. Mehmed geçti. Istanbul'da kapikulu ocaklari, Anadolu'da Celâli isyanlari ve Girit'te toprak kayiplari devam .etti. 1656'da Köprülü Mehmed Pasa. sadrâzâm oldu. Köprülü Mehmed Pasa, IV. Murad devrindeki gibi Osmanli Devletine eski kudretini kazandirdi. Istanbul'daki âsiler temizlendi. Venedikliler üstüne yüründü. Venedik donanmasi yenilerek adalar geri alindi. Sonra Osmanli Devletine isyan etmis olan Erdel Krali üstüne bir sefer yapildi. Yanova Kalesi ve daha bazi kaleler alindi. Abaza Hasan Pasa isyani bastirildi. 1661'de Köprülü Mehmed Pasa'nin ölümünden sonra yerine oglu Fazil Ahmed Pasa sadrâzâm oldu. Avusturya'ya savas açildi ve Köprülü Fazil Ahmed Pasa, "Serdâr-i Ekrem"tâyin edildi. Uyvar ele geçirildi. 1664'de Zerinvar Kalesi alindi. Fazil Ahmed Pasa sonra Girit'e hareket etti. Kandiye Kalesi ele geçirildi ( 1669).Bazi küçük kaleler Venediklilerde kalmak sartiyle Girit Adasi Osmanli Devletine geçti. Kazaklara saldiran Lehistan'a karsi bir sefer yapildi.Kamaniçe Kalesi ele geçirildi. Fazil Ahmed Pasa 1676'da öldü ve yerine Kara Mustafa Pasa sadrâzâm oldu. Ruslarin eline geçmis olan Çehrin Kalesi geri alindi.1683'de Avusturyâ'ya savas açildi. Viyana ikinci defa kusatildi. Kirim Haninin ihâneti yüzünden, Viyana'nin yardimina gelen Lehistan Krali Osmanli ordusunu yendi. Avusturya, Venedik ve Lehistan Osmanli Devletine karsi birlesti. Daha sonra bu ittifaka Rusya da katildi. Osmanli Devleti yenildi. 1699'da imzalanan Karlofça Antlasmasiyla Tamyvar disinda kalan bütün Macaristan Avusturya'ya, Mora Venedik'e, Podolya ve Kamaniçe Lehistan'a, Azak Kalesi de lstanbul Anlasmasiyle Rusya'ya biraki1di. (1700)Düzen yeniden bozuldu. Istanbul'da ve Anadolu'da birçok isyan çikti. IV. Mehmed tahttan indirildi. Karlofça ve Istanbul Antlasmalariyla ugranilan kayiplarin giderilmesi için tesebbüse geçildi. Isveç Krali'nin Osmanli topraklarina siginmasi ve yardim istemesi sebebiyle 1710'da Osmanli Devleti, Rusya'ya savas açti. Sadrazam Baltaci Mehmed Pasa mandasindaki Osmanli Ordusu Prut'ta Rus Ordusunu yendi. Savastan sonra yapilan Prut Antlasmasiyle (1711) Istanbul Antlasmasi uyarinca Ruslara verilmis olan yerler geri alindi. Sonra Venedik'e savas açildi.(1714) Karlofça Antlasmasiyla Venedik'e geçmis olan Mora ve öteki ada1ar geri alindi.1716'da Avusturya ile savas basladi ve büyük kayiplar verildi. Avusturya'lilar Tamyvar'i ve Belgrad'i ele geçirdiler. 1718'de Pasarofça Antlasmasiyle savaslara son verildi. Sonra Lâle Devri basladi. (1718 - 1730)Matbaa da bu devirde açildi. 1723'de baslayan Iran savaslarinda, Kafkasya ve Irak'a sinir olan Iran topraklarinda önem!i yerler Osmanli ordusunca ele geçirildi. Savasa 1727'de Hemedan Antlasmasiyle son verildi. Il. Sah Tahmasp tahta geçince, Osmanlilara geçen Hemedan ve Tebriz'i geri aldi. Istanbul'da Patrona Isyani çikti. Ibrahim Pasa öldürüldü. Ill. Ahmed tahttan indirildi. Yeni padisah I. Mahmud zamaninda da savaslara devam edildi. Bu sirada Ruslar Azak kalesini aldilar ve Kirim'i isti1â ettiler. Kirim Sehirlerinden Bahçesaray, Akmescid, Gözleve Ruslar tarafindan tahrip edildi. Avusturya da Osmanli Devletine karsi savas açti. Osmanli kuvvetleri bu savaslar sirasinda, özellikle Avusturya cephesinde düsmana basariyla karsi koydu. 1739'da Belgrad Antasmasiyla, Belgrad ve Semendire tekrar Osmanlilara geçti. Avusturya ile baris yapilmasindan sonra Rusya da baris istedi. Antlasmaya göre; Azak Kalesi yikildi ve her iki devletin tasarrufundan çikti. Rusya'nin Karadeniz ve Azak Denizinde savas ve ticaret gemisi bulundurmayacagi kabuledildi. Fransa'ya büyük imtiyazlar verildi. Bu defa yine Iran gailesi çikti.Iran Sahi Sii'ligin de Kâbe'de, dört sünni mezhep yaninda temsil edilmesi için özel bir yer istedi. Osmanli Devleti bu istegi kabul etmediginden, lran ile yeniden savas basladi. (1742) bu savaslar Osmanli Devletinin kazanmasiyla sonuçlandi. 1768'de Rusya ile yeni bir savas basladi.Osmanli ordulari agir yenilgilere ugradi. Kirim, Eflak, Bogdan Ruslar tarafindan istilâ edildi. Mara Rumlari Osmanli Devleti aleyhine ayaklandi.Cesme'deki Osmanli donanmasi, Rus donanmasi tarafindan yakildi. 1774'de bu savaslar Küçük Kaynarca Antlasmasi i1e son buldu. Bu antlasma geregince; Kirim Osmanli Devletinden ayriliyor, Aksu irmagi iki devlet arasinda sinir oluyor, Kafkasya'da bir kisim toprak Ruslara birakiliyordu. Bu senelerde yine Akka'da ve Arabistan'da isyanlar çikti.1783'de Ruslar Kirim'i tamamen aldilar. Bu arada Osmanli Devletinde askeri istilah1ara girisildi. Mühendishanei Bahri Hümayun açildi. 1787'de Kirim'in yeniden alinmasi için Rusya'ya savas açildi. Avusturya da hemen Rusya'ya yardima kostu. Osmanli ordulari iki cephede savasmak zorunda kaldi. Avusturya'ya karsi basarili sonuçlar alindi. Fakat Rusya karsisinda savaslar basarisizlikla sonuçlandi. Fransiz devrimi ve Osman1i Prusya Ant1asmasi, Avusturya'yi savasi durdurmak zorunda birakti. Avusturya ile Zistovi Antlasmasi imzalandi.Antlasma geregince Avusturya Osmanlilardan aldigi topraklari geri verdi. 1792'de Osmanli Rus savasi Yas Antlasmasi ile sona erdi. Özi Rusya'ya birakildi. Rusya da savaslar sirasinda isgal etmis oldugu kale ve sehirleri geri verdi.Osmanli Devleti Kirim'i alma isteginden vazgeçti.Bu savaslar devam ederken, Osmanli tahtina Ill. Selim geçti. | |
| | | a-sosyal ..::υzмαη üує::..
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 870 Doğum tarihi : 08/04/93 Yaş : 30 Lakap : _BY_ACABA_
| Konu: Geri: OSMANLI TARİHİ Cuma Nis. 17, 2009 9:53 am | |
| Selim sehzadeliginde ve padisahligi dönemindeki iki büyük savasta, Osmanli ordularinin Avrupa devletlerinin ordularina göre geri kaldigini gördü. Yeniçeri Ocagindan ayri, "Nizam-i Cedid" adinda yeni bir ordu kurdu. Yeniçeri Ocagi, Topçu ocagi, Humbaraci ocagi ve Timarli Sipahiler ile donanma yeniden düzenlendi. Londra, Paris, Viyana, Berlin gibi Avrupa'nin büyük baskentlerinde devamli elçilikler kuruldu. 1789'da Misir Fransa'nin saldirisina ugradi. Misir kolaylikla Fransizlar tarafindan isgal edildi. Bu isgal karsisinda Osmanli Devleti önce Rusya, sonra da Ingiltere ile, Fransa'ya karsi anlasti. Fransizlar tarafindan isgal edilmis olan adalar geri alindi.1799'da Napolyon, Suriye'yi almak için Akka Kalesini kusatti. Fakat yenilerek Misir'a geri çekildi. Bundan sonra da Osmanli Ingiliz kuvvetlerine karsi koyamadi ve Misir'i bosaltti. 1806'da Ruslar Eflak - Bogdan'a saldirdilar. Ingiltere Osmanli Devletini Rusya ile barisa zorlamak için, donanmasi Çanakkale Bogazindan geçirerek Istanbul önlerine gönderdi.Fakat bu tehdit, bir sonuç vermedi. Ingiliz donanmasi geri çekilmek zorunda kaldi. Ingilizler Misir'a çikarma yapti. Rus donanmasi da Bozca ada'yi ele geçirdi. Bu sirada Istanbul'da Kabakçi Isyani çikti. Ill. Selim tahttan indirildi ve öldürüldü. Yerine IV. Mustafa geçti. Fakat Alemdar Mustafa, IV. Mustafa'yi tahttan indirerek, yerine Il. Mahmud'u geçirdi.Kendisi de sadrazam oldu. Yeni bir ordu kuruldu ve adina "Sekban-i Cedid" denildi. Yeniçeriler Babiâli'yi basarak, Alemdar Mustafa'yi öldürdüler. (1808) Âsiler bu arada Il. Mahmud'u tahttan indirerek yerine IV. Mustafa'yi padisah yapmak istediler. Fakat Il. Mahmud kardesi IV. Mustafa'yi öldürttü. Sekban-i Cedid de kaldirildi. Bu sirada Osmanli Rus savasi devam ediyordu. Rusçuk, Yergögü ve Nigbolu'yu alan Ruslar Lofça'ya girdiler. Savasa 1812'de Bükres Antlasmasi ile son verildi. Prut irmagi iki devlet arasinda sinir kabul edildi. Anadolu siniri da degismedi. Eflak Bogdan Osmanli Devletine geri verildi. Mora Rumlari ayaklandi. Bütün Mora âsilerin eline geçti. Mora ve Girit valilikleri Mehmed Ali Pasa'ya verildi. Mora'da. âsilerin eline geçmis olan sehir ve kasabalar geri alindi.Buna Ingiltere, Rusya ve Fransa tepki gösterdi. 1827'de bu üç devlet Navarin'de Osmanli - Misir donanmasini yakti. Rusya da savas ilân etti.Ruslar Eflak ve Bogdan'i aldi. Kalas, Ibrail, Isakçi, Tolçi, Maçin ve Silistre Kalelerini ele geçirdiler ve Edirne'ye kadar ilerlediler. Dogu Anadolu'da da Erzurum'a kadar geldiler. 1829'da Edirne Antlasmasi yapildi.Dogu Anadolu'da Anapa, Poti, Ahiska Ruslara birakildi. Rumeli'nde isgal edilen yerler Osmanlilara geri verildi. 1830'da Osmanli Devleti, bagimsiz bir Yunan Devleti'nin kurulmasini da kabul etti. Cezayir Fransa tarafindan isgal edildi. Misir Valisi Mehmed Ali Pasa da isyan etti. Misir ordusu Kütahya'ya kadar ilerledi. Mehmed Ali Pasa'ya karsi Il. Mahmud Rusya'dan yardim istedi. 1833'de Kütahya barisi yapildi. Buna göre : Suriye Valiligi Mehmed Ali Pasa'ya, Adana Valiligi de Ibrahim Pasa ya verildi. 1839'da Misir'la yeniden savas basladi. Nizip'te Osmanli ordusu yenildi. Bu arada Il. Mahmud öldü. Yerine oglu Abdülmecid geçti.Avrupa devletleri, Mehmed Ali Pasa'ya çok baski yaptilar. Suriye Valiligini terkettirdiler. Bogazlar 1841'de bütün savas gemilerine kapatildi. 1839'da Tanzimat Fermani ilân edildi ve bu ferman birçok yenilikler getirdi. Böylece Osmanli Imparatorlugu'nda Tanzimat Devri basladi.Bu arada Lübnan meselesi ortaya çikti. 1846'da Lübnan Fransa'nin müdahalesiyle iki kaymakamli hale geldi. Yine bu siralarda Eflak ve Bogdan'da ihtilâller çikti. Osmanli Devleti bu hareketleri Rusya'nin yardimiyla bastirdi. Avusturya'ya isyan ederek Osmanli Devletine siginan Macar mülteciler, Avusturya ve Rusya'nin bütün baskilarina ragmen, onlara teslim edilmedi. 1853'de Kirim Savasi basladi. Osmanli Devleti Tuna boyunda tek basina, Kirim'da ise Fransa ve Ingiltere ile birleserek, Rusya'ya karsi savasti. 1856'da Paris Antlasmasiyla savas sona erdi.1860'da Fransa, Lübnan ve Suriye'ye birlikler gönderdi. Lübnan için yeni bir nizamname hazirlandi. Bu sirada Abdülmecid öldü ve yerine Abdülaziz geçti, Onun tahta geçmesinden sonra, Balkanlarda yeni karisikliklar oldu. Osmanli Devleti, Balkanlarin isteklerini kabuI etmedi ve isyan bastirildi. Isyanin bastirilmasindan sonra Girit'te ayaklanma oldu.1868'de bir fermanla, Girit'in yeni düzeni ilân edildi.1876'da Abdülaziz tahttan indirilerek, yerine V. Murad geçirildi. V.Muradin akli dengesi bozuktu. 90 gün sonra onun da yerine Il. Abdülhamid geçirildi. Sirbistan Osmanli Devletine karsi savas ilân etti. Sonra Karadag da Sirbistan'a katildi. Osmanli ordulari, Abdülkerim Nadir Pasa ve Muhtar Pasa kumandasinda, Sirbistan ve Karadag ordularini yendiler. Sirp ordusu, Cernayev'in tesvikiyle Prens Milan'i Kral iIan ederek,savasa yeniden basladi. Osmanli ordusu, Sirplari tekrar yendi. Osmanli Devleti, Rusya'nin istegi üzerine savaslari durdurdu. 23 Aralik 1876'da Istanbul'da konferans basladi. Ayni gün, Osmanli Devleti I. Mesrutiyeti ilân etti. Konferans bir karar alinamadan dagildi. Sonra 1877 - 1878 Osmanli Rus savasi çikti. Savaslar, Balkanlarda ve Anadolu cephesinde yapildi. Ruslar, Ayastefanos ve Erzurum'a kadar ilerlediler. Önce Ayastefanos, sonra da Berlin Antlasmalari imzalandi. Abdülhamid Han, Meclis-i Mebusan'i dagitarak idareyi eline aldi. Berlin Kongresi baslamadan önce de Ingiltere, Kibris'i isgal etti. Avusturya, Bosna - Hersek'i. Fransa Tunus'u, Ingiltere de Misir'i aldi. Dogu Rumeli eyaleti de Bulgaristan'a baglandi. (1885)Albay Bassos kumandasinda 10.000 Yunanli,Girit'e çikti. Girit müslümanlari öldürülmeye baslandi. 1891'de Albay Bassos, adayi Yunan Krali adina ele geçirdigini ilân etti. Yunanistan, Rumeli sinirinda Osmanli sinirina saldirdi. Bu saldirilar karsisinda, Osmanli Devleti Yunanistan'a savas açti.Edhem Pasa kumandasindaki Osmanli ordulari, birçok savasta Yunan ordularini yendi. Yunanistan baris istemek zorunda kaldi ve 1897'de Tanbul Barisi imzalandi. Bir müddet sonra Girit de Osmanli Devletinden ayrilmis oldu. Makedonya'da 1902'de ihtilâl .çikti. Il. Abdülhamid Han,Hüseyin Hilmi Pasa'yi Selânik, Manastir ve Kosova müfettisi tayin etti.1908'de Mesrutiyet yeniden ilân edildi. Çok geçmeden de Il. Abdülhamid Han tahttan indirildi. Bu ise Osmanli Imparatorlugu'nun yikilmasi için atilan son adim oldu. Italya, Trablusgarp'a saldirdi. Oniki ada Italyan donanmasi tarafindan isgal edildi. Trablusgarp ve oniki ada, Italya'ya birakildi. Osmanli ordulari, dört Balkan devleti karsisinda yenilgiye ugradi. Balkan devletleri, Çatalca'ya kadar geldiler. 30 Mayis 1913'de Londra'da imzalanan antlasmaya göre; Midye - Enez hatti Osmanli Devletinin siniri oldu. Edirne, Bulgaristan'da kaldi. Girit de elden çikti. Bir müddet sonra Osmanl! Devleti, Kirklareli ve Edirne'yi geri aldi. Balkan savaslarindan sonra, Birinci Dünya Savasi çikti. Osmanli Devleti, Almanya'nin yaninda Fransa, Ingiltere ve Rusya'ya kary savasa girdi. (11 Kasim 1914) Savas 4 yil sürdü. Anadolu'da Ruslara, Irak, Suriye, Filistin ve M!sir'da Ingilizler'e kary savayldi. Almanya, Avusturya ve Bulgaristan ile birlikte Osmanli Devleti de, Ingiltere - Fransa karsisinda yenik düstü. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanarak savaslara son verildi. Bu sirada V. Mehmed Resad ölmüs ve yerine IV. Mehmed Vahidüddin padisah olmustu. Mütarekeden sonra Ittihat ve Terakki ileri gelenleri, memleketi terk ettiler. Itilâf devletleri, Istanbul'a girdi. Kars Ermeniler, Ardahan Gürcüler, Antalya Italyanlar, Izmir Yunanlilar, Urfa,Antep, Maras ve Adana Fransizlar tarafindan isgal edildi.Bu arada Anadolu da yeni bir- idare olusturuldu. 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi toplandi. Elde kalan topraklarin müdafaa ve korunmasi, Meclis tarafindan deruhte edildi. 1908'de Abdülhamid Han'in tahttan indirilmesinden sonra, devlet idaresinde hiç fonksiyonu kalmayar padisahlik, 1 Kasim 1922'de kaldirildi. Osmanli Hanedaniin bütün fertleri için yurt disina çikarilma kanunu yapildi ve Osmanli ailesinin bütün fertleri, Türkiye'yi terkettiler.Osmanlilarin saltanati bir tek sülaleden gelen tarihin en uzun ömürlü saltanati olmustur. Osmanli Devletinin kurucusu bulunan Osman Beyin idareyi ele aldigi tarih olan 1281 tarihinden saltanatin kaldirildigi tarih olan 1922 yilina kadar tam 641 sene saltanatlari devam etmistir. Osmanlilar ayrica Yavuz Sultan Selim'in 1516 yilinda halifelik ünvanini da almasindan 1924 yilinda halifeligin kaldirilmasina kadar 407 sene müslümanlarin halifesi sifatini da üzerlerinde tasimislardir. Fakat surasi bir gerçektir ki gerek halifelik ve gerekse saltanat Ikinci Abdülhamid'in tahttan indirilmesi ile tesirini tamamen yitirmis bir mefhum haline gelmisti.Bu durum göz önüne alinacak olunursa Osmanlilarin halifeligi 393 sene devam etmistir ve Ikinci Abdülhamid Hazretleri ile son bulmustur. Ikinci Abdülhamid Hazretleri Hazreti Ebü Bekir radiyallahu anh hazretlerinden itibaren 98. halife bugün son halife olarak bildigimiz Abdülmecid ise 101.halifedir. | |
| | | | OSMANLI TARİHİ | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| | Uyarı | | Üyemizseniz Giriş yapınız. Üyemiz değilseniz, forum özelliklerinden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen Kayıt Ol'unuz.
|
|